Page 419 - 6-8
P. 419

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                                                                                      Şermî birâderi demekdir. Halimî Efendi’nin Amasya’da Sultân Bâyezîd ricâli aleyhinde yazdığı
                     Şehinşâh Çelebi-Şehzâde Sultân                                                                                   ve  kendisinin  şerh  ederek  Sultân  Fatih’e  takdîm  eylediği  kasidesinde  bunun  da  adı  vardır.
                     Sultân Bâyezîd-i Sânî şehzâdesidir. Pederi Amasya vâlisi iken 869’da Amasya sarayında                            Birâderi Şermî Osmân Çelebi’nin Amasya’da ahfâdı vardır.
               doğdu.  Vâlidesi  Ayn-ı  Şâh  Hâtun  olup,  Amasya’da  büyüdü.  896’da  büyük  birâderi  Sultân
               Ahmed şehzâdelerinin sünnet düğünü vak’asında Manisa vâliliğine ta’yin edilerek Amasya’dan                                   Şehîdî Kâsım Çelebi-Karaalizâde
               gitdi.                                                                                                                       Lâdiklidir.  Sâdât-ı  kirâmdan  Lâdik’de  medfûn  sâhibü’l-hâl  es-Seyyid  Ahmed  Rifâî
                     911’de  Konya  vâliliğine  ta’yin  edilip  orada  altı  yıl  hükûmet  ederek  917’de  ecel-i                     ahfâdından  es-Seyyid  Abdürrahîm  bin  es-Seyyid  [208]  Ali  Siyahpuş  bin  İbrâhim  bin
               mev’ûduyla vefât etdi. Nâşı Bursa’ya getirilip Sultân Murâd-ı Sânî türbesi civârına defnedildi.                        Muhyiddîn  Mehmed  bin  Alâeddîn  Ali  Eşcâ’  bin  sâhibü’l-hâl  es-Seyyid  Ahmed  Rifâî
               Âlim, vakûr, kerîm, halûk bir şehzâde idi. Şehzâdeleri Mehmed, Mahmûd Çelebilerdir.                                    mahdûmudur.
                     Büyük  mahdûmu  Sultân  Mehmed  Konya  vâlisi  olarak  dâiresi  dağılmamışdı.  Lalası                                  Pederi Ahmed Saray nâhiyesinde mukîm olup 893’de şehîden vefât etdikde iki yaşında
               müdebbir-i umûru Amasyalı Kâsım Paşa, muallimi meşâhîr-i ulemâdan Amasyalı Hayreddîn                                   yetîm kalmışdı. Sultân Selim’in lalası Şemsi Bey bunun siyâdetine hürmet ve pederinin hizmet-
               Hızır  Efendi,  defterdârı  İshak  Bey  ve  nişâncısı  da  İsfendiyaroğlu  Abdülcelîl  Çelebi  idi.                    i harbiyyesine mükâfât olmak üzere dâiresine alıp 896’da Trabzon’a beraber götürdü. Orada
               Kapıcıbaşısı [205] Sinan Bey’dir.                                                                                      dâire-i hümâyûnda tahsîl ve terbiye görüp Sultân Selim’in teveccühünü kazandı.
                     918 senesi saferinin yedinci günü Osmanlı tahtına çıkan Yavuz Sultân Selim’in emriyle                                  Bu esnâda Sultân Selim’in şehzâdesi Sultân Murad’ın lalası olup Murad Bey’in kardeşleri
               Konya vâlisi Şehzâde Mehmed ile birâderi Mahmûd boğulup cesedleri Bursa’da pederlerinin                                Süleyman  ve  Mahmûd  Beylere  kendisini  sevdirdi.  918’de  Sultân  Selim’in  tahta  cülûsunda
               yanına  defnedildi.  Lalası  Kâsım  Paşa  ile  muallim  Hayreddîn  Hızır  Efendi  de  Amasya’ya                        mevkiini muhâfaza etdi. Bir aralık Kânûnî Süleyman’ın maiyyetinde bulunup 926’da müşârün-
               gönderildi.                                                                                                            ileyhin cülûsunda manzûr-ı hümâyûn olmuştu.
                                                                                                                                            Hayfâ ki 927 senesi şevvâlinin 28. günü lalası olduğu Şehzâde Sultân Murad ile Şehzâde
                     Şehinşâh Çelebi-Şehzâde                                                                                          Sultân Mahmûd suçsuz yere gözünün önünde boğulup Sultân Selim’in türbesine defnedildikleri
                     Kanunî Sutan Süleyman’ın şehzâdesi Sultân Mustafa mahdûmudur. Pederi Amasya’da                                   esnâda korkusundan zehre-çâk olarak vefât etdi. Gâyet müeddeb, şâir, kâtib idi. [209]
               vâlî iken 949’da doğdu. Yedi yaşında iken Amasyalı Hüsameddîn Efendi muallimi olup henüz
               on bir yaşında ve tahsîl çağında idi. Pederi 960 senesi şevvâlinde Karaman Ereğlisi’nde şehîd                                Şeyh Ahmed Efendi-Mevlevî Şeyhi es-Seyyid
               edilmesi üzerine büyük kardaşı Şehzâde Süleyman Çelebi ile boğuldu. Amasya’da Şehzâdeler                                     Amasyalıdır.  Mevlevîhâne  dervişlerinden  es-Seyyid  Mehmed  Dede’nin  oğludur.
               Türbesi’nde medfûnlardır. Muallimi de İstanbul’a kaldırılıp hüzün ve elem içinde bir buçuk                             Yukarıda (cild 6, sayfa 65) tercemesi yazılan Şeyh Ahmed Efendi’dir. Şeyh Ahmedzâdelerin
               sene sonra vefât etdi.                                                                                                 büyük atasıdır. Evlâdından bakkallar içinde tüccârdan Şeyh Ahmed Efendi bin Hacı Mustafa
                                                                                                                                      Efendi meşhûr olup oğullarından “Şeyh Ağa” demekle meşhûr Hâfız İbrâhim Efendi Hazret-i
                     Şuhûdî İbrâhim Çelebi-Muallimzâde                                                                                Pîr İlyâs’ın türbedâr ve cüzhânı idi. 1316’da vefât etdi. Diğer oğulları Hacı Ahmed, Mustafa
                     Amasyalıdır. Şehzâde Sultân Şehinşâh mahdûmu [206] Şehzâde Mehmed muallimi olup                                  Efendiler ve Şeyh Ağazâde Hâfız Ahmed, Mustafa Efendiler de ma’rûfdur.
               yukarıda tercemesi yazılan Hayreddîn Hızır Efendi bin İbrâhim’in oğludur. Şehzâde-i müşârün-
               ileyhin dâiresinde tahsîl ve terbiye görüp divan kâtibi olmuştu. 918’de şehzâdelerin boğulması                               Şeyh Bekir Efendi-Hızır Paşalı
               üzerine pederiyle beraber Amasya’ya gönderildi.                                                                              Amasyalıdır. Tercemesi yukarıda (cild 6, sayfa 286) yazılan ve Kuşbaz tekkesi şeyhi iken
                     921’de Sultân Süleyman’ın Amasya’ya geldiği esnâda sûzişli bir kaside takdîm ederek                              1193’de vefât eden eş-Şeyh Ebûbekir Efendi’dir. Evlâdına “Şeyh Bekiroğulları” denirdi.
               ba’zı kitâbetle kayırıldı. 926’da Sultân Süleyman’ın cülûsunda vezâretle Nişâncı olan Amasyalı
               Mehmed Paşa’nın nezdine girip himâyesini kazandı. Sonra ba’zı mîr-i mîrâna divân kâtibi olup                                 Şeyh Paşa-Hatîb
               944 sâlinden sonra vefât etdi. Şuarâdan edîb, kâtib, hoş sohbet idi. Ancak tâlihi kendisine yâr                              Amasyalıdır.  Pederi  Tokatlı  Uzun  Seydî  Sâlih  Çelebi  [210]  ibn  Şeyh  Abdülhânnan
               olamadı.                                                                                                               oğludur. Adı 807 târihli Hacı Mahmûd Çelebi vakfiyesinin şûhud kısmında “Mevlânâ el-hac
                                                                                                                                      Lütfeddîn Sâlih, el-Hâtib” ve pederi de 786 târihli Hâce Ali bin Ebü’l Fâris vakfiyesinde “Seydi
                     Şehîdî Ali Çelebi-Şermî Birâderi                                                                                 Sâlih bin eş-Şeyh Abdülhannân” diye görüldü.
                     Amasyalıdır. Şuarâdan ve Amasya vâlisi Sultân Ahmed meddâhlarından Şermî Osmân                                         Amasya’da tahsîl-i ilim ve irfân ederek müderris ve Karatay Câmii hatîbi oldu. Ba’dehû
               Çelebi bin Mehmed Çelebi birâderidir. Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye Amasya’da vâlî iken intisâb                             Çelebi Sultân Mehmed’in teveccühünü kazanıp şehzâdesi Sultân Murad’ın hizmet-i ta’lîmine
               edib nüdemâsından ve musâhiblerinden olmuştu.                                                                          me’mûr oldu. Sultân Murad’ın cülûsunda Atabegiyye müderrisi olarak ulemâ arasında temâyüz
                     883 vak’asında İstanbul’a kaldırılıp Ebû Eyyüb-i Ensârî [207] Türbesi civârında oturdu.                          etdi.
               Şiir ve fazîletiyle Sultân Fatih Mehmed’in teveccühlerini kazandı. Osmanlı târihini “Şehnâme”                                Bundan sonra ne gibi vazîfeler deruhde etdiği ma’lûm olamadı. Ancak 837 sâlinde Şeyh
               bahrında nazmen yazmağa me’mûr oldu. Kendisine vazîfe verildi.                                                         Lütfullah Paşa el-Hatîb unvânıyla görüldü. 840 târihli Yörgüç Paşa ve 847 târihli Memi Bey
                     886’da Sultân Bâyezîd-i Sânî tahta cülûs edince divân-ı hümâyûn kâtibi olarak vazîfesine                         vakfiyelerinde  “Şeyh  Paşa  bin  Sâlih”  diye  imzâsı  görüldü.  Ba’dehû  vefât  etdi.  A’yân-ı
               devam etdi. Sultân Osmân’dan Sultân Bâyezîd-i Sânî devrine kadar dört bin beyit ile târihini                           ulemâdan idi. Mahdûmu Bahâeddîn Mehmed Efendi’dir.
               ikmâl  etdi.  898  senesinden  sonra  vefât  eyledi.  Âlim,  edîb,  şâir  idi.  Ancak  yazdığı  târihi
               bulamadım.                                                                                                                   Şeyh Paşa-Mes’ûdzâde
                     “Sicill-i Osmanî”de (cild 3, sayfa, 181) şöyle yazılıyor “Şehidî Çelebi, Şermî - Asr-ı Fatih                           Amasyalıdır. Amasya kadısı olan Mevlânâ Ziyaeddîn [211] Ebû’l-Mekarim Me’sûd bin
               Sultân Mehmed ricâlindendir. Şâirdir. “Şehnâme” bahrında dört bin beyt târih-i Osmanî yazdı.”                          Esed el-Hallatî mahdûmu Mevlânâ Sâdeddîn Ali Paşa’dır. Tercemesi yukarıda (cild 10, sayfa



                                                           414                                                                                                                    415
                                                           418
   414   415   416   417   418   419   420   421   422   423   424