Page 33 - 6-8
P. 33

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                                                                                            Hüseyin Bey-Abdullah Paşazâde
                     Hüseyin Paşa-Gümrükçü el-Hâc                                                                                           Amasya eşrâfından Abdullah Paşa vakfı mütevellîsi Abdülkerîm Bey bin Hüseyin Bey’in
                     Amasyalıdır.  Mustafa mahdûmu olup küçük yaşında tercemesi yukarıda yazılan Vezîr                                mahdûmudur. 1094’de [81]  Abdullah Paşa vakfı mütevellîsi olup 1103’de vefât etdi. A’yân-ı
                                 12
               Amasyalı  Küçük  Hasan  Paşa  dâiresine  girib  tahsîl-i  kitâbet  ve  irfân  ederek  Efendisinin                      kirâmdan hânedân bir zât idi. Birâderi Mehmed Bey’dir.
               kethüdâsı oldu.
                     1058’de  vezîr-i  müşârün-ileyh  Girid  muhârebesinde  bir  top  danesiyle  şehîden  vefât                             Hüseyin Paşa-Kâdızâde el-Hâc
               etdikde  nâil-i  mükafât   olup  İstanbul’a  geldi.  Ba’dehû  gümrük  emîni  Amasyalı  Mahmûd                                Amasyalıdır. Kibâr-ı  züamâdan  Amasya Alaybeyi  Kâdızâde  Hasan Bey bin  Mehmed
                                     13
               Ağa’ya  dâmâd  olup  müşârün-ileyhin  [78]  kethüdâ-yı  sadr-ı  âlî  olduğu  esnâda  dergâh-ı  âlî                     Çelebi mahdûmudur. Pederinin irtihâlinde nâil-i zeâmet olup Abaza Paşa vak’asında Köprülü
               kapıcıbaşılığı ile Galata voyvadası ve 1083 senesi zilka’desinde kayın birâderinin vefâtı üzerine                      Mehmed Paşa tarafdârı olduğundan 1071’de Amasya Alaybeyi oldu
               gümrük emîni oldu.                                                                                                           1072  şevvâlinde  azl  edilib  1073’de  Rûmeli  harbine  gitdi.  Fâzıl  Ahmed  Paşa’nın
                     1087 senesi şa’banında Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın sadâretinde ma’rûfiyet kazanıb                            ma’iyyetinde ibrâz-ı liyakât ederek 1075’de yine Amasya Alaybeyi ve 1077’de ma’zûl oldu.
               1092’de Galata harîkinde Galata gümrükhânesini kendi malından kırk iki bin guruş sarfiyle                              Ba’dehû Kandiye harbine gidip 1080’de sâlisen Amasya Alaybeyi oldu.
               müceddeden binâ edib sadr-ı müşârün-ileyhe akâr olmak üzere takdîm etdikde buna mukabîl                                      Ba’delazl 1088’de râbian Amasya Alaybeyi olup 1090’da Bolu sancâğı beyi olduğu halde
               Fındıklı’da kâin yalısına teşrif-i şehriyâri vukû buldu. Büyük teveccüh ve iltifâta nâil oldu.                         1094’de  Viyana  harbine  me’mûren  hareket  ve  rebîülevvelde  Belgrad  sahrasında  ordu-yı
                     1094 senesi rebîülâhirinde ilâveten valide Sultân Kethüdâsı olup yıldızı fevkâlade parladı.                      Hümâyûna vusûlünde bâ-rütbe-i mîr-i [82] mîrâni Uyvar Kal’ası muhâfızı oldu.
               Sene-i mezbûre recebinde Valide Sultân’ın vefâtı üzerine Hasekî Sultân Kethüdâsı olarak telafi-                              Kal’a-yı mezbûrenin muhâfazasında gösterdiği tedbîr ve şecâatine binâen sene-i mezbûre
               i mâ-fât etdi.                                                                                                         şevvâlinde Rumeli pâyesiyle Sivas beylerbeyi oldu. Viyana inhizâmında serdâr-ı Ekrem Kara
                     Ancak Kara Mustafa Paşa’nın katli üzerine sadrâzam olan Kara İbrâhim Paşa, bu kadar                              Mustafa Paşa ile Belgrad’a avdet edib 1096 senesi saferinde Kastamonu beylerbeyi ve sânîyen
               teveccüh ve ikbâlin  sonu sadâret  olacağını teyakkun ve endişe  ederek  bu esnâda Babadağı                            Uyvar Kal’ası muhâfızı oldu.
               taraflarında  zuhûr  eden  ufak  bir  karışıklığı  vesîle  ittihâz  edib  1095  senesi  ramazânının                          1097 senesi muharreminde Şehr-i Zor ve 1098’de Rakka ve 1099’da Adana beylerbeyi
               yirmibirinci günü bâ-rütbe-i vezâret [79] Malatya ve Ayıntab sancâklarıyla o karışıklığı def’e                         ve 1100 senesi gurre-i muharreminde Amasya sancâğı mutasarrıfı ve Anadolu müfettişi oldu.
               me’mûren Bâbadağı’na gönderdi. Padişahı da iknâ etdi.                                                                  1101’de müfettişliği hitâma erib Amasya sancâğı uhdesinde kaldı.
                     Oraya vusûlünde karışıklığın bî-esâs olduğu anlaşılmakla 1095 senesi zilhiccesinde daha                                1102’de  Kayseriye  mutasarrıfı  Arab  Polat  Mehmed  Paşa’nın  mezâliminden  dolayı
               uzaklara atıb Özi vâlîsi nasb etdirdi. 1096’da kendisinin arz ve ricâsıyla Silistre vâlîsi olup                        i’dâmına me’mûr olup gitdi. Vazîfesini müdebbirâne ifâ eylediğinden 1103’de sânîyen Anadolu
               İstanbul’a takarrüb etdi.                                                                                              müfettişi olup Amasya sancâğı yine uhdesinde kaldı.
                     1097 senesi muharreminde Kara İbrâhim Paşa’nın azli üzerine Hersekli Sarı Süleyman                                     1104  senesi  ramazânında  merîzan  Amasya’ya  geldikde  İstanbul’a  haber-i  vefâtı  işâa
               Paşa sadrâzam oldukda aynı his ve endişe ile hareket ederek sene-i mezbûrenin Basra vâlîsi                             edilib  şevvâlinde  Amasya  [83]  sancağına  diğeri  tayin  edildiyse  de  bu  haberin  kizb-i  sarîh
               nasb edilib yine uzaklara atıldı. Oraya vusûlünden az sonra 1098 senesi rebîülevvelinde hüzn ü                         olduğu arz edilmekle zilka’desinde Amasya sancâğı uhdesinde ibkâ edildi.
               endûh içinde vefât etdi.                                                                                                     1105  senesi  saferinin  gurresinde  Rakka  beylerbeyi  olup  1107  senesi  rebîülevvelinde
                     Akîl, müdebbir, iş-güzâr, sahî, dindâr bir vezîr idi. Hayfa ki ikbâlini çekemeyen erbâb-ı                        uhdesine rütbe-i vezâret ihsân buyuruldu. Fakat sene-i mezbûre zilhiccesinde dâr-ı bekâya rihlet
               hasedin  şerrine  uğradı.  Emvâl  ve  emlâki  bile  müsâdere  edildi.  Kasım  Paşa’da  Kulaksız                        etdi. Âkil, idâre-i vilâyete kâdir, şeci’, müdebbir idi.
               Mescidi’ne minber vaz’ edib ba’zı emlâkini vakf ederek müsâdereden kurtardı. [80] El-yevm                                    Mahdûmları dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından el-Hâc Hasan, Mehmed Beylerdir. Kethüdâsı
               bu vakfı evlâdının medâr-ı maîşetidir.                                                                                 Gâzi Mehmed Ağa ve hazinedârı el-Hâc Yûsuf Ağa ve silahdârı şüc’ândan el-Hâc Ali Ağa’dır.
                     Mahdûmları Mustafa, Mahmûd Beylerdir. Ulemâdan Mustafa Bey, Edirne mollası olup
               1135’de  vefât  etdi.  Mahmûd  Bey  de  ulemâ  ve  mevâliden  olup  1142  rebîülevvelinde  vefât                             Hüseyin Ağa-İnekci el-Hâc
               eyledi. Mustafa Bey’in mahdûmu Şakir Hüseyin Bey de kibâr-ı mevâlinden olup 1156’da irtihâl                                  Amasyalıdır.  Esbak  Amasya  mütesellimi  Kiraz  Mehmed  Ağa’nın  mahdûmudur.
               etdi. Fâzıl, hattât, şâir, sâhib-i divân, bir vücûd-ı kâmil idi.                                                       Amasyalı  Bayburdlu  oğlu  Kara  İbrâhim  Paşa’nın  kethüdâlığında  dâiresine  intisâb  edib
                                                                                                                                      vezâretinde ağalarından  oldu.  1094’de Kozbekci olarak Bostaniyân-ı  Enderûn  [84] ocağına
                     Hüseyin Efendi-Üçüncüzâde                                                                                        girdi.
                     Amasyalıdır.  Yeniçeri  serdârı  üçüncü  Hüseyin  Ağazâde  Ali  Ağa’nın  mahdûmudur.                                   1095  muharreminde  Efendisinin  sadâretinde  nâil-i  imtiyâz  olup  sene-i  mezbûre
               Allâme Amasya müftüsü meşhûr Hızır Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve müderris-i                              şa’bânının  yirmi  birinde  Bostancılar  kethüdâsı  ve  1097  senesi  muharremi  evâhirinde
               be-nâm oldu. Ba’dehû silk-i kudâta girib onbeş yıl kadar icrâ-yı kazâ ederek 1100 sâlinden                             bostancıbaşı, ya’nî zabdiye nâzırı oldu.
               sonra vefât etdi. Âlim, kâmil idi.                                                                                           Bu me’mûriyetinde Sultân Mehmed-i Râbi’in teveccühât-ı mahsûsâsını kazandığından
                                                                                                                                      kâ’im-makâm-ı  sadr-ı  âlî  Receb  Paşa’nın  istirkâbına  uğradı.  1098  senesi  şa’banının  yirmi
                                                                                                                                      yedinci günü Receb Paşa’nın arzıyla azl edilib kapıcıbaşılıkla taşraya gönderildi.
                                                                                                                                            1103’de  Merzifonî  Hacı  Ali  Paşa’nın  sadâretinde  cebecibaşı  olup  1104’de  müşârün-
                                                                                                                                      ileyhin sadâretden infisâli üzerine azl edilerek Amasya’ya i’zâm edildi. Vusûlünü müteâkib
                                                                                                                                      Hüseyin ve Firûz Ağalar’ın evkâfı tevliyeti verildi.
                                                                                                                                            1105’de Hicâz’a gidip 1106’da avdet etdi. 1107 senesi evâilinde Diyârbekir vâlîsinin
               12  Kuyûd-ı mâlîyede künyesi “Hüseyin Mustafa Amâsiye” diye görüldü.                                                   emvâl ve emlâkini kabza me’mûren gidip avdetde sene-i mezbûre recebinin [85] yirmi üçüncü
               13   Dergâh-ı âlî müteferrikaları zümresine iltihâk etmişdi.


                                                           22                                                                                                                     23
                                                           32
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38