Page 227 - 6-8
P. 227

Amasya Tarihi Cilt: 10
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Ba’dehû Kemâl Paşazâde İstanbul’a celb edilip Şeyhülislâm oldukta 935’de İstanbul’a
               gelip Fâtih Sultân evkâfı tevliyetiyle mütekâ’id oldu. Fakat 937’de illet-i seylden gözlerine amâ
               târî olduğundan tevliyetten afv edilip 939’da vefât etdi.
                     Fâzıl, edîb, gâyet münşî, şâir-i belîğ, ulûm-ı Arabiyye ve edebiyyede yektâ, kaviyü’l-
               münâzara, bahhâs,  hattât-ı  bî-hem-tâ idi. Kemâl Paşazâde ile pek ziyâde  [119]  sevişirlerdi.
               Elsine-i selâsede kasâ’id ü gazeliyyâtını hâvî dîvânı vardır. Zamân hakkında tercî’-i bendi pek
               meşhûr olup tercî’i şudur:

                            Tâ seyre çıkdı gayr ile serv-i revânımız
                            Andan beri oturmadı yerine cânımız

                     Gazeliyyâtından
                            Hâlimi ey yâr dirdim kimse yok benden yana
                            Gönlüme dirsem eğer gönlüm dahi senden yana

                     Bu da onundur:

                            Âl edib ol lâle-ruh güller takınmış başına
                            Gör ne hoş bu nesneler katmış güzellik aşına

                     Bu da onundur:
                             İncelüb kaşın hayâliyle helâk oldum yine
                             Yâdına nâgeh düşem deyu hayâl oldum yine

                     Hüsrev-i Dihlevîye dedigi nezâ’irden:
                                                                   مراد نمچ تشكلك  هن ريس ركف  هن  لدب
                                                          مراد نطو ىيوب نمس  ىوك رد  هك ىزور  ن ازا


                     Nesâyihinden: [120]
                             Câhile tev-emân safâ vü server
                             Ehl-i irfânadır derd ü gam hem-zâd

                             Kâfir âsûde-dil gam-ı nândan
                             Reh-rev-i dîn olan yürür bî-zâr

                     Latîfi, Âşık, Hasan, Ali Çelebilerin tezkire ve târîhlerinde Refîkî Çelebi hakkında yazılan
               tercemelerin ve tetebbu’ât-ı âcizânemin hülâsası budur.

                     Rukiye Hâtun -İğnecizâde
                     Amasya meşâyih-i kirâmından İğnecizâde Pîr Safiyyüddîn-i Halvetî kerîmesidir. Zevci
               Cemâlîzâde eş-Şeyh Muhyiddîn Mehmed Halvetî’den ahz-ı ma’ârif ve tekmîl-i sülûk ederek
               âlimât  u  âbidât-ı  nisâdan  olduğu  hâlde  917’de  dâr-ı  kudse  intikâl  etdi.  Diğer  kibâr-ı
               Halvetiyyeden eş-Şeyh Yahyâ Efendi’nin kerîmesi Rukiye Molla Hâtun da âlimât-ı nisâdan
               olup bin hudûdunda vefât etdi.

                     Rükneddîn Ahmed Çelebi-Mevlânâ Cündî
                     Amasya  züamasından  Cündî  Mahmûd  Bey  bin  Kemâl  Çelebi’nin  mahdûmudur.
               Tercemesi yukarıda  (cild 6, sahîfe 383’da)  yazıldı. “Kitâbü’l-Misbâhı”  şerh edib  “Dav’ü‘l-
               Misbâh” tesmiye etdi. Oraya mürâca’at. [121]



                                                           220
                                                           226
   222   223   224   225   226   227   228   229   230   231   232