Page 114 - 1-4_2
P. 114

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               lafzına dâ'ir bir vesîka-i târîhiyye bulunamadı. "Tora Pont - Pont Kânûnu" ta'bîrinden muhaffef
               olduğunu zann etdirir ise de bunu takviye edecek bir şey'e tesâdüf edilemedi.
                      10-  "Temennâ  Mahallesi":  Zencîrli  Kaya’nın  şimâl  eteğinde  ve  ümerâ-yı
               Dânişmendiye"den Feth Gâzi Bahçesi yerinde olup şarkan Zencîrli Kaya, garben ve cenûben
               dere ve şimâlen İslâm Mahallesi ile mahdûddur.
                      Amasya'da şehzâdegân meddâhlarından ve Îrân şu'arâsından "Temennâ-yı Nîsâbûrî" bu
               "Fethiye  Bahçesi"nde  ikâmet  etdiği  münâsebetle  820  târîhinden  beri  tesmiye  ve  kayd
               edilmişdir.
                      "Hızır Paşa"nın kethüdâsı "Hüsâmeddîn Ağa" bu mahallede ikâmetle 874'de kârgîr bir
               mekteb  ve  bir  çeşme  ve  civârında  su  gözünü  inşâ  ve  evkâfını  878'de  tanzîm  etmişdir.
               Vakfiyesinde  "Hüsâmeddîn-i  Temennâyî"  muharrerdir.  Ve  ümerâ-yı  Osmâniye'den
               "Torumtay"  evlâdından  "İkinci  Kaya  Paşa"  975'de  kârgîr  bir  câmi-i  latîf  binâ  ve  emlâkini
               buraya vakf etmişdir. [121]
                      11- "Câmi-i Enderûn Mahallesi": İçeri Şehir’de Hâtuniye Mahallesi’nin civârında olup
               Karatay Mahallesi’nden tefrîk edilmişdir. Şarkan Sarây, garben Karatay, cenûben Yeşilırmak,
               şimâlen Kal’a-i Bâlâ ile mahdûd olup ortasında Enderûn Câmii nâmıyla meşhûr câmi-i şerîf
               bulunduğundan bu câmiye nisbet edilmişdir.
                      Bu câmi-i şerîf, 612 târîhinden beri ele geçen ekser-i vesâ'ik-i atîkada "Câmi-i Enderûn"
               nâmıyla  mestûr  ve  ba'zılarında  "Câmi-i  Gâzi  Bey"  unvânı  mezkûr  olduğuna  bakılırsa
               "Dânişmendiye"  hükümdârı  "Melik  Şemseddîn  İsmâ'îl  Gâzi  Bey"  yâhud  "Melik  İzzeddîn
               Mehmed  Gâzi  Bey"  tarafından  635  târîhinden  evvel  binâ  ve  "İç  Kale"de  bulunduğu
               münâsebetle ba'dehû "Câmi-i Enderûn" tesmiye edildiği zann olunur.
                      Bu  zannı  takviye  eden  sebeb,  câmi-i  şerîfin  tarz-ı  inşâsıdır.  Bu  câmi-i  şerîf,  şeklen
               murabba' ve her tarafı kırmızı tuğladan masnû' olup duvârı yüksek, içi geniş ve üstü ahşâbdır.
               Şark tarafında takrîben on üç metre kadar kutrunda gâyet kalın bir minâresi olup bu kadar kutra
               göre irtifâ'ı ancak on beş metre kadardır. Âdetâ büyük loğ taşına müşâbih olduğundan elsine-i
               âmmede "Loğ Minâre" demekle meşhûrdur. Bu da kırmızı tuğladan yapılmışdır.
                      Hükûmet-i Dânişmendiye ricâli tarafından binâ edilen câmiler, [122] türbeler ekseriyâ
               bu şekil üzere tuğladan yapıldığı tedkîk olunursa bu câmi-i şerîfin bânîsi müşârün-ileyhimâdan
               biri olduğu zannı kesb-i kuvvet eder. Şamlılar Mezârlığı’nın kenârında bulunan türbe ile bu
               câmi-i  şerîfin  ve  Çalan  Köprü’nün  binâları  arasında  görülen  müşâbehet  ve  Dânişmendiye
               hükkâmından  "Yağıbasan  Gâzi  Bey"in  Niksar  Kalesi’ndeki  câmii  ve  medresesi  binâları
               mukâyese edilirse bu câmi-i şerîfin binâsı o devre âid olduğu teslîm olunur. Bu câmiin de
               kiliseden dönme olduğu rivâyet edilmekde ise de bî-esâs olduğu şübhesizdir. Çünkü câmi-i
               mezbûrun tarz-ı inşâsı ve şekli bu rivâyeti tekzîbe kâfîdir. Minâresi sonradan ilâve edilmiş
               olmayıp câmiyle beraber yapıldığı meydândadır.
                      Bu câmi-i şerîfin temeli taşdan yapılmış birkaç kubbe ve sütûn ve aralıklar üzerinde
               olduğu bi'l-müşâhede sâbitdir. Binâ'en-aleyh, ezmine-i kadîmede burada bir kilise olup etrâfı
               dolarak yere gömülmüş ve bunun üzerine câmi-i şerîf yapılmış bulunduğu şu rivâyeti tevlîd itse
               gerek.
                      Bu câmi-i şerîf kadîmen erbâb-ı hayrın vakf eylediği akârât ile idâre olunmakda iken
               879'da "Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî" hazretlerinin vâlide-i muhteremeleri "Gülbahâr Hâtun" bu
               câmi-i  şerîfin  masârif-i  şer'iyyesini  idâre  etmek  üzere  kurâ  ve  mezâri'  vakf  eylediği gibi
               Amasya vâlîsi "Şehzâde Sultân Ahmed" halîlesi [123] "Gülçiçek Hâtun" dahi civârında olan
               türbesinde cüzhânlığa ve bu câmi-i şerîfde devrhânlığa meşrût olmak üzere 911'de akârât ve
               mezâri' vakf etmişdir.
                      12- "Çırakçı Mahallesi": Pervâne Bey Mahallesi’nden iken mu'ahharan tefrîk olunarak
               ayrıca bir mahalle olmuşdur. Şarkan Kılıççı, garben Acem Ali, cenûben Dârü's-Selâm, şimâlen
               Pervâne  Bey  mahalleleriyle  mahdûddur.  Amasya  Vâlîsi  "Şehzâde  Sultân  Mustafa"



                                                           101
                                                           113
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119