Page 479 - 6-8
P. 479
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
mesâvîden hoşlanmazdı. Bütün ma’nâsıyla âlî-himmet, pâk-sîret, mazınne-i kerâmet bir zat idi.
Kaddesallahu sırrahu’l-azîz. [393] Âşık Mehmed Çelebi-Kara Hâfızzâde
Hazret-i aziz, şâir idi. Kendi kalemiyle imzâsını “Mehmed Ârifi” diye yazardı. 956’da Medine-i Münevvere’de vefât eden Amasyalı Ömer Çelebi bin Kara Hâfız
Tekkesinde esnâ-yı zikir ve tevhidde Üzümcü Hâfız’ın gâyet yanık ve tiz sadâsıyla okuduğu Mehmed Çelebi mahdûmudur. 952’de doğdu. Medine-i Münevvere ulemâsından ikmâl-i tahsîl
nuût-ı şerîfesini göz yaşıyla dinlerdi. İlahiyât’ından elde etdiğim birkaç tanesi maalesef yandı. ederek Harem-i Şerîf-i Nebevî’de ders okuttu. Bir müddet tedrîs-i hadîs ve tefsîre devam edib
Kalbi rakîk, merhameti gâlib, eli açıktı. Bütün vâridâtını zâviyesinde fukarâyı it’âma 998’de Mısır’da Sinan Paşa’nın yapdırdığı medresesi müderrisi ve sonra Sultân Murâd-ı
hasretmişdi. Mahdûmu Şeyh Ahmed Kâmil Efendi’dir. Sâlis’in Medine-i Münevvere’de yaptırdığı imâreti şeyhi ve ba’dehû medresesi müderrisi ve
1018’de şeyhü’l-harem-i nebevî olduğu halde 1021’de vefât etdi. Bakî’de pederi yanında
Âşir Mehmed Efendi [388] medfûndur.
Arâbî ve Fârisî dillerine anadili gibi vâkıf, âlim, kâmil, müttakî, müverrih bir zât idi.
Âşir Mustafa Efendi “Hülâsatü’l-Ahbâr” adlı Medine-i Münevvere târihini hâvî bir eseri meşhûrdur. Mahdûmu
Abdullah Saîd Efendi de ricâl-i Harem’dendir.
Âşir Mustafa Efendi [389] 148
Âşık Mehmed Ağa-Odabaşıoğlu
Âşık Ahmed Çelebi-İmâmzâde Amasya yeniçerilerinden Ahmed Ağa bin Odabaşı Halil Ağa’nın oğludur. Bu da yeniçeri
Amasya’da Kocacık mescidi imâmı İbrâhim Efendi’nin oğludur. Mükemmel halk ve saz çavuşlarından olup Çöğür çalar, destân söylerdi. Mükemmel bir halk şâiri olduğundan
şâiri olup 1070’de iştihâr ederek 1086 sâlinden sonra vefât etdi. Mükeyyifâtdan âzâde, afîf, saz muhârebelerde çok işe yarardı. Garibler Mescidi-Selağzı civârındaki [394] kahvehânede yarânı
ve sözde merâkı zâid bir adam idi. toplardı. 1220 yılına doğru ömrü âhir oldu. Sesi ve nağmesi güzel, orta boylu, yakışıklı saz
çalmada mâhir bir destancı idi.
Âşık Ali Paşa-Mevlânâ Alâeddîn İçerişehir’de Kırkbedel civârında hânesi var idi. Evlâdına Âşıkoğulları dendi. Bunlardan diş
Amasya civârında İlyâs köyünde medfûn olan Baba İlyâs Horasânîzâde Muhliseddîn tabîbi Ahmed Hamdi Efendi, Amasyalı İsmail Hakkı Paşa’ya dâmâd olup Üsküdar’da icrâ-yı sanat
Mûsâ Paşa’nın mahdûmudur. 670’de Amasya’da doğdu. Asrı ulemâsından ve hâssaten etmekte iken 1338’de vefât etdi.
Babâiyye Tarîkatı’nın pîri olan olan Şemseddîn Ahmed Baba’dan ulûm-ı edebiyye, şer’iyye ve
sûfîyyeyi ahz ederek 708’de şeyhinin vefâtıyla Amasya’da Mes’ûdiye zâviyesi şeyhi oldu. Âsım İbrâhim Bey-Yeğenzâde Hacı
711’de itmâm etdiği “Maârifnâme”si sonunda “Ali Âşık Baba” imzâsı görüldü. Amasya eşrâfından Ahmed İzzet Bey bin Ömer Paşa Bey mahdûmu olup tercemesi yukarıda
Amasya’da on beş yıl kadar zikir ve ibâdet, te’lîf-i âsâr-ı vahdet ile iştigâl ederek be-nâm oldu. “İbrâhim Âsım Bey Yeğenzâde Hacı” unvânı ile yazılıydı.
723’de Sivas vâlisi olan Emîr Çobanzâde Timurtaş Bey’in da’veti üzerine Sivas’a gidip
vâlî-i müşârün-ileyhin mu’tekad ve müsteşârı oldu. 727’de Sultân Ebû Saîd Bahadır Hân’ın Âsım Ahmed Bey-Doktor
havfından Timurtaş Bey’le beraber Mısır’a gitdi. Merzifonludur. 150 [395]
Orada Timurtaş’ın katli üzerine bu da diğer refîkleriyle beraber İskenderiye Kalesi’nde
hapsedildi. 732’de Melik Nasır Muhammed’in mazhar-ı afvı olduğundan [390] rüfekâsıyla Âsım Mehmed Efendi-Selimzâde
birlikte avdet etdi. Fakat yolda hasta olup Kırşehir’e vüsûlünde tedâvî edilmek üzere orada Amasya a’yânından esbak Surre emîni Palancızâde Hacı Selim Ağa’nın mahdûmudur.
kaldığı esnâda 733 recebinde vefât etdi. Amasya fuzalâsından Seküköylüzâde Allâme Kâşif Mehmed Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib
Fâzıl, gâyet edîb, natûk, kâmil, müteşerri olduğuna “Maârifnâme”si şâhiddir. Şâir olup İstanbul’a gitdi. Bi’l-imtihân İstanbul müderrisi olup bir müddet Amasya’da tedrîs-i ulûm etdi.
Divân-ı eş’ârı vardır. Muahharan Kırşehir’de üzerine muazzam bir türbe yapılmıştır. Nazmen 1203 vak’asında İstanbul’a gidip silk-i kudâta girdi. Büyük beldelere kadı olarak 1221’de
“Etvâr-ı Mülûk”u da terceme etmişdir. Mazınne-i kirâmdan bir pîr-i muhterem idi. serlevha-i kudât-ı Anadolu görüldü. Ba’dehû vefât etdi. Kâmil, ulemâdan idi. Mahdûmu
Mahdûmu Elvan Çelebi de kibâr-ı meşâyihden olup tercemesi aşağıda gelir. Pederi Mustafa Vehbi Efendi de kadılardandır. [396]
Muhlis Paşa 703’de Mısır’a gidip Kus şehrinde ikâmet ve 709’da rihlet etmişdir. Bunun da
tercemesi aşağıda yazılıdır. Evlâdından Âşık Paşazâde müverrih-i meşhûr Şeyh Ahmed Çelebi Âsım Mustafa Efendi-Helvâcızâde Hâfız
İstanbul’da vefât edib ikâmet etdiği yere Âşık Paşa Mahallesi dendi. Amasya helvâcılarından Hasan Ağa’nın oğludur. 1287’de doğdu. Balcı mektebinde
Diğer mahdûmu Süleyman Çelebi’dir. Sultân Orhan ricâlinden “Mevlid” sahibi Hattât Hacı Halil Efendi’den hıfz-ı Kur’ân ve Rüşdiye Mektebi’nde mukaddimât-ı ulûmu
Süleyman Çelebi herhalde bunun mahdûmu olmalıdır. “Mevlid”in dili tamamıyla ve üslubu öğrenip ikinci derecede şehâdetnâme ahz etdikden sonra 1308’de İstanbul’a gitdi.
Âşık Paşa’nın dil ve üslubuna pek benzer. İvaz Paşazâde Süleyman Çelebi’den evvel bu Perşembeli Ahmed Remzi Efendi’den sabah derslerine devam etdiği esnâda Harpûtî
“Mevlid” vardı. [391] , [392] 149 Abdullatîf, İçilli Süleyman Sırrî, Tokatlı Kasîr Ahmed, Köprülü Cemâleddîn, Limnili İbrâhim
Efendilerden de istifâde etdi. 1316’da Ahmed Remzi Efendi’den mücâz ve açılan imtihânda
muvaffak olup 1318’de alay müftüsü oldu.
Bu târihten itibâren Harput, Sivas, Çanakkale, Erzincan vilâyetlerinde vazîfe gördü.
Tabur meclisinde a’zâ ve sonunda Erzincan Hastahâne-i Askerî meclisinde reis iken 1338’de
148 Müellif “Âşir Mehmed Efendi”, “Âşir Mustafa Efendi”, “Âşir Mustafa Efendi” tercemelerini boş bırakmıştır.
(Ed.)
149 Müellif 391 ve 392. sayfaları boş bırakmıştır. (Ed.) 150 Müellif “Âsım Ahmed Bey-Doktor” tercemesini eksik bırakmıştır. (Ed.)
474 475
478