Page 295 - 6-8
P. 295

Amasya Tarihi Cilt: 10
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Mehmed Hân Amasya vâlîsi iken ma’iyyetine girdi. 855’de cülûs-ı hümâyûnunda ümerâdan
               olup 857’de Filibe beyi olarak İstanbul fethine iştirâk etdi.
                     860’ta  Sırp  muhârebesinde  ibrâz-ı  liyâkat  eylediğinden  Silistre  beyi  864’de  Rûmeli
               Beylerbeyi oldu. Ba’dehû Anadolu Beylerbeyi olup 873’de Amasya vilâyeti muhâfızı olarak
               Sultân Bâyezîd’in ma’iyyetine me’mûren geldi.
                     886’da Sultân Bâyezîd’in cülûsunda Amasya vâlîsi olan şehzâdesi Sultân Ahmed’in lalası
               ve müdebbir-i umûru oldu. 889’da Hızır Paşazâde Mehmed Paşa’nın şehzâdeye lala olarak
               Amasya’ya geldiği esnâda Semendire Beylerbeyi olup Rûmeli’ne gitdi. 896’da orada vefât etdi.
               Şecî’, müdebbir, sâdık idi.

                     Süleyman Bey-Yörgüç Paşazâde
                     Amasyalıdır. Ümerâdan Abdî Bey bin Yörgüç Paşa’nın mahdûmudur. Bu da züamadan
               iken Amasya’da Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye takarrüb ederek ma’iyyet ümerâsından oldu. Sultân-
               ı müşarün-ileyhin cülûsunda Balıkesir sancâğı beyi olup  [351] Mısır harbine me’mûr oldu.
               893’de  Kayseriyye  Bey’i  olup  896’da  Amasya  vâlîsi  Şehzâde  Sultân  Ahmed  ma’iyyetine
               me’mûren gelip 900 hudûdunda vefât etdi.

                     Süleyman Bey-Emîr Şücâ’eddîn
                     Amasyalıdır. Amasya vâlîsi iken Şehzâde Sultân Bâyezîd-i Sânî’nin lalası ve vezîri olan
               Kemâleddîn  Ahmed  Paşa  bin  İbrâhim  Çelebi  bin  Halîl  Çelebi’nin  mahdûmudur.  Tahsîl-i
               ma’ârif  ederek  silk-i  ümerâya  girip  sudûr-ı  ilmiyyeden  Amasyalı  Küpelizâde  Muhyiddîn
               Mehmed Çelebi’ye dâmâd oldu.
                     Pederinin irtihâlinde Sultân Bâyezîd-i Sânî’nin ma’iyyeti ümerâsından olup 876’da sarây
               muhâfızı  oldu.  878’de  Fâtih  Sultân  Mehmed  Hân’ın  Amasya’yı  teşrîfinde  nâ’il-i  taltîf-i
               Pâdişâhî olup 883 vak’asında Tokat sancâğı beyi olarak gitdi.
                     886’da Sultân Bâyezîd’in cülûsunda, Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân Ahmed ma’iyyetine
               me’mûr  olup  geldi.  889’da  sânîyen  sarây  muhâfızı  olup  eski  mevki’ini  buldu.  896’da
               şehzâdegânın hıtânı vak’asında sânîyen Tokat [352] beyi oldu.
                     904’de Sultân Bâyezîd ve Sadr-ı a’zam İbrâhim Paşa’nın Mora harbine gitdiğini fırsat
               bilen  Fermânoğlu  Mustafa  Bey  Sivas  ile  Tokat  arasından  geçip  İçil’de  i’lân-ı  hükûmet
               etmesinden dolayı ithâm edilerek İstanbul’a i’zâm ve Yedi Kulede haps edildi.
                     905’de sadr-ı a’zam olan Atîk Ali Paşa’nın şefâ’ati ve bi’t-tahkîk isnâd edilen töhmetten
               berîü’z-zimme olduğu anlaşılması üzerine afv u ıtlâk edilerek Amasya’ya geldi. Bir kaç ay
               sonra  vefât  etdi.  “Kemal  Paşazâde”  demekle  meşhûr  idi.  Mahdûmu  Şeyhülislâm  Ahmed
               Şemseddîn Efendi’dir.

                      Süleyman Çelebi-Emîn Mi’mâr
                     Amasyalı  İbrâhim  oğludur.  San’at-ı  mi’mâriyyeyi  Amasya’da  öğrenip  halk  arasında
               fevka’l-âde iştihâr etdi. Sultân Bâyezîd-i Sânî tarafından Amasya’da bir câmi-i şerîf ve imâret
               ü medrese ve mektebin binâsına emr-i âlî vârid oldukta mi’mâr ve binâ emîni nasb edildi. [353]
                     886 senesi recebinde şu hayrât-ı şerîfenin binâsına başlayıp 891 senesi recebinde tam beş
               sene zarfında ikmâl ederek büyük ikrâmât u ihsânâta nâ’il ve “emîn mi’mâr” demekle meşhûr
               oldu. Mehmed Paşa’nın hayrât-ı şerîfesini ve Hüseyin ve Ayâs Ağaların câmi ü medreselerini
               ve bedestenini de yaptı. 910 sâline doğru vefât etdi.
                     Mahdûmları  Mehmed,  Mustafa  Efendilere  “Mi’mârzâdeler”  dendi.  Esâtize-i
               mi’mâriyyeden idi. Mehmed Efendi’nin yazdığı “Gurerü’l-Hikem” adlı eserin sonunda şu imzâ
               kitâbesini yazmış olduğu görüldü:







                                                           288
                                                           294
   290   291   292   293   294   295   296   297   298   299   300