Page 413 - 6-8
P. 413
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Şûhî Ebûbekir Çelebi-Dülgeroğlu Şevkî Hüseyin Efendi-Kadı
Amasya dülgerlerinden Hasan ustanın oğludur. Evâ’il-i [182] hâlinde dilber bir dülger Amasyalıdır. Pederinin adı Ali’dir. Iydîzâde Allâme Âkif Mustafa Efendi’nin ilk icâzet
çırağı iken defterdâr Ebûbekir Efendi’nin konağına intisâb ederek iç oğlanı oldu. Efendisinin verdiği talebesinden olup “Şevkî” lâkâbını üstâdı vermişdi. Bir müddet ders-i âm olup sonra
hüsn-i nazarı sâyesinde okuyup yazdı. Şiir ve kitâbet öğrendi. Uşağıyla müşâare ederek şûhâne niyâbete sülûk etdi. Iydîzâde es-Seyyid Abdurrahim Efendi’nin [186] nâibi oldu.
eş’ârı saz şâirlerine sermâye oldu. Merzifon, Zile, ba’dehû Tokat kazâlarına nâib ba’dehû Osmancık, Köprü, Lâdîk gibi
İbtidâ Ebûbekir Efendi’nin kâtibi, sonra defter kethüdâsı oldu. Mumâ-ileyhin vefâtında kasabâta kadı oldu. Üstadının vefâtından bir yıl sonra 1174 senesinde vefât etdi. Edebiyât-ı
beytü’l-mâl emâneti kâtibi olup meclis-i yârânın medâr-ı neşâtı zümre-i küttâbın ser-defteri Arabîyye ve Farisiyye’ye aşinâ, âlim, kâmil, şâir bir zât idi. Mahdûmu Mehmed Naîm Efendi
olduğu halde 1075’de vefât etdi. Şâir, kâtib, hattât, sohbet ve simâsı latîf, meclis-ârâ bir zât idi. ricâlden ve hafîdi Mehmed Saîd Efendi mevâlîdendir.
Abdî Efendi Mecmuası’nda hayli eş’ârı vardı. Hayfâ ki yandı. Mahdûmu Nedim Mehmed
Efendi “Dülgerzâde” demekle meşhûrdur. Şevkî Abdullah Efendi-Müftîzâde es-Seyyid
Amasyalıdır. 1212’de Amasya müftüsü olan Sarı Ahmedzâde Hâfız es-Seyyid Mehmed
Şevkî Ahmed Çelebi-Muslihîzâde Efendi bin Abdullah Ağa bin Ömer Ağa’nın mahdûmudur. Amasya ve İstanbul’da tahsîl-i ulûm
Amasyalıdır. Meşâhîr-i kudâtdan Muslihîzâde Hamza Çelebi mahdûmudur. Pederi Bursa edib Şeyhülislam Mustafa Âşir Efendi’ye intisâbı olduğundan ders-i âm ve müderris oldu.
nâibi iken orada neş’et ve tahsîl-i ilim ve irfâna gayret etdi. Pederinin vefâtında Amasya’da Ba’dehû kibâr-ı müderrisînden olup bilâd-ı cesîmeye kadı ve bir müddet Edirne nâibi
ikâmet edib kitâbetle imrâr-ı hayat [183] etmekde iken Yavuz Sultân Selim Hân’ın lalası oldu. Bade’l-azl İstanbul’da 1241’de vefât etdi. Âlim [187] kâmil, umûr-ı kazâya vâkıf idi.
Amasyalı Şemsî Bey’e Trabzon’da intisâb ve hizmet ederek ma’lûm-i padişâhî oldu. Birâderi es-Seyyid Tâhir Mehmed Efendi de Amasya ulemâsındandır.
918’de Sultân-ı müşârün-ileyhin cülûsunda divân-ı hümâyûn kâtibi olup 923’de
Efendisinin azlinden musâb olarak Bursa’ya gönderildi. 926’da Sultân Süleyman Kânûnî Şevkî Mehmed Efendi-Hâcezâde
cülûsunda Defterdâr İskender Çelebi’nin şefâatiyle gelip sânîyen divân-ı hümâyûn kâtibi oldu. Amasyalıdır. Amasya’nın meşâhîr-i fuzalâ ve şuarâsından “Küçük Hâce” demekle
Bu esnâda “Süleymannâme” adlı târihini yazmaya başladı. meşhûr Mehmed İlmî Efendi bin Abdullah Remzi Efendi’nin mahdûmudur. Amasya
Defterdâr İskender Çelebi meclisine mülâzemet ederek bir müddet sonra mâliye ulemâsından ve hâssaten “Uzun Müderris” demekle meşhûr Fâzıl Mehmed Efendi’den ikmâl-i
tezkirecisi oldu. 940’da müşârün-ileyhin maiyyetinde Bağdat seferine gitdi. Hayfâ ki, tahsîl edib İstanbul’a gitdi.
Bağdat’da Efendisinin 941’de salben şehîd edilmesi üzerine azledilip sânîyen Bursa’da ikâmete Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa ile Amasya’da muârefesi olduğundan bir müddet ders-i
me’mûr oldu. âm olup sonra kudât silkine girdi. İbtidâ sancak sonra vilâyet merkezlerine ve hâssaten Uyvar,
942’de Efendisinin bâis-i şehâdeti olan Frenk İbrâhim Paşa’nın maktûlen vefâtı üzerine Girit, Kamaniçe, Hotin gibi eyâlât-ı meftûhaya kadı oldu.
Sultân Osmân ve Orhan Gâzilerin türbedârı olup 947 hudûdunda vefât etdi. Yazdığı 1097’de ihtiyâr-ı tekâüd edib emlâk ve nukûdunu vakfederek Sultân Fatih Câmi-i
“Süleymannâme”si yarım [184] kalmış olmakla beraber istifâdeli güzel bir târihtir. Maârifden şerîfinde eczâ-yı şerîfe vaz’ ve bu vakfının tevlîyetini dâmâdı Amasyalı Sefer Ağazâde
hissedâr, şâir, kâtib olduğuna târihi şâhiddir. Mahmûd Çavuş’a ve bunun evlâdına şart etdi. 1100 senesi hudûdunda vefât etdi. [188]
Âlim, şâir, edîb, müstakîm, hattât-ı meşhûr idi. Ta’likde mahâreti vardı. Müstakîmzâde
Şevkî Hasan Efendi-Helvacızâde Süleyman Sâdeddîn Efendi “Tuhfetü’l-Hattâtîn” adlı eserinde diyor ki : “Mehmed Şevkî
Amasya’nın a’yân-ı meşhûresinden olup tercemesi bâlâda yazılan Helvacı el-Hâc İsmail şehrîdir. Nefeszâde Seyyid İsmail Efendi şâkirdlerindendir (Muğnî). 1100 târihi hudûdunda
Ağa’nın ahfâdından el-Hâc Abdullah Efendi bin Abdî Ağa bin Hasan Ağa bin Abdî Ağa bin rihlet eyledi.
Mehmed Ağa bin el-Hâc İsmail Ağa’nın mahdûmudur. Sâdeddîn Efendi’nin “şehrîdir” demesi herhalde kuravî değildir, demek olacakdır. Çünkü
Hacı Hamza Mahallesi’nde 1289’da doğdu. Temennâ mektebinde kıraat öğrenip 1301’de bu zâtın Amasyalı olduğunda şüphe yokdur. Müderris Abdî Efendi “Tezkeresi”nde merhûmun
Rüşdiye mektebine girdi. Bu mektebde beraber okuyup Abdüllatîf Efendi Kütübhânesi peder ve ceddîni ve “Hâcezâde” demekle meşhûr olduğunu beyân etdikden sonra “Amâsî
ittisâlinde kâin fetvâhânenin fevkânî odasında beraber beytûtet ve tahsîl-i ulûme gayret etdik. hattâtlarından Fazlullah Efendi’den hutût-ı mütenevviayı ahz ve temeşşûk etdiğini” yazıyor.
Bir müddet Mecdîzâde Hâfız Abdurrahman Kâmil Efendi’den tederrüs etdikden sonra Sonra İstanbul’a gidip Amasyalı Nefeszâde Seyyid İsmail Efendi’den de temeşşûk etmiş
mahkeme-i şer’iyye ketebesinden oldu. 1324’de zâbıt kâtibi oldu. Başkâtip Hâfız Mehmed demekdir. Sâlim Efendi “Tezkere”sinde “Hâcezâde” demekle meşhûr olduğu ve vakfiyesinde
Namî Efendi’nin tekâüde sevkinde mahkeme-i şer’iyye başkâtibi ve mahkemenin ilgâsında Amasyalı olduğu ve dâmâdı da Amasyalı Sefer Ağazâde Mahmûd Çavuş olduğu mûsârrahdır.
1341’de kassâm kâtibi olarak [185] bütün umûr-ı şer’iyye dest-i kifâyetine tevdî edildi. [189]
Bir kaç yıl bu vazîfesine devam edib yeni Kanûn-ı medenî mevki’-i tatbîke kondukda
1345’de tekâüd edildiğinden kendisine bir meşgale olmak üzere zahîre ticâretiyle iştigâl Şevkî Yûsuf Efendi-Müjdecizâde
etmekte iken 1352 senesi evâilinde kanser illet-i bî-emânıyla vefât etdiği haber verildi. Amasyalıdır. Müjdecibaşı Amasyalı el-Hâc Yûsuf Ağa’nın mahdûmudur. Bozahâne
Merhûm umûr-ı şer’iyyeye vâkıf, hayırhâh, gâyet vefâkâr, sâdık bir kardaşımdı. Mahallesi’nde doğdu. Büyük birâderi el-Hâc Abdülkâdir Ağa’nın vesâyeti altında büyüdü.
Vefâtından pek ziyâde müteellim olmuşdum. Hacı İlyâs Mahallesi’nde ikâmet ederdi. Sâye-i ikbâlinde İstanbul’a gidip divân-ı hümâyûn kalemine çerağ edildi.
Mahdûmları Ömer Niyazi, Mehmed Efendilerdir. Ömer Niyazi Efendi şümendüfer yolu Bâb-ı Âlî’de tahsîl ve terbiye görüp terakkî ederek hulefâdan ve hâcegân-ı divân-ı
taahhüdâtında hayli servet edinerek âilesini sevindirdi. hümâyûndan olduğu halde genç iken 1198 senesi zilhiccesinde vefât etdi. Hissemend-i maârif,
halûk idi. Ecel müsâade etseydi, menâsıb-ı âlîye ricâlinden olması me’mûl idi.
408 409
412