Page 371 - 6-8
P. 371

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                                                                                            Ceddi  Ebûbekir Bey’in  terceme-i  hâli  yukarıda  yazıldı.  “Bekir  Beyzâde  Palabıyık”
                     Şâkir Mustafa Efendi-Bâkizâde                                                                                    demekle meşhûrdur. Amasya’da doğdu. Amasyalı Zühdî İsmail Paşa’nın Ağalığında Enderûn-
                     Amasyalıdır. Mevâlî-i devriyyeden es-Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi’nin mahdûmudur.                                 ı Hümâyûna girip orada tahsîl ve terbiye gördü.
               Amasya’da Payaslı el-Hâc Mehmed Efendi’den tahsîl-i ulûm edib İstanbul’a gitdi. Orada ba’zı                                  Yukarıda tercemesi geçen Amasya eşrâfından Yenicelizâde Ahmed Paşa’ya dâmâd olup
               ulemâdan  ikmâl-i  tahsîl  ederek  girdiği  tarîk  imtihânında  muvaffak  olduğundan  kasabât  ve                      Enderûnda rikâb ağalarından olduğu esnâda 1222 senesi rebîülevvelinde Sultân Selim-i Sâlis’in
               bilâda kadı oldu. Yirmi otuz yıl kadar icrâ-yı kazâ edib 1254 sâlinden sonra vefât etdi. Ulemâ-                        hal’inde taşra çıkdı. Ba’dehû kapıcıbaşılıkla devr-i hidemât edib 1237 senesi cumâdelûlâsında
               yı kudâtdan idi.                                                                                                       gümrük emîni oldu.
                                                                                                                                            Beş  yıldan  ziyâde  emânetde  îfâ-yı  hizmet  edib  1242  senesi  şevvâlinde  infisâl  etdi.
                     Şâmî Ahmed Halvetî-eş-Şeyh Şemseddîn Alagöz Baba                                                                 Ba’dehû  vezîr  [38]  kapı  kethüdâsı  ve  1252’de  Zecriyye  muhassılı  olup  1255’de  Sultân
                     Tercemesi  yukarıda  geçen  “Alagöz  Baba”  Şemseddîn  Ahmed  Şâmî’dir.  Şam’dan                                 Abdümecid Hân’ın cülûsundan az sonra azliyle Amasya’ya gönderildi.
               Amasya’ya hicretinde Şamlılar Mahallesi’nde ikâmet ve Şâmîlere riyâset eden bir pîr-i âlî-kadr                               Amasya’da Köprübaşı Mahallesi’nde kâin târihî konağında ikâmet ve ceddînin evkâfına
               olup  evlâdı  “Şâmîzâde”  likle  meşhûrdur.  Bunlardan  Tâceddîn  İbrâhim,  Kadı  Necmedddîn                           nezâret  ederek  1267’de  vefât  etdi.  Aşağı  Pîrler  civârında  medfûndur.  Seng-i  mezârında
               Ömer Çelebi’lerle Mustafa Bey meşhûrdur.                                                                               “Mehmed Şâhid Bey” diye mahkûkdur. Mahdûmu Abdüllatîf Bey ve birâderi ‘İzzed Ahmed
                                                                                                                                      Bey ve dâmâdı da Çapanzâde Hamza Bey’dir.
                     Şâmî Mustafa Çelebi-Şâmîzâde                                                                                           Birâderiyle mahdûmu İstanbul’da bilâ-veled vefât etdiklerine binâen ceddînin vakfına
                     Amasyalıdır. Eş-Şeyh Şâmî Ahmed Halvetîzâde Halil Çelebi mahdûmudur. Amasya’da                                   kerîmesi ve ba’dehû kerîmezâdesi mütevellî olmuş ve satılan muhteşem ve târihî konağı da
               tahsîl-i ilim ve hat ederek [35] hutût-ı mütenevviada mahâret ve edebiyyata intisâbıyla iştihâr                        Kadızâde Mustafa Necib Efendi’ye ba’dehû “Kara Hâfız” demekle meşhûr Kalaycızâde Hacı
               ve Amasya vâlisi iken Sultân Bâyezîd-i Sânî divânı ketebesi zümresine iltihâk etdi.                                    Mehmed Ağa’ya ba’dehû Kırmacızâde el-Hâc Mehmed Şükrü Efendi’ye intikâl etmiş ve 1333
                     886’da Sultân-ı müşârün-ileyhin cülûsunda İstanbul’a gidip mâliye kaleminde istihdâm                             yangınında kâmilen yanmışdır. Bu konak Alaca Hamamlarının erkeklere mahsûs kısmı ittisâl-
               edilerek Anadolu kethüdâsı ve buradan Sancak mutasarrıfı oldu. 910 hudûdunda vefât etdi.                               i şarkîsinde idi. Şimdi ne hamamlardan ne konaklardan eser yokdur. [39]
               891’de “Kâtib-i Hazine-i Âmire Mustafa Çelebi” diye görülen bu zât olacaktır. Hattât, edîb,
               şâir idi.                                                                                                                    Şâhidî Ali Bey-Güzel Ahmedzâde
                                                                                                                                            Amasyalıdır. Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed bendegânından Güzel Ahmed Bey’in
                     Şânî Hüseyin Çelebi-Şeyh Hamîdzâde                                                                               oğludur. 918’de Şehzâde-i müşârün-ileyhin ihnâkında pederiyle Amasya’dan ihrâc edilmişdi.
                     Amasyalıdır. Sığır Pazarında dere kenarında Câmii olan Pîr el-Hâc Hâce Mehmed Çelebi                             Sultân Süleyman’ın cülûsunda İstanbul’a gidip medrese tahsîli gördü.
               bin el-Hâc  Hâce  Süleyman  Çelebi  mahdûmudur.  İstanbul’da  Kemal  Paşazâde  Ahmed                                         Ba’dehû pederi gibi sipâhi olup Amasya vâlisi olan Şehzâde Sultân Mustafa’ya intisâb
               Şemseddîn Efendi’den ulûm-ı edebiyyeyi ahz ederek mülâzımı oldu.                                                       ederek vatanına geldi. Müşârün-ileyhin maiyyetinde sipâhiler kethüdâsı olup 960’da Sultân
                     Ba’dehû akrabâsından defterdâr İskender Çelebi maiyyetinde ketebe-i mâliyeden olup                               Süleyman’ın  da’vetiyle  Şehzâde  Ereğli’ye  vüsûlünde  bâ-fermân-ı  pâdişâhî  i’dâm  edildiğini
               Bağdat seferine beraber gitdi. Orada eniştesi İskender Çelebi’ye isnâd edilen töhmetde [36]                            müteâkib şehzâdenin dâmâdı Ahmed Paşa ile birlikte i’dâm edildi.
               şerîk gösterildiğinden yukarıda yazıldığı üzere 941 senesi ramazanının yirmi sekizinci günü                                  Oldukça maârif ve ulûma âşinâ, güşâde-meşreb, tab’an latîf, şâir olup “Gülistân”ı şerh ve
               Bağdat’da maktûlen vefât etdi. Üdebâdan kerîm, şâir bir zât idi. Mâliye tezkîreciliğinde râkibi                        şehzâdenin hüsn-i teveccühâtını celb etmişdi. Şehzâde-i müşârün-ileyhin son muallimi olan
               olan Nakkaş Ali Çelebi’nin siâyetine kurbân olup gitdi.                                                                Sürûrî Efendi ile musâhabat ve letâifi vardır. Bu da “Gülistân”ı Amasya’da şerh etdi. [40]

                     Şânî Süleyman Çelebi-Şânlı  113                                                                                        Şâh İbrâhim Çelebi-Hâce Sultân
                     Amasyalıdır.  Amasya  yeniçerilerinin  yazıcısı  olup  gerek  mûsikîde  ve  gerekse  âlât-ı                            İlarslanlıdır.  Amasya’nın  şimâlinde  kâin  İlarslan  Nahiyesi’nde  evlâd-ı  Selçûkiyyeden
               mûsikî isti’mâlinde mâhir, destâncı bir şâir olduğundan “Şanlı Çelebi”, “Şanlı Ağa” diye iştihâr                       Emîr  İzzeddîn  Hasan  Şâh  bin  Alparslan  Şâh  bin  Sultân  Tâceddîn  Altunbaş  bin  Sultân
               etmekle  “Şânî”  kendisine  mahlas  oldu.  Şeyh  Alizâde  es-Seyyid  Ahmed  Rüşdi  Efendi’nin                          Gıyaseddîn Mes’ûd-ı Selçûkî sulbünden doğdu.
               “Tezkere-i Şu’arâ Zeyli”nde muhtasar tercemesi yazılan bu şâir, oldukça erbâb-ı maârifden                                    Amasya hükümdârı Hacı Şâdgeldi Paşa’nın zamanında İlarslan Çiftliği’nde ikâmet ve
               olup 1121 Rus muhârebesinde merdâne hizmetlerine mükâfâten hil’âtle taltîf edilmiş 1135’de                             Devâtdâr Ahmed Paşa’nın zamân-ı vilâyetinde icrâ-i ticaret ederek “Hâce Sultân” unvânıyla
               vefât etmişdir. Gâyet şecî’, cesûr, kâtib, bir halk şâiri idi. Bir destânını elde etdim oda yandı.                     iştihâr etdi.
               Rindâne ve hamâsetkârâne sözlerdi.                                                                                           804’de Timur Hân tarafından Amasya Valiliğine ta’yin edilen Kara Devletşâh’a karşı
                                                                                                                                      Amasya emâretini iddi’aya kıyâm etmekle aralarında cereyân eden niza’-ı müsellah esnâsında
                     Şâhid Mehmed Bey-Bekir Beyzâde                                                                                   vefât etdi. Amasya vâlisi Şehzâde Çelebi Sultân Mehmed Hân’ın Bolu’da olduğu esnâda boş
                     [37] Amasyalıdır. Amasya hükümdârı Hacı Kutluşâhzâde Hacı Şâdgeldi Paşa evlâdından                               kalan Amasya emâreti hayli ricâli ümîde düşürmüşdü. Mahdûmu Hâce Hasan Şâh Çelebi yetim
               ve dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından es-Seyyid el-Hâc Abdullah Bey bin Abdî Bey bin mîrlivâ-yı                           olduğundan Çelebi Sultân Mehmed’in nâil-i sahâbeti oldu. [41]
               Mısır el-Hâc Osmân Bey bin Anadolu vâlisi vezîr Ömer Paşa bin mîrlivâ Ebûbekir Bey’in                                        Hâce Hasan Şâh oğulları Tâceddîn İbrâhim, Hayreddîn Hızır, Selim Çelebilerdir. Selim
               mahdûmudur.                                                                                                            Çelebi kerîmesi Ayşe Hundî Hâtun Sultân Bâyezîd-ı Sânî halîlesi ve Sultân Selim Hân-ı Evvel
                                                                                                                                      vâlidesidir. “Hatûn Sultân” demekle meşhûr idi.

               113  1112’de Amasya yeniçerilerinin serdâr vekili olan Süleyman Ağa bin Ahmed Ağa bu olsa gerek. Bunun oğlu
                 Mehmed Ağa’dır. 1145’de serdâr olmuşdu.

                                                           366                                                                                                                    367
                                                           370
   366   367   368   369   370   371   372   373   374   375   376