Page 488 - 6-8
P. 488

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                             Sevdigim aşkınla câna yâdigâr etdim seni
                             Hangi vâdîden bilir misin şikâr etdim seni

                             Bâg-ı dilde nâ-resîde gonca-i sevda idin
                             Gözyaşımla su virürdim gül-‘izâr etdim seni

                             Sünbüle te’sîr ider miydi hazân-ı iştiyâk
                             Neşve-i sevdâ ile ben müşk-bâr etdim seni

                             Servinin boynun eger miydi hayâl-i kâmetin
                             Yalvarub bezm-i  ezelden şîve-kâr etdim seni

                             Da’va-i hüsn eylemezdin mihr-i âlem-tâb ile
                             Feyz-i aşkımla cemâli tâb-dâr etdim seni

                             Tâzelik bagında açıldın gül-i hoş-bû gibi
                             Gönlüme mecmû’a-i zevk-i bahâr etdim seni

                             Gözlerim Nelmî temâşâsında hûnîn olmada
                             Bilmedim ben mübtelâ-yı âh ü zâr etdim seni [37]

                     Bu gazeli vaktiyle tahmîs etmişdim. Şu kıt’a da O’nundur:
                             Ey dil sana kendin gibi bir yâr bulunmaz
                             Senden sana bir gayrisi dil-dâr bulunmaz

                             Meyl eyleme aldanma bu nevreslere şimdi
                             Hûbân-ı cihân içre vefâ-kâr bulunmaz

                      Eyyâm-ı ahîresinde tasavvufla pek ziyâde meşgûl olduğundan tevhîd-i Bârî hakkında
               eş’ârından ba’zıları şunlardır:

                             Öyle mahfîsin ki sen hayrân âlemdir sana
                             Âleme hayretle mi hüsnün eder peydâ seni

                             Öyle peydâsın ki mahfilin zuhûrundur senin
                             Bî-nişân etmişse de âlemden istignâ seni

                      Bu da O’nundur:
                             Sensin ey cânânım idrâk eyledim cân ‘âleme
                             Yok yine âlemde senden gayri cânân âleme

                             Gözlere öyle hayâl-ârâ-yı sevdâsın ki sen
                             Hep seni tasvîr ider baktıkça insan âleme

                             Her perî-sîmâya âlem cân atar cânân  diye
                             Sen cemâl-i pâk ile itdikçe cevlân âleme

                     [38] Son demlerinde “ağlasun” redifli gazelleri tekessür edib şu gazelini son görüşmede
               bana vermişti:



                                                           482
                                                           487
   483   484   485   486   487   488   489   490   491   492   493