Page 407 - 6-8
P. 407

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                     Şemseddîn Ahmed Efendi-Şeyhzâde                                                                                        Şemseddîn Hüseyin Efendi-Müftîzâde
                     Yukarıda tercemesi yazılan Amasyalı İmâmzâde eş-Şeyh Hayreddîn Hızır İcâdî Efendi                                      Amasya’nın Çeribaşı Mahallesi’nden Amasya müftüsü el-Hâc Ahmed Efendizâde el-Hâc
               bin İmâm Şemseddîn Ahmed Efendi mahdûmudur. Amasya ulemâsından tahsîl-i ulûm ederek                                    Abdülbaki Efendi’nin mahdûmudur. Bi’t-tahsîl pederinin zamân-ı kazâsında bazen kâtibi ve
               Hâtunîye  Câmii  imâmı  oldu.  Ba’dehû  pederinden  ahz-ı  tasavvuf  edib,  hulefâsından  olarak                       bazen nâibi olup irtihâlinde Çeribaşı Câmi-i şerîfi cenûbunda kâin konağında bir müddet ikâmet
               Hâtunîye Câmii kürsi şeyhi olduğu halde 1011 vak’asında vefât etdi. Âlim, sâlih idi. Birâderi                          etdi. Ba’dehû ba’zı kasabâta kadı olup 1181 sâlinden sonra vefât etdi. Kudâtdan ve Amasya
               eş-Şeyh Muhyiddîn Mehmed Efendi aşağıda gelir.                                                                         a’yânından idi.

                     Şemseddîn Ahmed Paşa-Gümüşlüzâde                                                                                       Şemseddîn Mehmed-er-Rûmî
                     Amasyalıdır. Kudât-ı sütûde-simâtdan Mustafa Efendi bin Resûl Çelebi mahdûmudur.                                       Amasya  kâdı’l-kudâtı  iken  637’de  şehîden  vefât  eden  Mevlânâ  Bedreddîn  Ebû’l-
               Vâlidesi tarafından Gümüşlüzâde olmalıdır. Amasya’da kibâr-ı ulemâdan tahsîl-i ulûm edib                               Mehâmid İbrâhim bin Halil bin Süli el-Kimârî mahdûmudur. Amasya kâdı’l-kudâtı Mevlânâ
               [163] hat, kitâbet ve inşâ, hesâp, târih, edebiyât gibi maârif -i lâzimeyi öğrendi.                                    Evhadeddîn Mahmûd bin Süli el-Kimârî’nin kerîmezâdesi olup Mevlânâ Fahreddîn Mehmed
                     Ba’dehû bir müddet mahkeme kâtibi sonra Müeyyedzâde Abdülkâdir Şeyhî ve Muhaşşî                                  bin Mahmûd er-Râzî’den ahz-ı ulûm ederek ders-i âm olmuştu.
               Sinan Efendizâde Ali Efendiler gibi Amasyalı südûr-ı kirâma intisâb ederek kasabât ve bilâda                                 637’de  pederinin  şehâdeti  hengâmesinde  ihtifâ  ve  ba’dehû  Şam’a  firâr  ederek  orada
               kadı oldu. 1012’de Çorum kadısı iken erbâb-ı ihtilâlin rüesâsından Amasya kethüdâyeri ve                               tedrîs-i ulûma hasr-ı himmet etdi. Orada ba’zı medâris-i ilmiyyeye müderris [167] olduğu halde
               hâkimi Deli Zülfikâr Ağa gibi gem almaz bir kimseyi iknâ ederek devlete dehâlet etdirdiğinden                          678’de vefât etdi. Ulemâdan vâiz, müttakî bir zât idi. Mahdûmu Şehabeddîn Ahmed er-Rûmî
               dolayı Karahisar-ı Şarkî kadısı oldu.                                                                                  kudâtdandır.
                     Bir yıl sonra Konya defterdârı olup oradaki erbâb-ı ihtilâli teskîn ve iknâya me’mûr oldu.
               Bu  me’mûriyetinde  muvaffak  olmağla  1015’de  Arapgir  Sancağı’yla  Sivas  defterdârı  oldu.                               Şemseddîn Mehmed-Ebü’l Fezâil er-Rûmî
               Ancak  erbâb-ı  şekâvetten  Sivas  müstevlîsi  Kara  Saîd  Ağa’yı  yola  getiremediğinden  bunun                             Amasyalıdır. Torumtay medresesi müderrisi Mevlânâ Necibüddîn Mûsâ bin Mehmed bin
               nüfûzuyla 1016’da ma’zûl oldu.                                                                                         Mahmûd el-Hallâtî mahdûmudur. İbn el-Hallâtî ya’nî “Hallâtîoğlu” demekle meşhûr olan bu
                     1017’de Sadr-ı a’zam Kuyucu Murad Paşa’nın eşkıyâyı tenkîle me’mûriyeti ve serdârlığı                            zât Amasya kâdı’l-kudâtı Mevlânâ Ziyaeddîn İsa bin Ali el-Hakkârî’den tahsîl-i ulûm edib ders-
               esnâsında ibrâz-ı sadâkat ve hizmet etdiğinden Batum Beylerbeyi ve muhassıl-ı emvâli oldu.                             i âm ve müderris-i be-nâm oldu.
               [164] 1019 saferinde Sivas Beylerbeyi olup selefi Mehmed Paşa’nın ahvâlini teftîşe me’mûr                                    Ba’dehû bir müddet Amasya kâdı’l-kudâtı nâibi olup fazl ve istikâmeti sâyesinde ricâl-i
               oldu.                                                                                                                  hükûmetin hüsn-i teveccühünü kazandı. Yıllarca Amasya kâdı’l-kudâtı oldu. 721 vak’asında
                     Ancak Sivaslıların yaygarasıyla sene-i mezbûre rebîülevvelinde Şehrizor Beylerbeyi olup                          bir kaç yıl ma’zûl olup sonra yine Amasya kâdı’l-kudâtı oldu.
               gitdi.  Oraya  vusûlünden  sonra  hasta  olup  1020  senesi  evâhirinde  vefât  etdi.  Âlim,  natûk,                         727’de  Sivas  vâlisi  Timurtaş  Bey’in  Mısır’a  firârı  esnâsında  Şam’a  gidip  ta’kibâtdan
               muhâsib, muktedir, cerbezeli bir zât idi. Mahdûmu Ali Bey ümerâdan ve hafîdi Ahmed Paşa                                kurtuldu. Orada müderris olup 729 senesi [168] muharreminde vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâ ve
               beylerbeyilerindendir. Gümüşlüzâde Mahallesi’nde cesîm konağı var idi. Konağın önünde bir                              fukahâdan fâzıl, kâmil, elsine-i selâse ile mütekellim, Moğol diline ve ahkâm ve âdâtına vâkıf,
               çeşme yaptırdı.                                                                                                        hat ve inşâsı mükemmel idi.
                                                                                                                                            Mahdûmları  İmadeddîn  Ömer,  Şehabeddîn  Ahmed,  Gıyaseddîn  Es’ad  Çelebilerdir.
                     Şemseddîn Ahmed Efendi-Çelebizâde                                                                                İmâdzâde Pîr Nizameddîn Mahmûd, Müeyyidüddîn Mehmed Çelebiler, Şehâbzâde Emîr Şeyh
                     Amasyalıdır.  Ulemâ  ve  meşâyihden  “Çelebi  Halife”  demekle  meşhûr  Cemâleddîn                               Necîbüddîn Mûsâ Bey ve Esadzâde Mevlânâ Ziyâeddîn Mes’ûd Çelebi fevkalâde meşhûr idiler.
               Mehmed Efendi ahfâdından Çelebizâde Cemâleddîn Mehmed Efendi mahdûmudur. Ulemâdan
               tahsîl-i ulûm edib bir müddet Torumtay buk’ası şeyhi oldu.                                                                   Şemseddîn Mehmed Şâh-Nahcuvânî
                     Sonra bu buk’a aslı üzere medrese itibâr edilerek ders-i âm Mehmed Efendi’ye tevcîh                                    Türklerden Ahmed bin Ebi’l-Kemâl Nahcuvânî mahdûmudur. Buna Büyük Şemseddîn
               edildiğine canı sıkıldı. Mumâ-ileyh ile imtihân edilmesini talep etdi. Dursunzâde imtihânında                          denmişdir. Ulûm-ı âlîyeyi tahsîl ve ikmâl ederek Amasya’ya geldi. İbtidâ tedrîs-i ulûm edib
               ehliyet ve liyakâtını tebeyyün etdiğinden 1031’de Torumtay [165] müderrisi oldu.                                       fezâil-i ilmiyyesi anlaşıldı. Ba’dehû Tebriz’e gidip Moğol hükümdârı Ebû Saîd Bahadır Hân’a
                     Bir müddet de ders-i âm olup Torumtay Câmi-i şerîfinde ders okuttu. 1046’da Sadr-ı                               intisâb ederek kendisini sevdirdi.
               a’zam Bayram Paşa’nın Amasya’ya vürûdunda ba’zı kasabâta kadı olup 1051 hudûdunda vefât                                      Emîr İzzeddîn Balaban Bey vilâyet-i Rûmîyye nâzırı oldukda kâtibi ve müsteşârı olarak
               etdi. Kudât arasında “Şeyh Şemseddîn Efendi” demekle meşhûr bir âlim-i mebrûr idi.                                     Amasya’ya avdet etdi. 727’de Şâdî Bey’in yerine vilâyet-i Rûmîyye ya’nî Amasya müstevfîsi
                                                                                                                                      [169] ya’nî defterdârı oldu. On yıl kadar bu vazîfesini hüsn-i îfâ edib 737 senesi evâilinde
                     Şemseddîn Ahmed Efendi-Yâkûtiye Şeyhi                                                                            Torumtayzâde Emîr Şerefeddîn Ya’kub Şâh’ın vilâyeti istîlâsında ihtifâ etdi.
                     Amasya’da tahsîl-i ilim edib ders-i âm ve Bâyezîd Paşa kürsî şeyhi oldu. İlim ve ahlâkı                                Fakat fezâil-i ilmîyye ve ahlâkiyyesi sâyesinde nâil-i emân olup 740’da vefât etdi. Fâzıl,
               hüsn-i  takrîr  ve  beyânı  sâyesinde  âmmenin  muhabbetini  kazandığından  1100’de  Yâkûtiye                          müdebbir, kerîm, halûk bir zât idi. Servet ü sâmânı birâderi Ömer Çelebi’ye intikâl etmişdi.
               Zâviyesi  şeyhi  ve  mescidi  vâizi  olup  1105’de  sâbık  Niksar  müftüsü  iken  Amasya’ya  gelip                     Bunun mahdûmu Mevlânâ Nizameddîn Abdülmelik Çelebi meşâhîr-i fuzalâdandır.
               müderris  olan  Hüseyin  Efendi’nin  vefâtıyla  uhdesinde  bulunan  Sultân  Me’sûd-i  Selçûkî
               vakfından  dersiyye  vazîfesi  buna  verildi.  Bu  vazîfeleri  hüsn-i  îfâ  ederek  1119  senesi
               zilhiccesinde vefât etdi. Âlim, kâmil, vâiz, natûk, müteşerri’ bir zât idi. Vazife-i dersiyyesi
               mahdûmları Mehmed, Mustafa Efendilere verildi. [166]



                                                           402                                                                                                                    403
                                                           406
   402   403   404   405   406   407   408   409   410   411   412