Page 320 - 6-8
P. 320
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
diğerinden arz-ı şikâyet etmelerine binâ’en her ikisi de azl edildikte ba-hatt-ı hümâyûn Şâm
kadısı olup Akşehir’den Şâm’a döndü.
Çünkü Sadr-ı a’zam Hâdım Süleyman Paşa Şâm kazâsını Edirne’de Sultân Bâyezîd
müderrisi Celâlzâde Sâlih Efendi’ye arz etmiş iken Sultân Süleyman Üveys Paşa’nın garaz-
kârâne ta’assubundan dolayı azl u gadr edilmiş olduğuna vâkıf olduğundan buna verdi.
951’de Bursa kadılığına naklen ta’yîn edilip 952 senesi şa’bânında Edirne mollası, 954
senesi şa’bânında İstanbul kadısı olarak İstanbul’a geldi. Vusûlünden on gün sonra Anadolu
sadâreti münhall olduğundan Anadolu kazaskeri olarak ta’ayyün etdi.
955’de Kanûnî Sultân Süleyman Hân ile Îrân seferine gidip üç yıl kadar Ordu-yı hümâyûn
ile beraber bulundu. Hayli müşkilât ü mezâhime göğüs gerdi. 958 senesi evâ’ilinde avdet edib
biraz istirâhat edeceği esnâda [438] değirmen da’va-yı meşhûresi huzûrunu ihlâl etdi.
Şöyle ki Nilüfer Nehri üzerinde nice bî-günâhın gözyaşlarıyla dönen bir değirmen Sadr-ı
a’zam Rüstem Paşa Mihrimâh Sultân’ın âgûş-ı himâyesine ve nüfûz-ı mevki’ine istinâden cebr
ü kahr ile alıp bu değirmende hissedâr olan mazlûmları irzâ edecek bir bedel vermez.
Mazlûmlar da kazasker mahkemesine mürâca’at eder.
Sâhib-i terceme bu da’vâyı tedkîk u rü’yet ederek Rüstem Paşa’nın aleyhine kemâl-i
metânetle hükm u i’lâm eylediğinden muğber olan Rüstem Paşa bir tâkım müftereyât îcâd u arz
edib 958 senesi şevvâlinde azl etdirdi. Bununla kanâ’at etmeyen Rüstem Paşa kendisine mu’în
olmadığından dolayı Rûmeli kazaskeri Bestân Efendi’yi de azl etdirip her ikisinin de teftîşine
irâde aldı.
Şâyân-ı hayretdir ki İstanbul kadısı Saçlı Emîr Efendi değirmen da’vâsıyla alâkadâr
olmadığı hâlde o da azl ü teftîş edilip bunların hesâb u kitâbını rü’yet ve ahvâl-i şikâyâtı tedkîke
himmet etmek üzere [439] üç müfetdiş ta’yîn edildi.
Bestân Efendi’nin müfetdişi Şâm kazâsından mütekâ’id, humk u cehâletle meşhûr Bolulu
Ahmed Balkâf Efendi, sâhib-i tercemenin müfetdişi Rodos fetvâsından ma’zûl, “Martolos
Efendi” demekle meşhûr Konyalı Mehmed Efendi, Saçlı Emîr Efendi’nin müfetdişi “Ebû’l-
Leys” Ali’si demekle meşhûr Ali Efendi günlerce Fâtih Câmi-i şerîfinde ictimâ’ ederek teftîş
ve tenkîr-i mevâdd-ı şikâyet ederek her birinin berâ’at-i zimmeti meydâna çıktı.
Mevlânâ’nın hakkında yapılan teftîşât ü berâ’ati hâvî risâle 104 ma’rûz-ı rikâb-ı Süleymanî
oldukta Sahn-ı Semâniyye müderrisliği verildiyse de Rüstem Paşa’nın sadâretinde vazîfe kabûl
edemeyeceğini der-meyân ederek 959’da Hicâz’a gidip ba’de’l-Hâc avdetle talebe-i ulûma
Fâtih Câmi-i şerîfinde ders okuttu.
968’de Sultân Mustafa gibi koca bir şehzâdeyi, iki kardeşi olan Kapudân-ı deryâ Sinan
Paşa ile halefi Kara Ahmed Paşa’yı kendi keyf ü sadâreti uğrunda i’dâm etdiren Sadr-ı a’zam
Rüstem Paşa maktûlen vefât [440] etdikte Sultân Süleyman kendisini tatyîben 969 senesi
rebîülâhirinde yevmî yüz seksen akçe vazîfe-i tekâ’üd ile yaptırdığı Dârü’l-Hadîs
müderrisliğini verdi. Bunu kabûl etdi.
“Ol buk’a-i celîlede “Tefsîr-i Kâdı” üzerine hâşiye-i şerîfe ta’lîk eyleyüp 973 Şa’bânında
Ebû’s-Su’ûd Efendi tefsîrini itmâm eyleyüp cümle dânişmendleri nevbetde mülâzım alınub
terakkiyyâtla ikrâm olunduklarında bunlar dahi on mülâzım alınmak fermân olup vazîfelerine
otuz akçe terakkî ihsân olunmuş idi.”
983 senesi saferinde ihtiyârlığından bahisle medreseden isti’fâ etdikte vazîfe-i tekâ’üdü
olan iki yüz on akçe uhdesinde ibkâ ve Sultân Murâd-ı Sâlis tarafından ayrıca beş yüz fılori
ihsân edilerek i’zâz edildi.
Sene-i mezbûre cumâdelulâsının beşinci günü Şeyhülislâm Ebû’s-Su’ûd Efendi dâr-ı
na’îme irtihâl etdikte Sultân-ı müşârün-ileyh mesned-i celîl-i meşîhat-ı İslâmiyyeyi kendisine
teklîf u tevcîh etdiği hâlde affını niyâz edib kûşe-nişîn-i uzlet ve mülâzım-ı ibâdet oldu. [441]
104 Bu risâle Enderûn kütübhânesinde mevcûd olup gördüm. Mevâdd-ı şikâyet ve Mevlânâ’nın cevâbları yegân,
yegân yazılıdır.
313
319