Page 467 - 6-8
P. 467
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
İçerişehir’de Hâtun Paşa mescidi ve Çorum’da bir mescidini i’mâr etdi. Ulemâdan sâhib-i hayr bir mezkûr Gürcü Yûsuf Paşa’nın himmetiyle afv ve ıtlak edilip maiyyetinde Ordu-yı Hümâyûn
zât idi. Mahdûmları Abdurrahman, Abdürrahîm Efendilerdir. ile Sofya’ya gitdi.
1202 senesi şâbânının evâilinde uhdesine rütbe-i vezâret tevcîh edilerek Anadolu ve
Tayyibî Mehmed Efendi-Tayyibzâde Rumeli’den [353] İsmail ordusuna müretteb olan asâkirin sevkine me’mûr ve îfâ-yı vazîfeden
Amasyalıdır. Kudâtdan Abdurrahman Efendi bin Tayyib Efendi bin Abdürrahîm sonra 1203’de Mihâdiye inhizâmını müteâkib Akkirman Kalesi muhâfızı oldu.
Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da Hâfız Fazlullah Efendi’den türlü yazıları öğrendi. 1204 senesi evâilinde Ruslar’ın Akkirman’ı muhâsara etdikleri esnâda Akkirman halkının
İstanbul’da Divân-ı Hümâyûn kalemine girip orada tahsîl-i ilme çalışıp kâtib oldu. teslîm ısrârına karşı dayanamayıp harb ve müdâfaa etmeksizin kaleyi teslîm ederek avdet
1074’de Amasyalı Hacı Efendizâde Ömer Ağa silâhdârlıkdan vezâretle Mısır vâlisi etmişdi. Bu esnâda Yûsuf Paşa sadâretden azliyle Cezâyirli Gâzi Hasan Paşa sadrâzam ve
oldukda divân kâtibi olup maiyyetinde devr-i vilâyât etdi. Ömer Paşa’nın Bağdat vâliliğinde serdâr-ı ekrem olduğunu müteâkib rebîülevvelde i’dâm etdirdi. Mahdûmu Ali Bey’dir.
yanında bulunup 1096’da Bağdat’da vefât etdiği “Gülşen-i Hulefâ”da yazılıdır. Kâtib, şâir,
sâhib-i divân’dır.
Tığrak Bey-Emîr Nureddîn
Amasya ümerâsından Kımarlı Oymağı reisi Sa’deddîn Süli Bey bin İbrâhim Bey bin
Alparslan Bey bin [350] Kûlhân bin Şirvân-Şîrân Hân bin Oğuz Hân’ın mahdûmudur. Amasya
vâlileri maiyyetinde ümerâdan iken 612’de Sinop’un fethinde yararlıklar gösterdiğinden Sultân
İzzeddîn Keykavus’un teveccühünü kazandı.
Bâ’dehu Selçûkîye hükümdârı olan Sultân Alâeddîn Keykubad’ın emîr-i şikârı ya’nî av
beyi olup havâss-ı ümerâdan olmuştu. 627’de Amasya vâlisi olup geldi. 5 yıl Amasya’da vâlilik
ederek 632’de vefât etdi. Âdil, müdebbir, yiğit, hayır-perver, kerem-kâr bir zât idi.
Amasya’da Mehmed Paşa Câmii önünde bir mescid-i şerîf ve ittisâlinde kendisine bir
türbe binâsıyla emlâkını bunların mesâlihine vakfetdi. Emîr-i şikâr olduğu esnâda Hicâz’a gidip
haccetmişdi. Amasya’da Hacı Tığrak ve Baba İlyâs Horasânî mürîdi olduğu münâsebetiyle
Nureddîn Sûfî sonra tahfîf edilerek “Nure Sûfî” denmişdir.
Mahdûmları Fahreddîn Karaman, Seyfeddîn Silâr, Şemseddîn Oğuz, Hüsameddîn Timur
beylerdir. Dâmâdı birâderzâdesi Şerefeddîn Înaç Bey bin [351] Behram Şâh’dır. Karamanîlerin
büyük atası Amasyalı Nure Sûfî dedikleri işte bu Nureddîn Tığrak Bey’dir. Bu zât muârızların
farz etdikleri gibi Ermeni değildir. Türk oğlu Türkdür.
Tığrak Bey’in evlâdı 635’de Amasya’da kıyâm ve isyân eden yalancı peygamber Baba
İshâk Kefersûdî’nin fitnesinde Amasya’dan çıkıp Silâr ve Oğuz beylerle Karaman ve Timur
beyler ilk önce Konya’ya ve buradan iki adamıyla Mısır’a ve sonra da Ermenek’e gidip
yerleştiler.
Silâr Bey, Mısır’dan sefâretle Abaka Hân’ın yanına gönderilip Azerbaycan’da kaldı.
Bunun mahdûmu İzzeddîn Balaban Bey ve bunun mahdûmu da Amasya vâlisi Şehâbeddîn Şâdî
Bey’dir ki büyük atası Tığrak Bey türbesinde medfûndur.
Tığrak Bey’in mescidi, Mehmed Paşa’nın Câmii yapıldıkdan sonra medreseye tahvîl
edilmiş ve bu medreseye ibtidâ Tığrâkiyye ve sonra şimdiye kadar Dırâkiyye denmişdir. Bu
medresenin kapısı üzerindeki kitâbe-i mahkûke adını ve mescidini ve târihini göstermekdedir.
[352]
Tayfur Paşa-Tuz Paşa Yeğeni
Merzifonludur. Vüzerâdan Merzifonlu Tuz Mehmed Paşa’nın birâderi Hacı Mustafa
Ağa’nın mahdûmudur. Genç iken Enderûn-i Hümâyûn’a girip tahsîl ve terbiye gördü. Ba’dehû
kapıcıbaşılıkla çıkıp taşra hidemâtında istihdâm edildi.
Bir müddet musâhib-i şehriyârî ve Merzifon mâlikânesi mutasarrıfı Abdî Bey’in
Merzifon’da vekîli ve Çelebi Sultân evkâfı mütevellîsi, sonra İstanbul’a gelip silâhdâr ağası,
1193’de sipâhiler ağası oldu. Bu esnâda Kaptân-ı deryâ Gâzi Hasan Paşa’nın kethüdâsı Gürcü
Yûsuf Ağa ile münâsebetlerde bulundu.
Bâde’l-azl silâhdâr ağası, sonra sipâhiler ağası olup Sadr-ı a’zam Şâhin Ali Ağa’yı
gücendirdiğinden azl ve 1201’de Kütahya’ya i’zâm edildi. Fakat üç ay sonra sadrâzam olan
462 463
466