Page 578 - 1-4_2
P. 578

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                     1064 senesi gurre-i muharreminde Kadı es-Seyyid Abdülkerim Efendi tarafından ta‘lîk
               nüvîs-i  meşhûr  Derviş  Ali  Efendi  Amasya  nâibi,  muharremin  onunda  Sinan  Ağa  yeniçeri
               serdârı,  Çavuşzâde  Hüseyin  Bey  alaybeyi  ve  sipâhi  Murâd  Ağa  kethüdâyeri  olup  saferde
               Amasya sancağı Kırşehir Beyi Mustafa Bey’e tevcîh edildi.

                     Mustafa Bey
                     Girit Muharebâtında yararlıklar gösterdiğinden mirlivâ olmuşdu. “Çatal Bey” demekle
               meşhûr olan gâzi olduğu zannolunur. 1064 senesi saferinin onunda Amasya sancağı beyi olup
               geldi.
                     Cumâdelûlâda Kara Abdî Bey’in azliyle Zambak Mehmed Ağa, şehir [114] kethüdâsı
               olup recebde reîsü’l-küttâb Amasyalı Sıdkı Mustafa Efendi ma‘zûl ve şa’bân gurresinde es-
               Seyyid Abdülkerim Efendi’nin yerine Hayreddînzâde Mustafa Efendi Amasya kadısı oldu.
                     Zilhiccede  Haleb  Vâlisi  Vezîr  İbşir  Mustafa  Paşa,  sadrâzam  olduğundan  kethüdâsı
               Amasyalı Salih Ağa kethüdâ-yı sadr-ı âlî ve kâtibi Hayreddînzâde Mehmed Efendi de mektûbî-
               i sadr-ı âlî oldu. 651  İki yıldan beri Köprü’de menkûbâne ikâmet eden Köprülü Mehmed Paşa,
               sadrâzamı istikbale gitdi.
                     1065  senesi  muharreminde  Amasyalı  Serdârzâde  Halil  Ağa  Ankara  beylerbeyi  olup
               saferinde nakîb es-Seyyid Mahmûd Ağa’nın ref‘inden es-Seyyid Halil Çelebi nakîbü’l-eşrâf
               kâ’im-makâmı oldu. Rebîülâhirde Sadr-ı a’zam İbşir Paşa, büyük bir debdebe ve ihtişam içinde
               güç hal İstanbul’a girebildi.
                     Müteâkiben  geçenlerde  riyâsetten  azledilen  Amasyalı  Sıdkı  Mustafa  Efendi  Rumeli
               Beylerbeyliği pâyesiyle nişancı olup selefi “Mevkûfâtî” demekle meşhûr Bağdâdî Mehmed
               Efendi  birâderi ve kethüdâsı  Bağdatlıoğlu Osmân Ağa’sıyla beraber  İbşir Paşa’nın kahrına
               uğrayıp maktûl oldular. Her ikisinin de emvâli müsâdere edildi yalnız damâdı Ali Ağa Mehmed
               Efendi’nin vakf-ı mütevellîsi olup kaldı.
                     Cumâdelâhirede Amasya Beyi Mustafa Bey’e hidemât-ı mesbûkasına mükâfâten [115]
               beylerbeyilik verildiğinden Amasya sancağı Anadolu beylerbeyi olan Hasan Paşa’ya hâss tâyin
               edildi.

                     Hasan Paşa
                     Amasyalıdır.  Amasya  a‘yânından  Nasûh  Ağa’nın  mahdûmu  olduğu  münâsebetiyle
               "Nasûh Ağazâde”   652  diye meşhûrdur. Girit Muharebatında bir gözü sakat olduğundan “Kör
               Hasan Paşa” denmişdir. 1065 senesi Cumâdelâhiresinde ber vech-i hâss Amasya mutasarrıfı
               oldu.
                     Müşârün-ileyhin birâderi ve kethüdâsı dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından el-Hâc Süleyman
               Ağa Amasya mütesellimi olup geldi. Acem Ali Mahallesinde kâin konağında oturup sancağı
               idâreye başladı.
                     Fakat Sadr-ı a’zam İbşir Paşa, gurur ve azametinden başka idâre-i devlette bir meziyet
               göstermediğinden ve hayırhâhâne nasihatları da dinlemediğinden rakîbi olan Arnavut  Kara
               Murâd  Paşa’nın  kaynattığı  fitne-i  azîmeden  recebin  beşinci  günü  azl  u  katledildi.  Rakîbi
               murâdına erdi.
                     Bu fitne esnasında kethüdâ-yı sadâret Amasyalı Salih Ağa, çavuşbaşı Gevikzâde Sarı
               Mahmûd Ağa, sipâhiler ağası Amasyalı Cebecizâde Ali Ağa, Mektûbî Hayreddînzâde Mehmed
               Efendi, arpa emîni Amasyalı Osmân Efendi gizlenmişlerdi. Vak’adan sonra kaçıp Amasya’ya
               can attılar. [116]




               651  Bu Mehmed Efendi, Aynîzâdelikle de meşhurdur. Çünkü validesi Mehmed Paşazâde Kurt Mahmud Bey’in
               kerîmesi Aynî Hâtun idi.
               652  Maliye defterlerinde bu şöhretle mestûr ve tahsilat-ı mâliyede bulunduğu mezkûrdur.
                                                           875
                                                           577
   573   574   575   576   577   578   579   580   581   582   583