Page 226 - 6-8
P. 226
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Rıfkı Osmân Efendi-Hatîbzâde el-Hâc
Amasyalıdır. Sarâchâne Câmii hatîbi el-Hâc Ömer Efendi’nin mahdûmudur. Fâzıl-ı
meşhûr Seküköylüzâde el-Hâc Kâşif Mehmed Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve
ba’dehû İstanbul’a gidip vüzerâdan Çelik Mehmed Paşa’ya imâm oldu.
Bu esnâda müderris ve 1179’da paşa-yı müşârün-ileyhin irtihâlinde Amasya’ya gelip
sânîyen ders-i âm ve bir müddet Yörgüc Paşa müderrisi ve 1198’de mahkeme baş-kâtibi ve
1200’de [115] Ayıntâb mollası oldu.
1206’da Amasya nâibi olup mahkeme kitâbetinde kaldı. Bir yıl sonra niyâbeti hitâm bulup
1210 vak’asında kadının İstanbul’a azîmetinde sânîyen Amasya nâibi olup 1211 senesi
recebinde vefât etdi. Âlim, kâmil, şâir, Sarâchâne hatîbi, ta’lîkte mâhir, hattât idi.
Rıfkı Ali Efendi-Molla
77
1108’de Amasya nâibi görüldü.
[116] Refî’ Mehmed Efendi-Nüzhet Efendizâde es-Seyyid
Amasyalıdır. Hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan Amasyalı Nüzhet Ömer Efendi’nin
mahdûmudur. Pederi Amasya’da Sultân Bâyezîd evkâfı mütevellîsi iken doğdu.
Bâb-ı âlîde mektûbî-i sadâret kalemine girip tahsîl ü terbiyye gördü. Tefeyyüz ederek ser-
halîfe olup sonra bâ-rütbe-i hâcegânî devr-i menâsıb etdi. 1221’de mektûbî-i sadâret iken Îrân’a
sefâretle gönderildi. Orada îfâ-yı vazîfe-i sefâret edib 1222’de avdet etdi.
1224 senesinde vefât eden meşâhîr-i zalemeden Filibe a’yânı Rüstem Ağa’nın malını
kabz u müsâdereye me’mûren Filibe’ye gitdi. Oraya vusûlünde mûmâ-ileyhin bütün emvâl ü
emlâkini kabz ü irsâl etdiği hâlde kendisi de orada receb ayında vefât etdi. Ma’ârif-perver, [117]
kâtib, muktedir idi.
Mahdûmu vüzerâdan Abdurrahmân Nâfiz Paşa’dır. Bunun vâlidesini ricâlden
Tekfûrdağlı Ahmed Ağa tezevvüc edib hânesinde büyüdüğünden Ahmed Ağa’nın oğlu
zannedilmişdir. Nâfiz Paşa’nın vakfiyesinde es-Seyyid Mehmed Refî’ Efendi’nin oğlu olduğu
mûsârrahdır.
Refîkî Ali Çelebi-İbrîzâde
Amasyalıdır. Meşâhîr-i fuzalâdan Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed Çelebi mahdûmudur.
Kibâr-ı fuzalâdan Mevlânâ Abdî ve Mevlânâ Hatîb Kâsım Çelebilerden ulûm-ı edebiyye ve
şer’iyyeyi ve hattât-ı meşhûr eş-Şeyh Hamdullâh Çelebi’den hutût-ı mütenevvi’ayı ahz u
ta’allüm ederek Amasya’da ders-i âm oldu.
896’da üstâdı Hamdullâh Efendiyle beraber İstanbul’a gidip “Refîkî” lakâbıyla iştihâr
etdi. Bir müddet İstanbul’da ders-i âm ve Mü’eyyedzâde Abdurrahmân Efendi’den mülâzım
olup sonra Edirne’de Darü‘l-hadîs, ba’dehû Sultân Bâyezîd ve buradan Sahn-ı Semâniyye
müderrisi olarak İstanbul’a geldi. [118]
918’de Sultân Selîm Hân’ın cülûsunda dekâyık-ı tahrîr u imlâ ve letâ’if-i şi’r u inşâda
fazîleti ma’lûm-ı pâdişâhî olduğundan dîvân-ı hümâyûn ser-kâtibi oldu. Mu’ahharan akl ü
tedbîri Sultân-ı müşârün-ileyhin nazar-ı dikkatini celb edib müsteşâr-ı saltanat olarak erkân-ı
Selîmiyye’den oldu.
926’da Sultân Süleyman’ın cülûsunda makâmını muhâfaza etdiyse de 927’de Edirne’de
Sultân Bâyezîd evkâfı mütevellîsi olup Edirne’ye gönderildi. Bu esnâda Kemâl Paşazâde
Ahmed Şâh Çelebi Edirne’de müderris olduğu münâsebetle yek-diğeriyle musâhabât-ı ilmiyye
ve edebiyye etdi.
77 Müellif, Rıfkı Ali Efendi hakkında başka bir şey yazmamışdır. (Haz.)
219
225