Page 331 - 6-8
P. 331
Amasya Tarihi Cilt: 7
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
ْ ْ
“نا َ وْدُعْلا َ و مث لإا ىَلَع اوُن َ واَعَت َ لَ َ و ى َ وْقَتلا َ و ر بْلا ىَلَع اوُن َ واَعَت َ و” 134 [219] nazm-ı celîli hükm-i şerîfine mugâyir
görünmüş.
Zîrâ erkân-ı din-i mübîn olan ulemâ ve eimme ve hutabâ ve bi’l-cümle hademe-i şeâir-i
İslâmiyyeyi kat’-ı erzâk edib müstehak oldukları vezâifi nâ-müstehakkına sarf olunmak
kaziyyesine ittifâk, me’mûrîn olduğumuz bir ve takvâ üzerine ittifâk ve teâvün ve tenâsur
şıkkından olmayıp belki menhîyyün anh olduğumuz ism ve udvân üzerine ittifâk ve teâvün ve
tenâsur şıkkından olduğu Ulü’l-ebsâra hafî değildir.
Evkâfdan ulemâ ve müderrisîne meşrûtânın tutarından dûn ve noksan-ı fâhiş bedelâtla
şuna buna ilzâm olunması Cenâb-ı celle ve âlâ hazretlerinin;
“ َنوُمَلْعَي َ لَ َني ذَلا َ و َنوُمَلْعَي َني ذَلا يوَتْسَي ْلَه ْل ُ ق” 135 kavl-i kerîmiyle zümre-i ulemâya müsâvâtına
râzı olmadığı nâdânı belki nâ-sezâ kesânı kadr ve i’tibârda ulemâ üzerine tercîhi müstelzim
idiği. Halbuki; “ءايبنلأا ةثرو ءاملعلا” 136 hadîs-i şerîfi iktizâsınca kâffe-i enâma enbiyâ-i izâm
aleyhim salavâtü’l-Allâm hazerâtına ta’zîm ehemm-i vâcibâttan olduğu misüllü, vereseleri olan
ulemâya hürmet umûr-ı lâzimeden idiği hadîs-i şerîfin işâretinden zâhir [220] iken ulemânın
kat’-ı erzâk olunmalarına bâise keyfiyyet-i mahsûsa ulemâya hevân ve hakâreti mûcibe olup bu
ise nezd-i pâdişâhî lütf-i penâhîde revâ câiz olmayacağı beyne’l-havas ve’l-avâm müsellemdir.
Evkâfdan cevâmi’ ve mesâcid-i şerîfenin vâridâtını bedelât-ı cüz’iyye ile nâ-sezâ kesâne
ilzâm edib bedelât-ı mezbûre ta’mîr ve termîmine vâfiye olmamağla cevâmi’ ve mesâcid-i
للَّاب َ
şerîfenin harabına bâdi olacağı, hâlbuki Cenab-ı Hallâk-ı Ezelî’nin; “ َ نَما ْنَم َ اللّ َدجاَسَم ُ رُمْعَي اَمَن إ
َ
137
ر خ ْ لْا م ْ و َيْلا َ و” ferman-ı hümâyûnu iktizâsından; “ الله دجاسم اورمعا ر خ ْ لْا م ْ وَيْلا َ و َ للَّا ب اوُنَما َني ذَلا اَهُّيأاَي” 138
hitâb-ı âlîsi müstefâd olup bu takdîrce cevâmi’ ve mesâcid-i şerîfenin vâridâtını kemâ hüve
hakkuhâ îfâ ile i’mârı ve harabdan vikâyesi kâffe-i ehl-i İslâm’a hem ferâizden idiği müstağnin
ani’l- beyândır.
İşbu ilzâm-ı evkâf maddesinin affına himmet buyurup kemâ fi’s-sâbık mutasarrıfları
taraflarından yahût cânib-i Nezaret-i Celîle-i Evkâf-ı Hümâyûn’dan me’mûr evkâf müdürleri
taraflarından ta’şîrîne müsâade-i seniyye ihsân buyurulmasıyla cevâmi’ ve mesâcîd-i şerîfe ve
emsâli bikâ’-i hayrât ve muberrâtın harabdan vikâye ve müceddeden ihyâsına ve mutasarrıfların
terfîhine bâis olan zevât-ı kirâm sâlîfü’z-zikr ve’l-beyân [221] âyet-i celiletü’ş-şân’ın
iktizâsından müstefâd olan emr-i âlîye imtisâl etmiş olmakla işâretinden müstebân olan; “ نم
الله دجاسم رمعي نم رخلأا مويلاو للهاب ىقيقحلا ناميلإاب نيفصتملا نيلماكلا نينمؤملا” 139 sırrına mahzar olup; “ ْ َ َ
نمو
َ
ْ
َ
اَه با َ رَخ ي ف ىَعَس َ و ُهُمْسا اَهي ف َ رَكذُي ْنأ َ اللّ َدجا َسَم َعَنَم ْنَم م ُ مَل ْ ظأ” 140 kavl-i şerîfi satevâtından emîn olacakları
bî-iştibâhdır.
Kütüb-i fıkhiyye-i mu’teberede Eimme-i Hanefiyye aleyhim rahmetü rabbi’l-beriyye’nin;
“ عراشلا صنك فقاولا طرش” 141 diye tasrîh buyurmalarından müstebân olur ki nusûs-i şâri’â ittibâ’ ve
imtisâl vâcib olduğu misüllü şurût-i vâkıfîne ittiba’ ve imtisâl vâcib olacağı, zira şart-ı vâkıfı
tebdîl ve tağyîr, nusûs-i şer’iyyeyi tebdîl ve tağyîr misüllü olup, nusûs-i şer’iyyeyi tebdîl -
iyâzen billâhi teâlâ- tahrîf-i şer-i şerîfi müstelzim olacağı, bu sûretde ilzâm-ı evkâf maddesi
şurût-i vâkıfîni tebdîl ve tağyîrden ibâret olmağın tahrîf-i şer’i şerîfi müstelzim olacağı, hâlbuki
134 İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere
yardımlaşmayın.” Mâide, 5/2) (Haz.)
135 De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39/9) (Haz.)
136 Âlimler Peygamberlerin vârisleridir. (Haz.)
137 Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan… kimseler imâr eder. (Tevbe, 9/18) (Haz.)
138 Ey Allah’a ve âhiret gününe İman edenler, Allah’ın mescidlerini imâr ediniz! (Haz.)
139 Allah’ın mescitlerini, Allah’a ve âhirete iman eden, imân-ı hakîkî ile muttasıf olan kâmil mü’minler imâr
ederler. (Haz.)
140 Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha
zalimdir. (Bakara, 2/114) (Haz.)
141 Vakfeden kimsenin vakıf şartı, Şârî’in nassı gibidir. (Haz.)
330