Page 471 - 6-8
P. 471

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Âli-himmet, hasenât perver, dindâr bir kadındı. Diğer mahdûmu Fâzıl Mustafa Paşa’dır.                            Şâir,  hoş  sohbet,  edebiyâta  vâkıf  idi.  Mahdûmu  Ali  Çelebi’dir.  Bunun  oğulları  Mehmed,
               Birâderleri  Mehmed,  Ali,  Mustafa  Ağalardır.  Mehmed  Ağa  Köprülü  Mehmed  Paşa’nın                                Osmân, Hasan Ağalardır.
               sadâretinde kethüdâsı olduğu halde ilerleyemedi. Bunlara ve bunların evlâdına “Dedezâdeler”                                  Hacı Mehmed Ağa Amasya eşrâfından olup mahdûmu Ebû Saîd Ahmed Dede’nin evlâdı
               dendi. Vakfiyesi görüldü. Vakfının mütevellîsi birâderi Büyük Ali Ağa olmuştu. [360]                                   zamanımıza kadar devam etmişdir. Osmân Ağazâde Sirâc Ömer Ağa İstanbul’da meşhûrdur.
                                                                                                                                      Hasan Ağazâde bostancıbaşı İbrâhim Ağa ve birâderi Haseki Abdî Ağa’dır. Bunlar “Ferâşet
                     Ayşe Hânım-Kûtzâde                                                                                               Defteri”nde mukayyed görüldü.
                     Vüzerâdan Amasyalı Kutoğlu Hüseyin Paşa’nın kızı ve Gürcüzâde vezîr Osmân Paşa’nın
               mahdûmu Kâmil Ahmed Paşa’nın zevcesidir. Pederi, kayın pederi ve kocası birbirini maktûlen                                   Âdil Bey-Keçizâde
               vefât etdiklerine binâen Eski Kethüdâ Mahallesi’nde kâin konağında dul olarak oturdu.                                        Amasya’nın  Ziyâre  Mahallesi’nde  Câmii  olan  Ali  Bey  bin  Keçi  Mehmed  Bey  bin
                     Bunların metrûkâtından kendisine bırakılan bir kısmıyla geçindi. Konağının karşısında                            Süleyman Bey bin Ya’kûb Şâh bin Mehmed Bey bin Mûsâ Bey bin emîr-i kebîr Seyfeddîn
               ve Abdullatîf Efendi kütüphânesinin şîmâl köşesinde gâyet güzel, zarîf, yaldızlı çiçeklerle süslü                      Torumtay’ın  oğludur.  Sultân  Murâd-ı  Sânî  devrinde  meşâhîr-i  ümerâdan  olup  Varna
               bir çeşme yaptırdı. 1232’de emlâkını bu çeşmesine vakf edib sonra vefât etdi. Bu çeşme “Telli                          Muhârebesi’nde  yaralandı.  Avdetinde  848’de  Sonisa  kazâsındaki  çiftliğini  pederinin  Câmii
               Pınar” demekle meşhûr idi. Hayfâ ki bugün ne kütüphâneden ne de bu güzel çeşmeden eser                                 mesâlihine vakf ve ba’dehû vefât etdi. Mahdûmu Mehmed Bey de meşâhîr-i ümerâdan olup
               yoktur.                                                                                                                İstanbul fethinde isbât-ı vücûd etmişdi. [364]

                     Âbid Çelebi-Şeyh Cûîzâde                                                                                               Âdil Bey-Kubadoğlu
                     Amasya civârında “Şeyh Cûî” demekle meşhûr köyde mevlevîhânesi olan Şeyh Cemâleddîn                                    Lâdiklidir. Canik Beyi Cüneyd Bey bin Ali Bey bin Keykubad Şâh bin Altunbaş Gâzi
               Mehmed Cûî Çelebi bin Mevlânâ Fahredddîn Osmân bin Abdullah’ın mahdûmudur. Pederinden                                  Çelebi bin Sultân Gıyaseddîn Mes’ûd bin Sultân İzzeddîn Keykavus-ı Selçûkî mahdûmudur.
               tahsîl-i ilim ve kemâl edib halîfesi Yoğurtçu Ahmed Dede’den sonra mezkûr Mevlevîhâne şeyhi                            822’de babasının maktûlen vefâtı üzerine Lâdik’de oturdu.
               oldu. Uzun müddet [361] îfâ-yı meşîhat, köy halkını irşâda himmet ederek hüsn-i hâl ile iştihâr etdi.                        831’de  İkinci  Sultân  Murad  zeâmet  ihsân  ederek  muhârebelere  girdi.  847’de  Varna
               868 hudûdunda vefât eyledi. Âlim, müteşerri’, sûfî bir zât idi. Sultân Bâyezîd Amasya’da vâlî iken                     Muhârebesi’nde gösterdiği yararlık üzerine Simre-i Havza emîri ve ceddînin evkâfı mütevellîsi
               ahyânen tekkesini ziyâret ederek iltifât ederdi.                                                                       oldu. 857’de İstanbul fethinde yararlıkları görülüp mîrlivâ ve 860’da Amasya vâlisi olan İkinci
                                                                                                                                      Sultân Bâyezîd maiyyetine me’mûr oldu.
                     Âbid Çelebi-Müstencidzâde                                                                                              Amasya’da  emîr-i  şikâr  vazîfesini  görüp  Sultân  Bâyezîd’e  kendisini  sevdirdi.  870’de
                     Amasya Mevlevîhânesi şeyhi Müstencid Dedezâde Abdülmü’min Çelebi mahdûmu ve                                      Köprü civârında Gâzi Çayır denilen çiftliğini evlâdına ve misâfirlerin it’âmına vakf ederek 872
               Şeyh Cûîzâde Âbid Çelebi’nin kızı oğludur. Çalışıp Şemseddîn Ahmed Kırîmî’den ikmâl-i                                  hudûdunda  vefât  etdi.  Oğulları  Ahmed,  Mehmed,  Mustafa  beylerden  türeyen  evlâdı  1340
               tahsîl ve pederinden tefeyyüz  ederek Mevlevîhâne şeyhi  oldu. Pir Abdurrahman Çelebi ile                              târihine kadar müstefîd olmuşlardı. Mustafa Beyzâde Âdil Bey bunlardandır. [365]
               muâsır olup Habib Karamanî ile can sohbeti ederek Şehzâde Sultân Ahmed’in zamanında vefât
               etdi. Ulemâ ve urefâdan bir zât idi.                                                                                         Âdil Han Bey-Biçeroğlu
                                                                                                                                            Amasya ümerâsından Hızır Bey bin Bayram Bey bin Esen Bey bin Biçâr Bey’in oğludur.
                     Âbid İsmail Efendi-Memi Dedezâde                                                                                 Pederinin  hayatında  ve  Çelebi  Sultân  Mehmed’in  816’da  cülûsunda  zeâmetle  taltîf  edildi.
                     Amasya’nın Hacılar meydanı başında türbesi olan Halvetî şeyhi Memi Dedezâde Şeyh                                 Amcalarından Hamza Bey’in ve Yörgüç Paşa’nın maiyyetlerinde tefeyyüz ederek ümerâdan
               Hâmid Efendi’nin oğludur. Kutub Ahmed Efendi’nin halîfesi olan şeyh-i meşhûr Hüsameddîn                                oldu.
               Halvetî’den tahsîl ve terbiye görüp ondan hilâfet aldı. Ba’dehû Hızır Paşa Tekkesi şeyhi oldu.                               857’de  İstanbul  fethinde  fedâkârâne  hizmetler  ederek  Siroz  Beyi  oldu.  Rumeli
               Zikir ve ibâdet, [362] Torumtay Câmiinde halka vaaz ve nasîhat ederek 1088’de vefât etdi.                              sancaklarında emâret ederek 873 hudûdunda pek ihtiyâr iken vefât etdi. Kibâr-ı ümerâdandır.
               Meşâhîr-i sulehâdan âlim, zâhid bir zât-ı sütûde-simât idi. Ceddi yanında medfûndur.                                   Mahdûmu Hasan Bey’dir.

                     Âbid Abdurrahman Efendi-Şeyhzâde                                                                                       Âdil Şâh Çelebi-Kubâdzâde
                     Amasya’nın Şamlı Mahallesi’nde zâviyesi olan Buharî Mirza Yûsuf Efendi’nin oğludur.                                    Kedağralıdır. Yukarıda tercemesi yazılan Âdil Beyzâde Mustafa Bey’in mahdûmudur.
               Şeyhzâde Fâzıl Abdullah Vecîh Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib babasının vefâtında zâviyesi                              Amasya  vâlisi  Şehzâde  Sultân  Ahmed  nüdemâsından  olup  918’de  ikbâli  söndü.  Ceddînin
               şeyhi oldu. Vahdet-i vücûd mes’elesiyle pek ziyâde alâkadâr olduğundan ulemânın ve hâssaten                            vakfına mütevellî  olarak yaşadı.  Şehzâde Sultân Mustafa’nın Amasya vâlisi  olduğu  esnâda
               Âkifzâde es-Seyyid Abdürrahîm Efendi’nin şiddetli itirazlarına uğradı.                                                 iltifât gördü. 951 hudûdunda vefât etdi. Söz ebesi, hoş-sohbet idi.
                     Bununla beraber pederinin mesleğinde sâbit-kadem olarak Melâmiyye Tarîki üzere âyin
               icrâ  ederdi.  Fakat  tarîk-i  zühd  ve  takvâyı  tuttuğundan  halkın  hüsn-i  i’tikâdını  kazandı.                          Âdil Mehmed Efendi-Rummânzâde
               Mesleğine ait itirâzlara cevâb ve i’tizâr eylerdi. Üstadının teveccühâtını kazanıp 1237’de vefât                             Meşâhîr-i  ulemâdan  Ali  Efendi  bin  Mehmed’in  mahdûmudur.  [366]  Pederinden  ve
               etdi. Hüsn-i hâli sıdk-ı makâline şehâdet eden bir zât idi.                                                            Amasya müftüsü Hâbilzâde Mehmed Efendi’den vesâir ulemâdan ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm,
                                                                                                                                      müderris,  Şemseddîn  Paşazâde  Ahmed  Paşa’nın  hâcesi  ve  imâmı  olduğu  münâsebetle  rüûs
                     Âbidî Ahmed Çelebi-Şeyh Cûîzâde                                                                                  tedrîsi aldı. Ba’dehû Amasya nâibi ve ba’zı elviyeye kadı olup 1086’da vefât etdi. Âlim, kâmil,
                     Yukarıda tercemesi yazılan Âbid Çelebi ahfâdından Hasan Çelebi oğludur. Ceddi Şeyh                               şâir idi. “Mehmed bin Ali er-Rummânî eş-şehîr bi-Âdil” diye sicillât ve i’lâmâtı imzâ ederdi.
               Cûî vakfına mütevellî [363] ve zâviyesinde Mesnevîhan ve şeyh olup bin hudûdunda vefât etdi.



                                                           466                                                                                                                    467
                                                           470
   466   467   468   469   470   471   472   473   474   475   476