Page 403 - 6-8
P. 403

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                      Amasya hükümdârı Hacı Kutlu Şâh’ın esdikâsından olmakla bir müddet Amasya kâdı’l-
               kudâtı nâibi olarak fazîlet ve kifâyeti görülmekle Amasya kâdı’l-kudâtı oldu. 765 hudûdunda                                  Şemseddîn Ahmed Bey-Şems Paşazâde
               vefât etdi. Fuzalâdan bir zât idi. Mahdûmu Şeyhülislam Saîdüddîn Mevhûb Çelebi ve birâderi                                   Amasyalıdır. Ümerâdan Abdullah Bey bin Mahmûd Bey bin Nişâncı Şemseddîn Ahmed
               kâdı’l-kudât Takıyyüddîn Osmân Çelebi’dir.                                                                             Paşa’nın mahdûmudur. Ceddi Nişâncı Şemseddîn Ahmed Paşa Sultân Murâd-ı Sânî devrinde
                                                                                                                                      nişâncı olup maktûlen vefât etmişdi. Her ikisinin de tercemesi yukarıda yazıldı.
                     Şemseddîn Ahmed Çelebi-Mevlânâ Hâce
                     Amasyalı Abdullah oğludur. Ulemâdan tahsîl-i ulûm ederek ticârete sülûk edib Amasya                                    Şemseddîn Ahmed Çelebi-Mâşî
               hükümdârı Hacı [150] Şâdgeldi Paşa nezdinde büyük bir i’timâd kazandı. 788’de Sultân Murad                                   Amasyalıdır. “Yürigin Dede” demekle meşhûr Şemseddîn Ahmed Çelebizâde Mehmed
               Hüdâvendigâr’ın istîlâsında Kudûs’e gidip orada tavattun ve ikâmet ederek 805’de vefât etdi.                           Çelebi mahdûmudur. Amasya ve İstanbul fuzalâsından ahz-ı ulûm edib Sultân Bâyezîd-i Sânî
               Ağniyâ-yı ulemâdan idi. Mahdûmu “Mevlânâ Ebû Uzeybe er-Rûmî” demekle meşhûr Hâce                                       Amasya vâlisi iken Amasya’da ders-i âm ve Hüsamîyye müderrisi oldu.
               Mehmed Çelebi’dir.                                                                                                           Ba’dehû  Sultân-ı  müşârün-ileyhin  cülûsunda  sânîyen  İstanbul’a  gidip  Mahmûd  Paşa,
                                                                                                                                      ba’dehû Kalenderhâne ve sonra Edirne’de Dârü’l-Hadîs [153] Medreselerine sırasıyla müderris
                     Şemseddîn Ahmed Rûmî-Molla Şeker                                                                                 oldu. 907’de Amasya müftüsü ve Sultânîyye müderrisi olduğu halde Amasya’ya gelip iki yıl
                     Amasyalıdır.  Pederinin  adı  Abdullah’dır.  Amasya  hükümdârı  Hacı  Şâdgeldi  Paşa                             kadar iftâ ve tedrîs ederek 909’da vefât eyledi.
               devrinde  tahsîl-i  ulûm  ederek  Mevlânâ  Saîdeddîn  Mevhûb  bin  ez-Ziyârî  ve  Mevlânâ                                    Meşâhîr-i ulemâdan muhakkik, fâzıl, gâyet fakîh, kâmil, takrîr ve beyânı mükemmel,
               Cemâleddîn Mehmed bin el-Aksarayî gibi fuzalâdan mücâz ve ders-i âm oldu. Bâ’dehû Atabeg                               fasîh bir zât idi. “Şakâyık Tercemesi”nde Mecdî Mehmed Efendi diyor ki; “Akrân ve emsâli
               Medresesi müderrisi olup fesâhat-ı beyânı, selâset-i takrîri, uzûbet-i lisânı sâyesinde iştihâr etdi.                  ortasında hüsn-i takrîr, dil-pezîr ve lutf-ı muhâvere-i bi-nazîr ile fasîhü’l-lisân, melîhü’l-beyân
                     Topal  Timur  tarafından  ta’yin  edilen  Kara  Devlet  Şâh’ın  Amasya  vâliliğine  itirâz                       olup  ulüvv-i  şân  ve  sümüvv-i  mekân  ile  celîlü’l-meâb,  cezîlü’l-nisâb  idi.  Cümle-i  ulûmda
               eylediğinden  Topal  Timur’un  hafîdi  Kara  Mehmed  Sultân’ın  805’de  Amasya’ya  vürûdu                              müşâreket-i ilmiyyesi olduğundan gayri ilm-i fıkıh ve usûlde yed-i tûlâsı var idi.” Mahdûmu
               esnâsında Arabistan’a firâr edib Halep’e gitdi. Oranın vâlisi Emîr Şeyh Müeyyedî kendisine                             Fikri Mehmed Çelebi meşâhîr-i şuarâ ve ulemâdandır.
               riâyetler etdi.
                     Emîr-i müşârün-ileyh Mısır’a Sultân oldukda Kudüs’de tavattun edib Sultân-ı müşârün-                                   Şemseddîn Ahmed Efendi-Müeyyedzâde
               ileyhin burada binâ eylediği medresesi müderrisi oldu. Müstevfî-i ta’yinâta nâil olup tedrîs ve                              Amasyalıdır. Yâkut Paşa Zâviyesi şeyhi Mevlânâ Müeyyed Çelebi bin eş-Şeyh Ali Yârî
               tezkîr ile imrâr-ı hayat ederek 828’de vefât  etdi. Fâzıl, elsine-i selâse ile mütekellim, vâiz,                       Çelebizâde Mevlânâ Mehmed Çelebi mahdûmudur. Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi’nin
               natûk, fasîhü’l-lisân, azbü’l-beyân idi. Bu münâsebetle “Mevlânâ Şeker Çelebi” dendi.(İnsü’l-                          amcazâdesi olup Mevlânâ Hatîb Kâsım Amâsî ve emsâli fuzalâdan tahsîl-i ilm ederek ders-i âm
               Celîl) [151]                                                                                                           ve müderris-i be-nâm oldu. [154]
                                                                                                                                            Amcası Abdülvâsi’ Çelebi bin Mü’eyyed Çelebi kerîmesi Ayşe Hâtun Molla ile teehhül
                     Şemseddîn Ahmed Paşa-Gümüşlüzâde                                                                                 edib fezâil-i ilmiyyesi anlaşıldığından Mehmed Paşa müderrisi, ba’dehû Tokat kadısı ve 912’de
                     Amasyalıdır.  Tercemesi  yukarıda  yazılan  Mevlânâ  Hüsameddîn  Hüseyin  Çelebi                                 Amasya kâdı’l-kudâtı olarak Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed’in müsteşâr ve musâhibi
               mahdûmudur.  Bunun  da  terceme-i  hâli  yukarıda  Gümüşlüzâde  Ahmed  Paşa  diye  ber-tafsîl                          oldu.
               yazılmıştır.                                                                                                                 Sultân-ı müşârün-ileyh musâhibleri olan “Şems”lerin birincisi olup altı yıl kadar büyük
                                                                                                                                      bir nüfûz ve ikbâle erdi. 918’de Sultân Selim  Hân’ın cülûsunu  müteâkib  Sultân Ahmed’in
                     Şemseddîn Ahmed Çelebi-Yürigin Dede                                                                              saltanatı zâil olduğu esnâda kendisini istîlâ eden havf ve haşyet içinde dâr-ı ukbâya rihlet etdi.
                     Amasyalı Hamza oğludur. Gümüşlüzâde Pîr Celaleddîn Abdurrahman Çelebi sohbetinde                                       Fâzıl,  müdebbir,  kâmil,  edîb,  şâir  olup  “Şems”  diye  tahallüs  ederdi.  Fıkıhdan  bir
               ulûm-ı zâhire ve bâtıneyi ahzederek sûfîlere karıştı. Hâce Celâl Çelebi tarafından yapılan ve                          mecmu’a-i  latîfesi  ve  âsâr-ı  şi’rîyyesi  vardır.  Mahdûmları  Abdülvâsi,  Abdülvahhab  Remzi
               Kasr-ı Sûfîyân unvânıyla ma’lûm-ı enâm olan Gümüşlüzâde zâviyesinde ikâmet edib meşgûl-i                               Efendilerdir.  Abdülvâsi  Çelebizâdeler  Amasya’da  ve  Abdülvahhab  Remzi  Efendizâdeler
               riyâzet oldu. Sultân Murâd-ı Sânî kendisine hüsn-i i’tikâd eylediğinden bir müddet Bursa’da                            İstanbul’da kalmışlardır.
               oturdu. 831 sâlinden sonra vefât etdi. Mahdûmu Mehmed Çelebi’dir.
                                                                                                                                            Şemseddîn Ahmed Çelebi-Molla Şems-i Pîr
                     Şemseddîn Ahmed Çelebi-Pervâne Beyzâde                                                                                 Amasyalıdır. Halvetiyye meşâyih-i kibârından Gümüşlüzâde [155] eş-Şeyh Hayreddîn
                     Amasya  a’yânından  Abdülvehhab  Çelebi  bin  Haydar  Çelebi  bin  Hâce  Gıyaseddîn                              Hızır Çelebi mahdûmudur. Erkân-ı Selîmîyye’den ve meşâhîr-i hattâtînden olup tercemesi “Pîr
               Mehmed Çelebi bin Emîr Nasıreddîn Ahmed Bey bin emîr-i kebîr Azizüddîn Mehmed Bey bin                                  Şemseddîn Ahmed Çelebi” diye yukarıda yazıldı. Sultân Selîm-i Evvel cülûsunda ser-kâtib-i
               emîr-i  kebîr  Muîneddîn  [152]  Süleyman  Pervâne  Bey  bin  el-vezîr  Mühezzebeddîn  Ali                             pâdişâhî olmuşdu.
               mahdûmudur. Sultân Murâd-ı Sânî Amasya’da vâlî iken ceddînin vakfına mütevellî ve meşâhîr-
               i a’yândan olup 836’da Ahî Dârbhâneci vakfına şâhid görüldü. 845 sâline doğru vefât etdi.                                    Şemseddîn Ahmed Çelebi-Cemâlîzâde
               Mahdûmu Mehmed Çelebi ve hafîdi ümerâdan Haydar Bey’dir.                                                                     Amasyalıdır. Hâce Sultân Zâviyesi şeyhi iken 908’de vefât eden “Çelebi Halife” demekle
                                                                                                                                      meşhûr eş-Şeyh Cemâleddîn Mehmed Cemâlî Efendi’nin mahdûmudur. Amasya ulemâsından
                                                                                                                                      ve meşâyih-i kirâmından ulûm-ı zâhireyi ahz ve Tarîkat-ı Halvetiyye’yi de pederinden telekkun
                                                                                                                                      edib Mısır’a gitdi.




                                                           398                                                                                                                    399
                                                           402
   398   399   400   401   402   403   404   405   406   407   408