Page 506 - 1-4_2
P. 506

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                      Amasya  vilâyeti  Sivas'dan  irtibâtını  kesdi.  Müstakil  bir  [303]  vilâyet  oldu.  Çorum,
               Canik, Karahisâr-ı Şarkî sancakları Amasya vilâyetine merbût olup Tokat voyvodalığa kalb
               edildi. Fakat mâliye i'tibâriyle Tokat emâneti Sivas ve Amasya'yı şâmildi.
                      Şehzâdenin Amasya'ya vusûlünde Amasya müftüsü Seyrek Muhyiddîn Mehmed Efendi
               mu'allim  olup  Amasya müftülüğüne ve Sultâniyye müderrisliğine Kedağralı Köprücükzâde
               Sinâneddîn  Yûsuf Efendi  nasb  edildi.  Çakal  Kadızâde el-Hâc Mahmûd  Çelebi musâhib  ve
               lutafâ-yı meşhûreden Gülâbî Ağa nedîm oldu.
                      Bu  esnâda  dîvân-ı  hümâyûnda  nişâncı  olan  Amasyalı  Ümmetzâde  Mehmed  Çelebi
               gözden  düşürüldüğü  cihetle  Sivas  beylerbeyi  olarak  uzaklaşdırıldı.  Çünkü  Kânûnî  Sultân
               Süleyman'ın gözüne girmiş, akıl ve irfânıyla kendini beğendirmişdi. Gayr-i Türkler'in gayretine
               dokundu.
                      946 senesinde Meşâhîr-i fuzalâdan Bahşîzâde Kemâleddîn İbrâhim Efendi Büyük Ağa
               müderrisi olarak ta'ayyün etdi. Ders-i âm -ı meşhûr Cum'a Efendi Küçük Ağa müderrisi oldu.
               Fuzalâdan Müfessir Ahmed Efendi Atabey, Zaralı Ca'fer Efendi Torumtay Medreseleri'ne sâye
               saldı.
                      Bu esnâda Sultân Bâyezîd Câmii vâ'izi "Yamak Şeyh" demekle meşhûr İbâd Çelebizâde
               Muhyiddîn Mehmed Çelebi ve Mehmed Paşa Câmii vâ'izi meşâhîr-i Halvetiyye'den eş-Şeyh
               Sinâneddîn Yûsuf Efendi pek meşhûr idi. Şeyh Sinan Efendi, Habîb-i Karamânî halîfesi olan
               Seydî Çelebi'nin halîfesidir. [304]
                      947  senesinde  şehzâde  mu'allimi  es-Seyyid  Muhyiddîn  Mehmed  Efendi  vefât
               eylediğinden yerine kibâr-ı müderrisînden Merzifônî Hayreddîn Hızır Efendi mu'allim-i sultânî
               oldu. Amasya kadısı Cemâleddîn Mehmed Çelebi merâkından, yâhud şehzâde tahakkümünden
               isti'fâ edib Diyârbekir kazâsından ma'zûl olan Mü'eyyedzâde Abdulhay Efendi sâniyen kadı
               olarak geldi.
                      948  senesinde  Sivas  beylerbeyi  Mehmed  Paşa  kemâl-i  gamından  vefât  etdi.  Yerine
               Haleb beylerbeyi Rûmiyyeli Hüseyin Paşa Sivas'a geldi. Fakat şehzâdenin müsrifâne hareketi
               Molla Bahşîzâde Kemâleddîn İbrâhim Efendi'nin nazar-ı dikkatini celb etmeğe başladı.
                      949 senesi cumadelâhiresinde Sivas vâlîsi Hüseyin Paşa ve ba'dehû Amasya muhâfızı
               Seydî  Ahmed  Paşa  vefât  etdi.  Sivas'a  Amasyalı  Sofîzâde  Mehmed  Paşa  beylerbeyi  ve
               Amasya'ya Anadolu muhâfızı ve Ankara beylerbeyi Hacı Beyzâde Velî Paşa geldi.
                      Erbâb-ı  Cezîre  meşâhîrinden  Gümüşlü  Hâce  Sülemiş  Çelebi  şehzâde  Mustafa'nın
               müsteşâr-ı hâsı olup kapıcılar kethüdâsı Gülâbî Ağa ile hem-ayâr ve her ikisi de merci'-i umûr
               olarak ta'ayyün etdi. Sülemiş Hâce, Gülâbî Ağa'dan baskın çıkdı.
                      950  senesi  saferinde  kadı  Mü'eyyedzâde  Abdulhay  Efendi  vefât  edib  yerine  Pîr
               Sun'ullâh-ı Halvetî ahfâdından Muhyiddîn Mehmed Efendi Amasya kadısı ve Yörgüç Paşa
               müderrisi  Hakalalı  es-Seyyid  Muhyiddîn  Mehmed  Efendi  Hüseyin  Ağa  müderrisi  oldu.
               Mehmed Paşa Câmii  vâ'izi kibâr-ı [305]  sulahâdan eş-şeyh Sinan Efendi şehzâde ahvâline
               i'tirâz  eylediğinden  mecbûr-ı  isti'fâ  olarak  Çeribaşı  Mahallesi  üstündeki  mevki'ine  çekildi.
               Kendisine "Şehre Küsdü" dendi.
                      Çünkü şehzâde Mustafa, edebiyâta pek ziyâde meyl ederdi. Âlî-cenâb, zevk ve safâya
               düşkün olmakla beraber kerîm, şecî', müdebbirdi. Başına erbâb-ı ilm ve edebi cem' ederek
               onlarla musâhabe eder, güzelleri severdi.
                      Şehzâdenin nişâncısı Elvân Çelebi ahfâdından "Nefîsoğlu" demekle meşhûr Tâceddîn
               Efendi mahdûmu Hamdî Hamdullâh Çelebi, defterdârı Lütfullâh Lutfî Bey, kâtib-i dîvânı Fazlî
               Çelebi şu'arâdan idi. Kudâtdan Zenbîlî Alî Efendi birâderi Kadı Mehmed Efendi mahdûmu
               Kâmî  Mehmed  Çelebi,  Tayyibzâde  Lutfî  Efendi,  Seyrekzâde  Ânî  Ahmed  Çelebi,


                  açık  yazılmışdır.  Kemâleddîn  İbrâhîm  Efendi'nin  Es'ad  Efendi  Kütüphânesi'nde  mevcûd  olan  "Masârif-i
                  Beytü'l-Mâl" adlı eseri dîbâcesinde Amasya emîri Sultân Mustafâ nâmına yazıldığı ve Sürûrî Efendi'nin matbû'
                  Gülistân  Şerhi  âhirinde  Sultân  Mustafâ  mu'allimi  iken  Amasya'da  ikmâl  etdiği  yazılıdır.  Bütün  kuyûd-ı
                  mâliyye ve ahkâm defterlerinde bu târîhden vefâtına kadar Amasya vâlîsi Sultân Mustafâ nâmı mukayyeddir.
                                                           803
                                                           505
   501   502   503   504   505   506   507   508   509   510   511