Page 265 - 6-8
P. 265

Amasya Tarihi Cilt: 10
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                      Fakat birâderinin i’dâmından dolayı hâsıl olan te’essürât-ı azîmesi günden güne tezâyüd
               ederek nihâyet 922 senesi şa’bânında elli bir yaşında dâr-ı na’ime irtihâl etdi. Sultân Selîm
               civârında birâderinin mescid-i şerîfi hazîresinde ve birâderinin yanında medfûndur.
                      Kâffe-i  ulûmda  mütebahhir,    muhakkik,  edebiyât-ı  Arabiyye’de  imâm-ı  asr,  elsine-i
               selâsede şâir, bedîü’l-makâl, latîfü’l-hayâl, fasîhü’l-lisân, belîğü’l-beyân, allâme-i fünûn, gâyet
               halûk, mütevâzı’, sadûk, me’âyib-i nâsdan müctenib, kizb ü riyâdan muhteriz, afîf, dîndâr idi.
               [250]
                      “Şerh-i  Miftâh”a  ve Bâb-ı  şehîde  kadar  Sadrü’ş-Şer’î’a’ya  birer  hâşiye-i  müstakille
               te’lîf ve “Akâ’id-i Nesefiyye”yi “Kasîde-i nûniyye”ye bir nazîre olarak nazm etdi. Manzûm
               mü’ennesât-ı semâ’iyyesi meşhûr olup “Hayrü’l-Ahlâm” adlı eser-i edebîsi ve kasâ’id ü eş’âr-
               ı belîgası ma’rûftur.
                      Eş’âr-ı Arabiyyesinden zamânını hicv hakkında nazm etdiği şu eş’ârı bir mecmû’ada
               görüldü:
                                                                                            هنإف
                                                                              دانع    نيلضافلل    هب    دونع
                                                                        اننامز   یف      اجيار   لهج   دقن   یرأ
                                                                        داسک   هيف   لضفلا   قوسب   قبس  و
                                                                            ةلفس   ةهجو   هاجلا   هجو   هجوت
                                                                               داسف   نيقفاخلا   معفاوداسف
                                                                          ايروم   دجلا   یرأ    مل    یدج   دنز   ابک
                                                                            دانز   نيلهاجلل   تيرو  و   دق
                                                                             ةنجأ   یلايللا  ما    ح رأب   یانم
                                                                           دلاو   نهل   له   یرعش   تيل  ايف
                                                                          ینمارو   ايلابلاب   ینامز   ینامد
                                                                          86   دادح نهلصن مارم یمرب

                      Müşârün-ileyhin  eş’âr  ü  kasâ’idini  hâvî  bir  mecmû’a  taharriyât-ı  medîdeden  sonra
               Veliyyüddîn Efendi Kütübhânesi’nde bulunabildi. Kasâ’id-i Arabiyyesi içinde Safiyyüddîn el-
               Hılî kasîdesine bir nazîre olmak üzere Sultân Bâyezîd-i Sânî medhinde tanzîm etdiği şu kasîde-
               i bedî’ası buraya nakl edildi: [251]


                                                                                ايئان   یئانتلا   مار    ذم  یبيبح
                                                                            ايئاد   یئادغ   نيب   یدج   نم   ادغ
                                                                        یرجاهم   دنع   تعدو    ذا    تعدو  و   أ
                                                                              ايبآ   یبأم   نع      اربص    و       اداؤف
                                                                         هداجن   دودخلا   رفصمب   تحسم
                                                                              ايداج   یداجن   یف   یغتب    أ  لاقف
                                                                          یل   لاقف  ىن اتتفا   نينيعب   تلقف


               86     Öyle bir zamandan Allah’a şikayetçiyim ki
                      Erdemli kişilere karşı mukâvemet etmektedir
                      Görürüm ki cehâlet parası zamanımızda revaç bulmuş
                      Kesada uğramış fazilet çarşısında öne çıkmış
                      Makam-mevkilerin yüzü sefil kimselere dönmüş
                      Onlar da baş olmuş ve her yanı fesad kaplamış
                      Bahtımın ateşi söndü görmedim onu yakacak bir kişi
                      Cahillerinki ise yanıp durmakta
                      Ümitlerim gecelerin rahminde birer cenin misali
                      Acaba bir gün olur da doğarlar mı ki?
                      Zaman belalarla kanatmış beni
                      Savurmuş bir hedefe ki keskin temrenleri (Ed.)

                                                           258
                                                           264
   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269   270