Page 306 - 6-8
P. 306

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     1165’de Mehmed Ağa kul kethüdâsı oldukta turnacı pâyesiyle ocağa yerleşdi. Bir aralık
               Amasya’ya gönderilip  kır serdârı, 1176’da Amasya serdârı ve ba’dehû serdengeçtiler ağası
               olarak Rûmeline gitdi. Ruslar’a karşı şecî’âne harb edib yararlıkları görülmekle 1182’de Özi
               Ağası oldu.
                     Ruslar’a karşı Özi Kalesini on yıl kadar hüsn-i muhâfaza eylediğinden silâhdâr-ı şehriyârî
               Arabsunlu Kara Mehmed Ağa’nın gözüne girdi. 1193 senesi şa’bânının üçünde müşârün-ileyh
               Kara  Mehmed  Paşa  vezâretle  sadr-ı  a’zam  olduğundan  celb  edilerek  ramazânın  evâ’ilinde
               yeniçeriağası oldu.
                     Ancak 1195  senesi saferinde sadr-ı müşârün-ileyhin vefâtıyla İzzet Mehmed Paşa sadr-ı
               a’zam olup geldiğinin [388] haftasında irtişâsından bahisle azl ve halîlesiyle beraber Sinop’a
               nefy etdirdi. Çünkü İzzet Paşa Amasya’da evkâf-ı sultâniyye mütevellîsi olduğu esnâda sâhib-
               i terceme Amasya serdârı olup kendisinden hakâret görmüşdü.
                     1196 senesi  ramazânında sadr-ı a’zam olan Alâ’iyeli Yeğen es-Seyyid  Mehmed Paşa
               sadr-ı a’zam olup gelince zilka’desinin üçüncü günü Rûmeli Beylerbeyiliği pâyesiyle Hotin
               muhâfızı oldu. 1201 senesi şevvâlinde Akşehir ve 1202 muharreminde Köstendil sancâkları
               verilerek Eflâk cânibinde ba’zı mevâki’in muhâfazasına me’mûr oldu.
                     1203 senesi evâ’ilinde rütbe-i vezâretle Rus harbine me’mûr olup 1204’de Diyârbekir
               vâlîsi oldu. 1205’de şiddetle cereyân eden muhârebede esîr u ma’zûl olduğuna pek müte’essir
               olup  çok  geçmeden  vefât  etdi.  Şecî’,  muhârib,  âkil  idi.  Mahdûmu  Mehmed  Sâdık  Bey
               kapıcıbaşılardandır.

                     Süleyman Efendi-Lâz Hâcezâde, es-Seyyid
                     Amasyalıdır.  Fâzıl-ı  meşhûr  Lâz  Hâce  es-Seyyid  el-Hâc  [389]  İbrâhim  Efendi’nin
               mahdûmudur.  Pederinden  ve  fâzıl-ı  meşhûr  Gümüşhaneli  es-Seyyid  Ebûbekir  Efendi’den
               ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm oldu. Cevâmi’-i şerîfede va’z ü nasîhat ederek şöhret kazandı.
                     1198’de üstâdı Kastomonu’ya giderken uhdesinde bulunan Ya’kûb Paşa müderrisliğinin
               nısf hissesini tilmîzi ve hâcezâdesi olmak hasebiyle buna kasr-ı yed ü ferâgat edib Ya’kûb Paşa
               müderrisi oldu. 1208’de vefât etdi. Âlim, vâ’iz idi. Çıkrık Mahallesi Câmii Cum’a vâ’izi idi.
               Vefâtında işbu va’ziyye ulemâdan es-Seyyid Hüseyin Efendi’ye verildi.

                      Süleyman Efendi-Ermenâkî, Hacı Hâfız
                      Ermenekli Hasan’ın oğludur. Gençliğinde Amasya’ya gelip hıfz-ı Kur’ân ederek şeyhü’l-
               kurrâ  Hâfız  el-Hâc  İbrâhim  Cû’î  Efendi’den  vücûh-ı  kırâ’âti  ve  tecvîdi  ahz  etdikten  sonra
               Çelebizâde Fâzıl Hüseyin ve Uzun Müderris el-Hâc Hâfız Süleyman Efendilerden ikmâl-i tahsîl
               etdi.
                     Sultân  Bâyezîd  Câmi-i  şerîfinde  şeyhü’l-kurra  ve  ders-i  âm  olup  bir  taraftan  talebe-i
               ulûma ta’lîm-i kırâ’at-i Kur’ân edib diğer taraftan tedrîs u ifâdeye mülâzemet ederek iştihâr
               [390] etdiğinden Türedizâde Hacı Hâfız Ali Ağa medrese-i Hayriyyesini itmâm etdikte bunu
               ilk müderris nasb etdi. 1212’de dâr-ı na’îme irtihâl etdi. Meşâhîr-i ulemâdan kâmil, halûk, gâyet
               dîndâr bir şeyhü’l-kurrâ idi.

                     Süleyman Ağa-Kantârî el-Hâc
                     Lâdiklidir. Ahmed oğlu olup Lâdik’te kantâr mukâta’ası mültezimi olarak fevka’l-âde
               ta’ayyün etdi. Ba’dehû Lâdik voyvodası olup Rus muhârebâtında mâlen ve bedenen fedâkârâne
               hizmetler ibrâz ederek dergâh-ı âlî kapıcıbaşılığı rütbesiyle taltîf edildi.
                     1203’de Sultân Selîm Hân-ı Sâlis’in cülûsunda silahdâr-ı şehriyârî olan Lâdikli es-Seyyid
               Abdullah Ağa’nın sevk ü ta’rîfiyle Sivas vilâyeti mübâya’acısı ba’dehû İstanbul’a gidip baş
               bâkî kulu oldu. 1210’da silâhdâr es-Seyyid Abdullah Ağa’nın azl ü tekâ’üdü üzerine avdet edib
               1213’de vefât etdi. Meşâhîr-i a’yândan hânedân, hayr-hâh idi. Mahdûmu el-Hâc Ali Ağa da
               dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından meşhûr bir zât idi.



                                                           299
                                                           305
   301   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311