Page 230 - 6-8
P. 230

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Remzî Mehmed Pîrî Paşa-Cemâlîzâde
                     Amasyalıdır. Karaman’dan gelip Amasya’da tavattun u ikâmet eden Muhyiddîn Mehmed
               Çelebi bin Ahmed Çelebi mahdûmu olup yukarıda (cild.7, sahîfe 635’de) tercemesi geçen Pîrî
               Mehmed Paşa, Cemâlîzâde’dir. Meşâhîr-i vüzerâ ve üdebâdan şâir, fâzıl idi. Oraya mürâca’at.

                     Ramazân Çelebi-Hâce el-Hâc
                     Amasyalı Abdî Çelebi oğludur. Hacı Şâdgeldi Paşa devrinde ticâretle iştihâr edib Çelebi
               Sultân Mehmed Hân devrinde a’yândan görüldü. 807 sâlinden sonra vefât etdi. Mahdûmu Ali
               Çelebi’dir.
                     Diğer  Sipâhî  meşâhîrinden  Ramazân  Ağa  bin  Hamza  Ağa  da  Yörgüç  Paşa  ba’dehû
               Birâderi Hızır Paşa kethüdâlığında temâyüz edib 857’de İstanbul fethinde vefât  etdi. Diğer
               Ramazân Çelebi bin Mansûr Çelebi de Amasya a’yânından olup 886 hudûdunda vefât etdi.
               Mahdûmu meşâhîr-i ulemâ ve fukahâdan Ebû Türâb er-Rûmîdir ki tercemesi yukarıda geçti.
               [129]

                     Ramazân Çelebi-Hacı
                     Merzifonludur. Yahşi Çelebi bin Kâsım Çelebi mahdûmudur. Amasya’da tahsîl-i ilm ü
               kitâbet ederek Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye intisâb etdi. 886’da müşârün-ileyhin tahta cülûsunda
               şehzâdesi Sultân Ahmed’e kâtib-i dîvân olarak Amasya’da kaldı.
                     911’de Şehzâde-i müşârün-ileyhin tavsiyyesiyle İstanbul’a gidip dîvân-ı hümâyûn kâtibi
               oldu.  Yıllarca  bu  kitâbette  kalıp  Sultân  Süleyman  Hân’ın  evâ’il-i  cülûsunda  re’îsü’l-küttâb
               olduğu hâlde 931 hudûdunda vefât etdi. Kâtib, ehl-i dâniş idi.
                     Mahdûmları Kâsım, Mehmed, Ömer, Ali Çelebiler’dir. Kâsım Çelebi Merzifon’da Çelebi
               Sultân  evkâfı  mütevellîsi  olup  kaldı.  Ali  Çelebi  Budun  defterdârı  olup  957’de  ma’zûlen
               İstanbul’a  geldi.  Kara  Bâlî  Mahallesi’nde  bir  medrese  binâ  edib  emlâkini  sene-i  mezbûre
               cumâdelûlâsında vakf etdi. Zevcesi Selîme Hâtun bint-i Mehmed Çelebi idi.
                     Ömer Çelebi ulemâ-yı kudâtdan olup Filibe kazâsından ma’zûlen [130] İstanbul’a gelip
               Vefâ kurbunda Molla Hüsrev Mahallesi’nde ikâmet ve 966’da bu mahalledeki menzilini vakf
               etdi.  Mehmed  Çelebi,  ma’rûf  nişâncı  olup  bunun  mahdûmu  mevâliden  Ahmed  Efendi’dir.
               Bunlara “Ramazânzâde” dendi. Merzifon’da Ramazâniyye Medresesi bunundur.

                     Ramazân Efendi-Recebzâde
                     Amasyalıdır. Kudâtdan Şa’bân Çelebi bin Ahî Receb Çelebi mahdûmudur. Tahsîl-i ulûm
               edib ders-i âm ve ba’dehû bilâd-ı muhtelifeye kadı olup 945 hudûdunda vefât etdi.
                     Meşâhîr-i kudâtdan idi. Mahdûmu el-Hâc Bayram Efendi’dir.

                     Ramazân Efendi-Bayramzâde
                      Amasyalıdır.  Meşâhîr-i  ulemâdan  Amasyalı  el-Hâc  Bayram  Efendi  bin  Ramazân
               Efendi’nin  mahdûmu  ve  Şa’ban  Efendi’nin  birâderidir.  Pederinden  ve  müfessir  Ahmed
               Efendi’den Amasya’da ahz-ı ulûm ederek ders-i âm ve müderris-i be-nâm oldu.
                      Ba’dehû İstanbul’a gidip Mü’eyyedzâde Abdulkâdir Şeyhî Efendi’den mülâzım olarak
               990’da Sekbân Ali Medresesi müderrisi, 993 senesi ramazânında Kefe müftüsü ve mollası olup
               Kefe’ye gitdi. Onbeş yıl kadar orada iftâ ve kazâ ile idâre-i vilâyet etdi.
                      1008’de  Kefe  vâlîsinin  şikâyeti  üzerine  azl  edilip  mu’ahharan  vâlî  de  halkın
               şikâyetleriyle azl edildiğinden ikinci def’a olarak 1010 senesi recebinde müftü ve molla olup
               Kefe’ye gitdi. İki yıl kadar da bu def’asında müftü ve kadı olup 1012 senesi cumâdelâhiresi
               evâ’ilinde vefât etdi. Âlim, sâlih, dîndâr, halûk idi. Mahdûmu Mehmed Efendi’dir.








                                                           223
                                                           229
   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235