Page 402 - 6-8
P. 402

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                     Şükrü Mehmed Efendi-Zeytûnî
                     [146] Amasya mülhakâtından Zeytun kazâsının eski merkezi olan Avlağu kasabasından
               İbrâhim’in  oğludur.  Bir  müddet  Amasya’da  İçerişehir’de  Tekke  Medresesi’nde  ikâmet  ve
               Sipâhi Hâfız Ömer Efendi’nin halka-i tedrîsinde tahsîl-i ulûma gayret etdi.
                     Ba’dehû İstanbul’a gidip Ayasofya Medresesi’nde ikâmet ve meşâhîr-i ulemâdan ikmâl-
               i  tahsîl  ederek  mücâz  ve  bi’l-imtihân  Ayasofya  Câmiinde  ders-i  âm  ve  1260  senesi
               rebîülevvelinde müderris oldu. İki defa icâzet verip esnâ-yı tedrîsinde devre-i medârisi ikmâl
               ederek 1291 muharreminde Girit mollası oldu.
                     Ba’dehû Sobice kazâsı ile mütekâid olduğu esnâda bilâd-ı hamse pâyesiyle taltîf edilip
               Ayasofya Câmi-i şerîfinde hadîs ve tefsîr tedrîsâtıyla meşgûl olduğu halde 1295’de dâr-ı naîme
               irtihâl etdi. Kibâr-ı mevâlîden fâzıl, kâmil, gâyet müteşerri’’, sâlih bir zât idi.

                     Şükrü Mehmed Ağa-Meydânî
                     Amasya’nın  Hızır  Paşa  Mahallesi’nde  bahçıvan  tâifesinden  Ali  oğludur.  Gençliğinde
               İstanbul’a gidip ba’zı devâir-i [147] Bâb-ı Âlî’ye intisâb ve hizmet ederek sadr-ı esbak Kıbrıslı
               Mehmed Kamil Paşa’ya kapılandı. Kendisini ve hizmetini müşârün-ileyhe beğendirip vekil-i
               harcı oldu.
                     Bu hizmetinde akıl ve istikâmeti zâhir olduğundan sadâretinde kethüdâsı olarak büyük
               nüfûz ve şöhret kazandı. Dergâh-ı âlî kapıcıbaşılığı rütbesiyle taltîf edilip büyük me’mûrların
               istinâdgâh ve mültecâsı oldu. Bu sâyede hayli nüfûz ve servet elde etdi.
                     Hayfâ ki, mübtelâ-yı kumâr olduğundan 1309 senesinde Efendisinin sadâretden azline
               binâen nüfûz ve ikbâli hitâma erip 1312’de vefât etdi. Zamân-ı ikbâlinde birikdirdiği servet ü
               sâmânı da kumâr uğrunda hebâya gitdi. Akıl ve dirâyeti zevk ve sefâhetine galebe edemedi.

                     Şekvâyî Ahmed Çelebi-Velîzâde
                     Amasyalıdır.  Hâce  Sultân  vakfı  mütevellîsi  Veli  Bey’in  oğludur.  Pederinin  zamân-ı
               tevliyet ve azli şekvâlarla geçtiğinden “Şekvâyî” lâkâbını almışdı. Biraz tahsîl-i maârif ederek
               Mevlevî olup eş-Şeyh Alâeddîn Dede’ye [148] hizmet etdi.
                     Ba’dehû el-Hâc Ebûbekir ve Arab Salih Dedeler zamanında Neyzenbaşı olup 1149’da
               vefât eyledi. Şâir, mûsîkâr, hissedâr-ı maârif idi. Sesi de güzel, küşâde meşreb olduğundan
               müezzinbaşı Yeniceli Hâfız Ahmed Efendi ile birleştiği meclise doyulmazdı.

                     Şemseddîn Ahmed Çelebi-Mevlânâ Ebû’l-Hayr
                     Abdullah Bîkendî mahdûmudur. Buhârâ’da ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm olduğu esnâda
               zâlim, bî-emân Cengiz Hân ordusu Mâverâü’n-nehre indiğinden bir çok zevât ile firâr edib
               Anadolu’ya ilticâ ve Amasya’da tavattun etdi.
                     Yıllarca tedrîs-i ulûm edib Amasya kâdı’l-kudâtı Mevlânâ Fahreddîn Mehmed Razî’ye
               niyâbet  ve  642  sâlinden  sonra  vefât  etdi.  Mahdûmu  Mevlânâ  Abdüssamed  bin  el-Bîkendî
               ma’rûfdur. Fukahâdan idi.

                     Şemseddîn Ahmed Çelebi-Mevlânâ İbnü’l-Verdî
                     Amasya ümerâsından İzzeddîn Gül Bey’in mahdûmudur. “Gül Beyoğlu” demekle meşhûr
               olduğundan  Arapça  “İbnü’l-Verdî”  diye  imzâ  ederdi.  Amasya  [149]  kâdı’l-kudâtı  olmakla
               “Ahmed bin Gül Bey el-Verdî” imzâsı mükerreren görüldü. Yukarıda tercemesi yazılıdır.

                     Şemseddîn Ahmed bin ez-Zîyarî
                     Amasya’nın  a’yân-ı  ulemâsından  Zeyneddîn  Ya’kûb  Çelebi  bin  Hâce  Muhîbeddîn
               Mevdûd bin ez-Ziyârî mahdûmudur. Ulemâdan tahsîl-i ulûm edib tedrîse mücâz oldukdan sonra
               hayli müddet ders-i âm ve ba’dehû müderris-i medrese-i Torumtay oldu.



                                                           397
                                                           401
   397   398   399   400   401   402   403   404   405   406   407