Page 376 - 6-8
P. 376

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Bu şûbelerin her birinden nice ricâl-i devlet yetişdi. Kadızâde Nişâncı Mehmed Paşa,
               Mahmûd Paşa, Seydî Ahmed Paşa meşhûrdur. Hatibzâdelerden sadr-ı esbak Nâilî Abdullah
               Paşa yetişti. İstanbul’da bir şube açdı. Muslîzâdelerden Bodur Mustafa Paşa vüzerâdandır.
                     Bu sülâleden Muslîzâde Hâfız Ahmed Kâmilî Efendi 1298’de bilâ-veled dünyadan gitdi.
               Malikânelerin  hâsılâtı  hazîne-i  devletden  zabt  edildi.  Akarâtı  elden  çıkarıldı.  1331  harîk-i
               müdhişinde hamamı da mahv olup şimdi ne evkâfından eser ne de evlâdından haber kalmadı.

                     Şâh Mehmed Bey-Beyzâde
                     Amasya Hükümdârı Hacı Şâdgeldi Paşazâde Seyyideddîn Mehmed Bey’in evlâdından
               yukarıda  tercemesi  geçen  Dâvud  Bey’in  mahdûmudur.  Pederinin  Timur  harbinde  vefâtına
               binâen züamâdan [54] oldu. Çelebi Sultân Mehmed Hân’ın istiklâline hizmet ederek ümerâdan
               olup sancaklara çıktı.
                     816’da Çelebi Sultân’ın müstakillen tahta cülûsunda Çorumlu Sancağı Beyi ve 824’de
               Samsun Beyi görüldü. Sonra Sivas Beyi olup 836’da ma’zûlen Amasya’da vefât etdi. Halfet
               Gâzi Mezârlığı’nda ceddi türbesinin civârında medfûndur. Seng-i mezârı müşkilât ile bulundu.

                     Şâh Mehmed Efendi-Müftîzâde
                     Amasya  müftüsü  Mevlânâ  Musliheddîn  Mûsâ  Efendizâde  Abdurrahman  Çelebi
               mahdûmudur.  Amasya’da  Cuma  Efendi’den  tahsîl-i  ulûm  edib  ders-i  âm  oldu.  Ba’dehû
               Kazasker Amasyalı Abdurrahman Efendi’den mülâzemetle müderris ve ba’zı kasabâta ve bilâd-
               ı cesîmeye kadı oldukdan sonra bin hudûdunda vefât etdi. Ulemâ-yı kudâtdan idi.
                     Receb Mahallesi’nde İskender Çelebi Türbesi’nin hizâsı şârkîsinde bir ufak bahçe içinde
               peder  ve  ceddi  yanında  medfûndur.  Seng-i  mezârı  zâyî  olduğundan  târih-i  vefâtı  tesbit
               edilemedi. 995’de ber-hayat olduğu ba’zı evrâkdan anlaşıldı. [55]

                     Şâh Mahmûd Çelebi-Hattât    116

                     Şâh Melik Bey-Emîr Celaleddîn    117
                      Havzalıdır. Oranın ümerâsından Şemseddîn Mehmed bin Kunduz Bey’in oğludur. Halk
               arasında  “Kunduzoğlu”  demekle  meşhûrdur.  Ceddi  Kunduz  Bey  610’da  Sultân  İzzeddîn
               Keykavus  tarafından  feth  edilen  Sinop  Muhârebesinde  yararlıklar  göstermekle  ümerâdan
               olmuştu.
                     Pederi Mehmed Bey de 640’da Tatar muhârebesinde şecâatiyle temâyüz etmişdi. Bunun
               vefâtında Havza ve havâlîsi emîri oldu. Emîr-i  kebîr Muîneddîn Süleyman Pervâne Bey’in
               sahâbeti sâyesinde fevkalâde nüfûz ve ikbâl kazandı. Hayli muhârebelerde yararlıklar gösterdi.
               Nüfûzunu Samsun ve Sinop ve mülhakâtına kadar yürüttü.
                     675’de  Mısır  Türklerine  karşı  muhârebe  eden  Moğol  ve  Selçuk  beylerinin  fevkalâde
               meşgûliyetinden istifâdeye kıyâm ederek ma’iyyet-i mevcûdesiyle Amasya’ya hücûm etdi. Vali
               kâim-i makâmı olan Emîr İzzeddîn Gül Bey’i mağlûb ve katledip Amasya vilâyetini de zabt ve
               istîlâ eyledi. Birinci bâbın bu zamana âid vekâyii sırasında tafsîl [56] edildiği üzere Tokat,
               Çorum, Canik vilâyetlerini de istîlâ ederek i’lân-ı istiklâl edib Bozok vilâyeti üzerine yürüdü.
                     Bundan  maksadı  Kayseriyye’ye  kadar  gâlibâne  gelen  Mısır  Hükümdârı  Melik  Zâhir
               Baybars  ile  temin-i  irtibât  ederek  hükûmetini  takviye  etmekti.  Bu  esnâda  Melik  Baybars
               Kayseriyye’den kalkıp Mısır’a dönmüş, Amasya vâlisi Seyfeddîn Torumtay Amasya ahvâline
               vâkıf olmuşdu.



               116  Müellif “Şâh Mahmud Çelebi-Hattât” tercemesini boş bırakmıştır.(Ed.)
               117  Emîr-i müşârün-ileyhin adı “Şah Melik” olduğu ve nâsihlerin sehven “Mâh Melik” şeklinde yazdıkları sonradan
               anlaşıldı. Binâenaleyh, birinci bâb’da yazılan “Mâh Melik” adı “Şâh Melik” olduğu tashîh olunur.


                                                           371
                                                           375
   371   372   373   374   375   376   377   378   379   380   381