Page 481 - 6-8
P. 481
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
vefât etdi. Âlim, beşûş, şekil ve sîmâsı latîf, biraz hadîd idi. Merhûm bütün tahsîl hayatında 1143’de ikinci defa Amasya müftüsü olduysa da 1144 [400] recebinde meşîhat-ı
kardeşim idi. Afîf ve nezîh idi. İslâmiyye’nin emîr ve mezûniyeti olmaksızın birâderi Mehmed Râif Efendi’yi vekîl ta’yîn
ederek Hicâz’a gitdiği şikâyet edilmekle şa’bânında fetvâdan azledildi.
Âtıf Ahmed Efendi-Iydîzâde Edâ-yı hâcdan sonra avdet ve çok sevdiği tedrîs-i ulûma mülâzemet ederek pek çok
Pederi Bayram Iydî Efendi Amasya müftüsü iken doğdu. [397] Amasya’da Merzifonî şâkird-i irfân yetişdirdi. Amasya’yı vücûduyla bir Dârülfünûn şekline koydu. Sabah dersini
Mustafa, Çorumlu Hâfız Seyyid, Mehmed, Osmân Feyzi Efendilerden ikmâl-i tahsîl edib ders- Sultân Bâyezîd, öğle ve ikindi derslerini de İçerişehir’de hânesinin karşısındaki Câmi-i
i âm ve 1125 cumâdelâhire ğurresinde türbe-i Pîr İlyâs müderrisi oldu. Ba’dehû İstanbul’a gitdi. Kebîr’de okuturdu.
Sultân Ahmed-i Sâlis’e takdîm etdiği kasîdesi istihsân edilip Amasya’da Hızır Paşa Bundan sonra her müftü azlinde kendisini müftü yapmak için edilen ısrârlara karşı durdu.
müderrisliği atiyye ile verildi. Hiçbirini de kabûl etmeyip ölünceye kadar tedrîsden ayrılmadı. Hânesinin selâmlık kısmını
Amasya’da tedrîs-i ulûm etmekte iken 1138 zilhiccesinde vefât etdi. Âlim, fâzıl, edebiyât- erbâb-ı ilim ve edeble musâhabâta tahsîs etdiğinden haftada bir gece bunları toplar, ilmî ve
ı Arabiyye ve Fârisiyye’de mâhir, natûk, nüktedân, meclis-ârâ, şâir, ma’nâya muktedîr bir zât edebî sohbetler ederdi.
idi. Mahdûmu Hâfız Mehmed Efendi’yi yetîm bıraktı. Müderrislikden yevmîyesi yüz akçe idi. Bunun en aşağı yarısını Sultân Bâyezîd Câmii’ne
gidip gelirken fukaraya verir, bakiyyesiyle bol bol geçinirdi. Fakat erbâb-ı dikkat kırk elli akçe
Âtıf Mehmed Efendi-Ak Mehmedzâde ile bolluk içinde maîşet kâbil olmayacağını takdîr ederek “ya hüddâmı var yâhud kırtasiye
Tercemesi yukarıda yazılan Ak Mehmed Ağazâde şehir kethüdâsı Hacı Hasan Ağa’nın yapar” derlerdi. Bunu hafîdi es-Seyyid Abdürrahîm Efendi nakleder. [401]
oğludur. Gençliğinde İstanbul’a gidip Dâmâd Ali Paşa sadâretinde amcası Mustafa Efendi’nin Zamanında kendisinden istifâde etmek üzere Amasya’ya koşan talebe-i ulûmu
yardımıyla Divân-ı Hümâyûn kalemine girdi. medreselere yerleşdirmek ve güzel idâre etdirmek bir mes’ele olduğundan bir meclis-i ulemâ
açılmışdı. Bu meclis-i âlî’ye şeyhü’l-ulemâ olan zevât riyâset ederdi. Ahiren riyâset-i ilmiyye
Âkil Mehmed Efendi-Büyük Hâce kendisine müntehî ve şeyhü’l-ulemâ oldu.
Kayseriyyelidir. Süleyman’ın oğlu olup memleketinde ikmâl-i tahsîl edib Amasya’ya Hülâsa Amasya’da kırk beş yıl tedrîs-i ulûma hasr-ı işgâl ederek neşr-i maârife himmet
gelip ders-i âm oldu. Yıllarca tedrîs-i ulûm edib mücîz ve 1251’de Hakâla’da Muhyiddîn eden bu zât, 1173 senesi recebinin yirmi dördüncü pazar günü sabahında dâr-ı naîme irtihâl
Mehmed Bey bin Hacı Bey Medresesi’ne müderris olduğu halde 1255 zilhiccesinde vefât etdi. etdi. Amasya bir mâtem günü yaşadı. Cenâzesi Sultân Bâyezîd Câmii’ne getirildi. Bir mahşer
Meşâhîr-i ulemâ ve sulehâdan idi. Oğulları İsmail, İshâk Efendiler müderris oldu. 1270’de halinde namazı kılındı. Ok meydanına giden yolun sol tarafındaki mezârlığın şarkında kâin yere
İshâk Efendi’nin vefâtıyla birâderi İsmail Efendi müderris oldu. [398] defnedildi. Ulemânın ziyâret-gâhı idi.
Gâyet fâzıl, her ilimde mütebahhir, muhakkik, vakûr, kâmil, hattât, ulûm-ı Arabiyye’ye
Âkif Mehmed Bey-Ebûbekir Beyzâde hakkıyla vâkıf, usûl ve fürû’da allâme-i asr idi. Edebiyâtda mâhir, şâir, nâzik tabîat, rikkat-ı tab’a
Bender muhâfızı Amasyalı Ebûbekir Paşa bin Hacı Osmân Bey bin vezîr Ömer Paşa bin mâlik, pek sahî, sofrası açık, hânedân idi.
Mîrlivâ Ebûbekir Bey’in mahdûmudur. Gençliğinde İstanbul’a gidip Bâb-ı âlî aklâmından Tilmizlerinin içinde Seküköylüzâde Kâşif Mehmed, Laz Hacı İbrâhim, Çorumlu Kara
birine girdi. Zanalızâde Hacı Ahmed Paşa sadâretinde Divân-ı Hümâyûn Teşrifâtcısı oldu. Müftü İsmail Hâtif, Fenercizâde Hacı Evliyâ Halil Keşfi, Çelebizâde Fâzıl Hüseyin, [402]
1156’da azledilip Amasya’ya gönderildi. Altı ay sonra afv ve ıtlak edilerek avdet edib İstanbul’da ders vekili olan Köprülü Halil, Ürgüplü Hacı Ahmed Efendiler meşâhîr-i fuzalâdan
1158 şevvâlinde küçük evkâf muhâsebecisi oldu. Devr-i menâsıpla 1168’de ikinci defa idiler.
teşrifâtçı ve 1176’da ilâveten çavuşbaşı ve 1177’de zamîmeten süvâri mukâbelecisi oldu. Tefsîr ve hadîsi Mekke-i Mükerreme muhaddislerinden almış olduğu kendi kalemiyle
1180 senesi cumâdeûlâsında pederinin esâreti yüzünden teşrifâtçılıkdan azledildiğine çok görmüş ve derhal iktibâs etmişdim. Hayfâ ki yandı. İyi bir sülâle-i ilmiyye idi. Mahdûm-ı
merâk edib 1181 zilhiccesi ğurresinde vefât etdi. Üsküdar’da yaptırdığı Salacık Câmii yegânesi Kâmil İsmail Efendi’dir. Bu da fuzalâdan Kayyımzâde Hacı İsmail Efendi’nin
hazîresinde medfûndur. Kâtib, münşî, muktedîr, sâlih bir zât idi. Vakanüvislerden olup üç kerîmezâdesidir. Kâmil İsmail Efendizâde es-Seyyid Abdürrahîm Efendi’dir. Bu tercemeyi
senelik vekâyii yazdı. Mahdûmu [399] İstanbul müderrislerinden Ebûbekir Bey ve kerîmesi bildiren de budur.
Ayşe Hanım, bunlardan evlâdı evkâfına mütevellîlerdir.
Âkif Mustafa Efendi-Amasyalı
Âkif Mustafa Efendi-Iydîzâde Hacı Amasya’da Seküköylüzâde Kâşif Mehmed Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm
Mevâlîden Iydî Bayram Efendi bin Mustafa Efendi bin Iydî Efendi’nin mahdûmudur. olmuştu. Üstâdı Canikli Hacı Ali Paşa’nın zulmüne kurbân olduğu esnâda 1188’de korkup
Pederi Amasya müftüsü iken 1097’de doğdu. Amasya ve İstanbul ulemâsından ikmâl-i tahsîl Ankara’ya gitdi. Burada ikâmet ve tedrîs-i ulûma muvâzabet ederek kendisini tanıttı.
ve hutût-ı mütenevviayı Ali Hulûsî Efendi’den temeşşûk ederek her cihetden mücâz ve mümtâz Kibâr-ı müderrisînden olup birkaç defa Ankara müftüsü ve nâibi oldu. Fetvâ ve niyâbet
oldu. zamanında halkı kendisinden hoşnut eylediğinden mevlevîyet pâyesiyle taltîf edilip 1226
İstanbul’da açılan müderrislik imtihânını parlak bir sûretde kazandı. 1122’de müderris yılından sonra vefât etdi. Kibâr-ı ulemâdan, fâzıl, müteşerri’, fıkıh ve usûl ilimlerinde akrân ve
olup 1127’de Köprülü Dârülhadîs müderrisi, 1128’de Amasya’da Küçük Ağa, 1129’da Sultân emsâline fâik idi. [403]
Bâyezîd müderrisi ve birkaç ay sonra Amasya müftüsü oldu.
1133’de baş a’yân Ömer Paşazâde Osmân ve ba’dehû Rahtuvan Paşazâde Hacı İbrâhim Âlim Çelebi-Pîr Dede
beylerin aleyhinde tevâlî eden şikâyetler üzerine davâlarına bakmak için müvellâ ya’nî husûsî Amasyalı Mehmed Çelebi mahdûmudur. Tahsîl ve terbiye görüp 945’de Amasya
hâkim ve müfetdiş ta’yîn edildi. Şu iki nüfûzlu a’yânın şikâyetleriyle fetvâ ve teftişden azl Mevlevîhânesi şeyhi görüldü. Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Mustafa kendisine hüsn-i i’tikâd
edilerek tedrîs-i ulûm ile iştigâl etdi. eylediğinden “Pîr Dede” demekle iştihâr etdi. Mevlevîhânede her ayın günlerinde “Mesnevî”
476 477
480