Page 469 - 6-8
P. 469

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                  ON DOKUZUNCU FASIL                                                                        Ancak  960  senesi  şevvâlinde  şehzâdenin  şehâdeti  üzerine  açılan  teftîş  esnâsında
                                                                                                                                      şehzâdeyi kıyâma tahrîk cürmü isnâdıyla yok yere maktûlen ve mağduren vefât etdi. Kâtib, şâir,
                                                            ءاظلا فرح                                                                 kıssa-hân, nekre söyler bir adamdı. Birâderi Gıyâs Çelebi’dir. [357]
                                                          (Harf-i Zâ)

                     Zarîf Ahmed Efendi-Kudsîzâde
                     Amasya Mevlevîhânesi şeyhi Kudsî Hasan Dede’nin mahdûmudur. Amasya müftüsü
               müfessir Hızır Efendi’den ikmâl-i tahsîl ederek müderris ve bi’l-imtihân kadı olup kasabât ve                                                              YİRMİNCİ FASIL
               bilâdı devir etdi. Ba’dehû Canik kazâsından mütekâid olarak Amasya’da oturdu. Meclis-i
               üdebâda musâhabât-ı edebiyye ederek imrâr-ı hayat edib 1131’de vefât etdi. Âlim, şâir,                                                                           ينعلا فرح
               nüktedân, zarîf, üç lisâna âşinâ idi. Eş’ârı yandı. [354]                                                                                                           ع

                     Zarîf Mehmed Efendi-Şeyhü’z-Zürefâ                                                                                     Ayşe Hâtun Gâzi
                     Amasya’da  Mehmed  Paşa  Câmii  yanında  Hâtunîye  medresesinin  ilk  müderrisi  olan                                  Dânîşmendli  hükûmetinin  bânisi  olan  Melik  Dânîşmend  Ahmed  Gâzi’nin  kızı  ve
               Hüseyin  Efendi’nin  mahdûmudur.  Pederinden  ve  hâssaten  Allâme  Iydî  Hacı  Âkif  Mustafa                          Selçûkîye hükümdârı  Kılıç Arslan bin  Süleyman’ın zevcesidir. Ehl-i  salîb muhârebelerinde
               Efendi’den ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm oldu. Takrîri açık, beyânı güzel olduğundan talebesi                        müşârün-ileyhin şehîden irtihâli üzerine Amasya hükümdârı olan birâderi Melik İsmail Gâzi
               çoktu.                                                                                                                 yanına geldi.
                     1178’de pederinin irtihâlinde birâderleriyle mezkûr medrese müderrisi ba’dehû Mehmed                                   Birâderiyle  beraber  ehl-i  salîb  ile  yıllarca  muhârebe  ederek  Gâzi  unvânını  aldı.  510
               Paşa Câmii kürsi şeyhi, meclis-i a’yân a’zâsı, 1190’da Mehmed Paşa imâreti şeyhi de olup                               yılından  sonra  vefât  etdi.  Amasya’da  meşhûr  olduğu  üzere  Şamlılar  Mahallesi’nde  Şirvânî
               refâha erdi. 1204’de vefât etdi. Mehmed Paşa mezârlığında medfûndur.                                                   İsmail  Efendi  Türbesi’ne  giden  yolun  şark  tarafında  kâin  mevkî-i  mahsûsunda  medfûndur.
                     Âlim, kâmil, pek zarîf, şâir, sözü latîf, güzel söyler, şiir ve inşâda mâhir, hüsn-i tabiata                     Birâderi Melik İsmail Gâzi türbesi aşağıda şose yolunun üzerinde kâindir.
               mâlik, nüfûz ve ikbâli yerinde bir zât-ı sütûde-simât idi. Mutasavvifeden olup Abdullah Vecih
               Efendi’nin  pederiyle  musâhabâtı  iyi  idi.  Mahdûmu  Hâfız  es-Seyyid  Abdürrahîm  Efendi                                  Ayşe Hâtun-Âbadzâde
               kendisine benzerdi.                                                                                                          Amasya’nın  Hakâla  nahiyesinde  emâret  eden  Âbâd  oğlu  Mehmed  Bey’in  kızı  ve
                                                                                                                                      ümerâdan Kâsım Bey’in zevcesidir. Erbâb-ı hâyır ve servetden olduğu münâsebetle Hakâla’da
                     Zuhûrî Ahmed Efendi-Halvetî                                                                                      Seyyid Yahya Tekkesi civârında güzel bir câmi-i şerîf yaptırdı. Emlâkını da 831’de [358] vakıf
                     Vakfiyesinde mezkûr olduğu ve tercemesi Şeyh Alizâde Hâfız es-Seyyid Ahmed Rüşdi                                 ve  câmii  mesâlihine  tahsîs  edib  sonra  vefât  etdi.  Vakfı  ve  türbesi  Câmii  civârında  olduğu
               Efendi zeylinde yazıldığı üzere [355] Amasyalı Şa’bân’ın oğludur. Küçük yaşında babasının                              mukayyed ise de kitâbesi bulunamadı.
               vefâtıyla  Yakut  Paşa  imâreti  ve  Mehmed  Paşa  Câmii  kürsi  şeyhi  olan  Bolulu  İbrâhim
               Efendi’nin himâyesinde büyüdü.                                                                                               Ayşe Hâtun-Müeyyedzâde
                     İbrâhim Efendi’den okuyup Yâ Vedûd Tekkesi şeyhi Hacı Mustafa Efendi’den Halvetî                                       Amasya  ulemâsından  Abdülvâsi  Çelebi  bin  Müeyyed  Çelebi  kızı  ve  âmmizâdesi
               Tarîki âdabını gördü. Bundan müstahlef olduğundan 1121’de mumâ-ileyhin vefâtında yerine                                Şemseddîn  Ahmed  Efendi  bin  Mehmed  Çelebi  bin  Müeyyed  Çelebi  zevcesidir.  Zevcinin
               şeyh olan oğlu Mehmed Çelebi’ye vekîl ve bir müddet sonra mezkûr tekke şeyhi oldu.                                     Amasya  kadısı  olduğu  esnâda  917’de  dedesi  Müeyyed  Çelebi  mescidi  yanında  bir  mekteb
                     Ancak  Mehmed  Çelebi  da’vâ  ederek  birkaç  defa  ref’  ve  nasb  edildiğine  canı  sıkılıp                    binâsıyla pederinden mîrâs kalan emlâkını bu mekteb ve mescid mesâlihine vakf ve ba’dehû
               İstanbul’a gitdi. Üsküdar’da şeyh Nasûhî Mehmed Efendi Tekkesi’nde ikâmet ve bundan da                                 vefât etdi. Pederinden ve amcasından tahsîl görmüş, ilm ü salâhı vardı. Oğulları Abdulvâsî,
               ahz-ı hilâfet ederek şeyhinin tavsiyesiyle Bolu’ya gitdi.                                                              Abdülvehhab Remzi Efendilerdir.
                     Orada ilmi, hüsn-i hâli, talâkat-ı lisânıyla kendisini tanıtıp Gülyüzü Mahallesi’nde ikâmet
               ve burada bir tekke uyarıp kesb-i şöhret etdi. Mezkûr mahallede kâin Mehmed Paşa Câmii kürsi                                 Ayşe Hâtun-İğnecizâde   147  [359]
               şeyhi oldu. 1148’de yine İstanbul’a gidip Nasûhî Tekkesi’nde kaldı. Sonra avdet edib vazîfe-i
               meşîhatle meşgûl iken Bolu müftüsü oldu. Eşrâf ve halkın [356] merğûbu olarak 1159’da vefât                                  Ayşe Hânım-Dedezâde
               etdi.  Meşâhîr-i  ulemâdan,  sâlih,  zâhid,  fakîh,  müteşerri’  ve  şâir  idi.  Hâne  ve  dükkânlarını                      Amasya’nın  Köprü  kazâsı  eşrâfından  Dede  Yûsuf  Ağa’nın  kızı  ve  Köprülü  Mehmed
               tekkesi mesâlihine vakfetdi. İlâhiyâtı vardır.                                                                         Paşa’nın zevcesidir. Kocasının ma’zûliyet ve mihneti zamanlarında olanca varlığını fedâ ederek
                                                                                                                                      sadâkatini gösterdiğinden sadâreti zamanlarında en büyük ikbâl ve devlet gördü. Mahdûmu
                     Zahîrüddîn Mehmed Efendi-Zahîrî                                                                                  Fâzıl Ahmed Paşa’nın sadâretinde Köprü’de Toprak Kale Mahallesi’nde ufak, şirin ve kârgir
                     Amasya’da Üçler Mahallesi’nde mukîm iken maktûlen vefât eden Gıyâseddîn Mansûr                                   bir  câmii  ve  yanında  bir  mektep  ve  hamam  yaptırdı.  Orta  Câmii  Mahallesi’nde  cesîm  bir
               Şîrâzî oğludur. Amasya’da hattât-ı meşhûr Ebû’l-Fazl A’rec Efendi’den her türlü yazıları ve                            bezzâzistân ve yanında hân ve çeşme binâ edib bunları vesâir akârât ve emlâkini hayrâtına
               ulemâdan edebiyât-ı Arabiyye ve Farisiyye’yi öğrendi.                                                                  vakfetdi. 1088’de vefâtıyla zevci türbesine defnedildi.
                     Ta’lik yazıda mâhir olduğundan Şehzâde Sultân Mustafa Amasya vâlisi olarak geldikde
               ikbâl ve teveccüh gördü. Hoş sohbet, ifâdesi tatlı olduğundan müşârün-ileyhin nüdemâsından
               oldu. “Musâhib Çelebi” demekle iştihâr etdi.
                                                                                                                                      147  Müellif “Ayşe Hâtun-İğnecizâde” tercemesini boş bırakmıştır. (Ed.)

                                                           464                                                                                                                    465
                                                           468
   464   465   466   467   468   469   470   471   472   473   474