Page 414 - 6-8
P. 414

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                     Şevkî Hüseyin Efendi-Kadı
                     Amasyalıdır. Pederinin adı Ali’dir. Iydîzâde Allâme Âkif Mustafa Efendi’nin ilk icâzet
               verdiği talebesinden olup “Şevkî” lâkâbını üstâdı vermişdi. Bir müddet ders-i âm olup sonra
               niyâbete sülûk etdi. Iydîzâde es-Seyyid Abdurrahim Efendi’nin [186] nâibi oldu.
                     Merzifon, Zile, ba’dehû Tokat  kazâlarına nâib  ba’dehû Osmancık,  Köprü, Lâdîk  gibi
               kasabâta kadı oldu. Üstadının vefâtından bir yıl sonra 1174 senesinde vefât etdi. Edebiyât-ı
               Arabîyye ve Farisiyye’ye aşinâ, âlim, kâmil, şâir bir zât idi. Mahdûmu Mehmed Naîm Efendi
               ricâlden ve hafîdi Mehmed Saîd Efendi mevâlîdendir.

                     Şevkî Abdullah Efendi-Müftîzâde es-Seyyid
                     Amasyalıdır. 1212’de Amasya müftüsü olan Sarı Ahmedzâde Hâfız es-Seyyid Mehmed
               Efendi bin Abdullah Ağa bin Ömer Ağa’nın mahdûmudur. Amasya ve İstanbul’da tahsîl-i ulûm
               edib Şeyhülislam Mustafa Âşir Efendi’ye intisâbı olduğundan ders-i âm ve müderris oldu.
                     Ba’dehû kibâr-ı müderrisînden olup bilâd-ı cesîmeye kadı ve bir müddet Edirne nâibi
               oldu. Bade’l-azl İstanbul’da 1241’de vefât etdi. Âlim [187] kâmil, umûr-ı kazâya vâkıf idi.
               Birâderi es-Seyyid Tâhir Mehmed Efendi de Amasya ulemâsındandır.

                     Şevkî Mehmed Efendi-Hâcezâde
                     Amasyalıdır.  Amasya’nın  meşâhîr-i  fuzalâ  ve  şuarâsından  “Küçük  Hâce”  demekle
               meşhûr  Mehmed  İlmî  Efendi  bin  Abdullah  Remzi  Efendi’nin  mahdûmudur.  Amasya
               ulemâsından ve hâssaten “Uzun Müderris” demekle meşhûr Fâzıl Mehmed Efendi’den ikmâl-i
               tahsîl edib İstanbul’a gitdi.
                     Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa ile Amasya’da muârefesi olduğundan bir müddet ders-i
               âm olup sonra kudât silkine girdi. İbtidâ sancak sonra vilâyet merkezlerine ve hâssaten Uyvar,
               Girit, Kamaniçe, Hotin gibi eyâlât-ı meftûhaya kadı oldu.
                     1097’de  ihtiyâr-ı  tekâüd  edib  emlâk  ve  nukûdunu  vakfederek  Sultân  Fatih  Câmi-i
               şerîfinde  eczâ-yı  şerîfe  vaz’  ve  bu  vakfının  tevlîyetini  dâmâdı  Amasyalı  Sefer  Ağazâde
               Mahmûd Çavuş’a ve bunun evlâdına şart etdi. 1100 senesi hudûdunda vefât etdi. [188]
                     Âlim, şâir, edîb, müstakîm, hattât-ı meşhûr idi. Ta’likde mahâreti vardı. Müstakîmzâde
               Süleyman  Sâdeddîn  Efendi  “Tuhfetü’l-Hattâtîn”  adlı  eserinde  diyor  ki  :  “Mehmed  Şevkî
               şehrîdir. Nefeszâde Seyyid İsmail Efendi şâkirdlerindendir (Muğnî). 1100 târihi hudûdunda
               rihlet eyledi.
                     Sâdeddîn Efendi’nin “şehrîdir” demesi herhalde kuravî değildir, demek olacakdır. Çünkü
               bu zâtın Amasyalı olduğunda şüphe yokdur. Müderris Abdî Efendi “Tezkeresi”nde merhûmun
               peder  ve  ceddîni  ve  “Hâcezâde”  demekle  meşhûr  olduğunu  beyân  etdikden  sonra  “Amâsî
               hattâtlarından Fazlullah Efendi’den hutût-ı mütenevviayı ahz ve temeşşûk etdiğini” yazıyor.
               Sonra  İstanbul’a  gidip  Amasyalı  Nefeszâde  Seyyid  İsmail  Efendi’den  de  temeşşûk  etmiş
               demekdir. Sâlim Efendi “Tezkere”sinde “Hâcezâde” demekle meşhûr olduğu ve vakfiyesinde
               Amasyalı olduğu ve dâmâdı da Amasyalı Sefer Ağazâde Mahmûd Çavuş olduğu mûsârrahdır.
               [189]

                     Şevkî Yûsuf Efendi-Müjdecizâde
                     Amasyalıdır.  Müjdecibaşı  Amasyalı  el-Hâc  Yûsuf  Ağa’nın  mahdûmudur.  Bozahâne
               Mahallesi’nde  doğdu.  Büyük  birâderi  el-Hâc  Abdülkâdir  Ağa’nın  vesâyeti  altında  büyüdü.
               Sâye-i ikbâlinde İstanbul’a gidip divân-ı hümâyûn kalemine çerağ edildi.
                     Bâb-ı  Âlî’de  tahsîl  ve  terbiye  görüp  terakkî  ederek  hulefâdan  ve  hâcegân-ı  divân-ı
               hümâyûndan olduğu halde genç iken 1198 senesi zilhiccesinde vefât etdi. Hissemend-i maârif,
               halûk idi. Ecel müsâade etseydi, menâsıb-ı âlîye ricâlinden olması me’mûl idi.




                                                           409
                                                           413
   409   410   411   412   413   414   415   416   417   418   419