Page 474 - 6-8
P. 474

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Ârif Mehmed Dede-Mevlevî
                     Mevlevî dervişlerinden Amasyalı Ahmed Dede’nin oğludur. Galata Mevlevîhânesi şeyhi
               Ankaralı İsmail Dede’nin himâyesinde tahsîl ve terbiye görüp Mesnevîhân olmuştu. Bayram
               Paşa Amasya Mevlevîhânesi’ni binâ etdikde buranın şeyhi olarak Amasya’ya geldi.
                     On bir yıl kadar icrâ-yı meşîhat edib 1058’de maktûlen vefât eden Amasya mutasarrıfı
               Hüseyin Paşa’dan [370] dolayı azl ve gadredildi. İkinci defa İstanbul’a gidip ilm ü sinnine
               hürmeten Sultân Fatih Vakfı fuzalâsından yevmî otuz akçe vazîfe verildi. 1061’de vefât etdi.
               Âlim, kâmil, Arap ve Acem edebiyâtına vâkıf, şâir, natûk, mizacgîr idi. Mahdûmu Abdulbâki
               Dede’dir.

                     Ârif Mehmed Efendi-Dedezâde
                     Amasya  Mevlevîhânesi  şeyhi  Alâeddîn  Dede’nin  mahdûmudur.  Pederinden  tahsîl  ve
               terbiye görüp Konya’ya gitdi. Orada ikmâl-i tarîk edib İstanbul’da Yenikapı Mevlevîhâne şeyhi
               oldu.  Yıllarca  burada  îfâ-yı  meşîhat  edib  1137’de  vefât  etdi.  Âlim,  şâir,  edebiyâta  vukûfu
               mükemmeldi.

                     Ârif Mehmed Paşa-Kasap Bekiroğlu
                     Amasya  serdârı  olup  1159’da  vefât  eden  Kasap  Hacı  Ebûbekir  Ağazâde  Serdâr
               Abdülhalîm  Ağa’nın  oğludur.  Amasya  yeniçerilerinden  iken  Rus  muhârebesinde  yararlığı
               görüldüğünden Amasya serdârı ve 1211 vak’asında hizmeti sebk ederek çorbacı oldu. [371]
                     Çünkü bu esnâda kul-kethüdâsı Amasyalı Kutoğlu Hüseyin Ağa yeniçeri ağası olmuştu.
               Sâhib-i  terceme  tab’ân  mu’tedil  ve  gâyet  mümtezic  olduğundan  ocak  erleriyle  kaynaşıp
               Amasyalızâde  Hacı  İbrâhim  Efendi’nin  himmetiyle  ma’lûm-i  Selim  Hânî  olarak  kethüdâları,
               buradan muhzır ağası oldu.
                     Ba’dehû  sırasıyla  zâhirecibaşı,  1220  saferinde  kul-kethüdâsı  oldu.  Ancak  yeniçeri
               Ağalığından  Sadr-ı  a’zam  olan  İbrâhim  Hilmi  Paşa’nın  rakîbi  olduğundan  1221  senesi
               rebîülevvelinde  ma’zûl  ve  şâbânında  yeniçeri  ağası  Pehlivân  İbrâhim  Ağa  sefere  me’mûr
               olmakla sekbânbaşı ve yeniçeri ağası vekili oldu.
                     Ancak 1221 zilka’desinde rikâb-ı hümâyûn kâim makâmı olan Yenişehirli Mûsâ Paşa’nın
               nüfûz ve ikbâli fevkalâde olduğundan buna mümâşâta mecbûr olarak Sultân Selim-i Sâlis’in
               hal’inde Mûsâ Paşa’ya uymuş, ocak gayreti gütmüş, Dördüncü Sultân Mustafa’nın cülûsuna
               lisânen yardım etmişdi.
                     1222 senesi rebîülâhirinde kâim makâm Mûsâ Paşa’nın azlinden az sonra bu da azledilip
               Bursa’ya  [372]  ve  buradan  da  istirhâmı  üzerine  Amasya’ya  gönderildi.  1222  şa’bânında
               Caniklizâde Tayyar Mahmûd Paşa kâim makâm-ı sadr-ı âlî oldukda Amasyalı Gürcüzâde Hâfız
               Ali Paşa mîr-i mîrânlıkla Çorum mutasarrıfı olduğu esnâda Çorum mütesellimi oldu.
                     1222  senesi  zilhiccesinde  Hâfız  Ali  Paşa  vezâretle  Sivas  vâlisi  oldukda  yerine  mîr-i
               mîrânlıkla Çorum mutasarrıfı  ve 1223 senesi  rebîülâhirinde Akşehir sancağı  mutasarrıfı  ve
               Akkirman  muhâfızı  olarak  oraya  gönderildi.  1223  senesi  cumâdelâhirinde  Osmanlı  tahtına
               oturan İkinci Sultân Mahmûd’un fermânıyla efendileri olan Mûsâ, Tayyar Paşaların i’dâmından
               sonra şa’bânında bu da Akkirman’da i’dâm edildi.
                     Şânîzâde Ataullah Efendi i’dâmını muhık göstermek ve Sultân Mahmûd’a yaranmak için
               aleyhinde  hayli  sözler  yazmış,  hadd-ı  zâtında  becerikli  bir  adam  olduğunu  erbâb-ı  dikkate
               göstermiştir.
                     Müverrih-i meşhûr Cevdet Paşa Dördüncü Sultân Mustafa’nın cülûsuna sebeb-i müstakill
               olan Kabakcı Mustafa’nın ve refîki habâseti olanların Sultân [373] tarafından taltîf edildiklerini
               yazarken diyor ki:
                     “…Ve mumâ-ileyhim başbuğ ve serkerdeler’in refâkatlerinde bulunan on yedi çavuşa –
               alâmerâtibihim- altmışar ve ellişer, kırkar akçe yevmiyeler tertip ve tanzîm olundukdan sonra
               yamakların neferâtı dahî yirmişer akçe yevmîye istediklerinde Sekbânbaşı Arif Ağa:



                                                           469
                                                           473
   469   470   471   472   473   474   475   476   477   478   479