Page 232 - 6-8
P. 232
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ramazân Efendi-Bakkâlzâde
Amasya’nın Çevikce Mahallesi’nde Bakkâl Ali’nin oğludur. Allâme Hızır Efendi’nin
halka-i tedrîsinde ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm, müderris oldu. 1098 vak’asında va’z ü
nasîhatiyle sâdâtı teskîne çalışdı. Ba’dehû kudâtdan olup 1105 sâlinden sonra vefât etdi. Fâzıl,
mütekellim, halûk idi.
Ramazân Ağa-Cebecibaşı
Köprülüdür. Ahmed oğludur. Sipâhî, 1086’da Amasya kethüdâyeri, ba’dehû Cebeci
ocağına girip ocak kethüdâsı oldu. 1115 senesi hâ’ilesinde mevki’ni muhâfaza eylediğinden
Sultân Ahmed-i Sâlis’in cülûsunu müte’âkib Cebecibaşı oldu. 1118’de vefât etdi.
Revâkî Ali Çelebi-eş-Şeyh Alâeddîn
Lâdiklidir. Orada revâkı ya’nî zâviyesi olan sâhibü’l-hâl es-Seyyid Ahmed kebîr er-
Rifâ’îye hâdim-i hâss olarak temâyüz ve iktisâb-ı füyûzât etdi. Şeyhinin hizmetinden [135] ve
zâviyesinden bir an ayrılmadığı münâsebetle şeyhi tarafından “Revâkî” tesmiyye edildi.
Şeyhine kırk yıl kadar hizmet edib nâ’il-i hilâfet olduğundan müşârün-ileyhin irtihâlinde
zâviye-i Rifâ’iyye şeyhi oldu. Dört yıl kadar makâm-ı meşîhatte iktisâb-ı şöhret edib 763’de
vefât etdi. Âbid, zâhid, âlim, mazınneden bir zât-ı şerîf idi. Şeyhi civârında medfûndur.
Rûhşâd Bey-Eyne Beyzâde
Kedağra (Köprü)lıdır. Oranın eşrâfından Hâce Eyne Bey’in mahdûmudur. Erbâb-ı
tîmârdan olup ceddesi İsmet Hâtun’un vakfı mütevellîsi oldu. Hayli muhârebâta iştirâk ederek
nâ’il-i terakkî olup 905’de mîrlivâ görüldü. Ba’dehû vefât etdi. Mahdûmu Ferruhşâd Bey’dir.
Rûhî Ahmed Efendi-Fâzıl
Amasyalıdır. Şeyhülislâm Cemâlîzâde Zenbîlî Ali Efendi bin Kemâleddîn Ahmed Çelebi
mahdûmudur. Pederi [136] Amasya’da müderris iken 891’de doğdu. Pederinden ve
Mü’eyyedzâde Abdurrahmân Efendi’den ahz-ı ulûm u fezâ’il edib pederinin dânişmend ü
mülâzımı iken müderris ü ders-i âm oldu.
İstanbul ve Edirne’de medâris-i adîdeye müderris olup Sahn-ı Semâniyyeye kadar irtikâ
etdiği hâlde 927’de vefât etdi. Âlim, fâzıl, şâir, müverrih, edîb, muhâzarâta vâkıf, tevârihe âşinâ,
belîğ, gâyet zarîf bir zât idi.
Devlet-i Osmâniyye Târîhini Sultân Osmân’dan Sultân Selîm Hân devrine kadar yazıp
“Rûhî Târihi” demekle meşhûr oldu. Dîvân-ı eş’ârı vardır. “Fâzıl Rûhî Çelebi” demekle meşhûr
olduğundan Âşık Çelebi Fâzıl kelimesini târih-i tevellüdü 911 olarak yazmışdır. Târîh-i
tevellüdü “Feyyâz” 891’dir. Fâzıl kelimesi şöhretidir. Şu beytler âsâr-ı tab’-ı âlîsidir.
Öldügümden sonra dil dökmezse sîne-çâkini
Yakıser nâr-ı derûnum sûzı kabrim hâkini [137]
Bu da onundur:
Gün yüzünden zülfünü ref’ eyle gel ey mâh-tâb
Bî-fetîl olmaz gözüm nûrı bu rûşendir çerâğ
Rûhî Ahmed Efendi-Kömürcüzâde
Merzifonludur. Mehmed oğlu olup hutût-ı mütenevvi’ayı orada hattât-ı meşhûr Vehbî
Mehmed Efendi’den ahz ü temeşşuk etdikten sonra müftî-i Merzifon Nâsıh Ahmed Efendi’nin
dâru’l-ifâdesinde ulûm-ı edebiyye vü şer’iyyeyi tahsîl ederek Çelebi Sultân vakfı kâtibi ve
Câmi-i Cedîd imâmı oldu. 1251 sâlinden sonra vefât etdi. Âlim, hattât-ı meşhûr, kâtib, şâir idi.
225
231