Page 487 - 6-8
P. 487

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                                                                                      İstanbul’a  gitdi.  Divân-ı  Hümâyûn  kalemine  girip  tefeyyüz  ederek  Fâzıl  Ahmed  Paşa’nın
                     Abdülbâkî Efendi-Veli Efendizâde                                                                                 evâhir-i sadâretinde tezkîre-i sânî oldu. [420]
                     Amasya  fuzalâsından  “Tilki  Veli  Efendi”  demekle  meşhûr  Veliyyüddîn  Efendi’nin                                  1087 şâbânında Sadr-ı a’zam olan Kara Mustafa Paşa’nın zamanında birinci tezkîreci ve
               mahdûmudur. Amasya’da fâzıl-ı meşhûr Kâdızâde Küçük Mehmed Efendi’den ikmâl-i tahsîl                                   1095’de müşârün-ileyhin i’dâmında ma’zûl ve menkûb olup Hicâz’a gitdi. Burada bir müddet
               edib  ders-i  âm  olmuşdu.  Amasyalı  Ömer  Efendi,  muallim-i  sultânî  olduğu  esnâda  1027’de                       kalıp Amasya’ya avdet edebildi.
               İstanbul’a  gidip  müşârün-ileyhin  [417]  bâb-ı  lütfuna  mülâzemet  etdi.  1030’da  müderris  ve                           1102’de  ilk  meclis-i  a’yânın  açılmasında  baş  a’yân  olup  birkaç  yıl  riyâsetde  kaldı.
               Ayasofya ders-i âmı oldu. Yıllarca bu vazîfesini îfâ edib sonra kürsi şeyhi ve devr-i cevâmî                           Ba’dehû  pederi  gibi  Hâtuniyye  vakfı  mütevellîsi,  1112’de  baş  a’yân  görüldü.  1121
               ederek 1055’de Ayasofya vâizi ve kürsi şeyhi olduğu halde 1058’de vefât etdi. Âlim, vâiz, takrîr                       cumâdelûlâsında vefât etdi. Hâcegân-ı Divân-ı Hümâyûn’dan edîb, nâfizü’l kelim bir zât idi.
               ve ifâdesi açık, müteşerri’ idi. Birâderi Abdurrahman Efendi mevâlîdendir.                                             Mahdûmları  Mustafa,  Halil,  Mehmed  Ağalardır.  Bunlara  ve  bunların  evlâdına  “Hacı
                                                                                                                                      Bâkîzâdeler” denirdi. Hâfız Mustafa Ağa 1142 zilka’desinde fevt oldu. Mahdûmu ricâlden Abdî
                     Abdülbâkî Efendi-Çavuşzâde                                                                                       Ağa’dır.
                     Amasya’nın Helkis Mahallesi’nde mektebi olan Mustafa Çavuşzâde mevâlîden Mehmed
               Efendi’nin mahdûmudur. Birâderi Mustafa Efendi’yle beraber mâliye kalemine çerağ edildi.                                     Abdülbâkî Efendi-Müftîzâde
               Burada tefeyyüz ederek muhâsebeci, 1057 şa’bânında Kudüs defterdârı oldu.                                                    Esbak  Amasya  müftüsü  Mütevellîzâde  Ahmed  Efendi’nin  mahdûmudur.  Amasya
                     1059 şevvâlinde şıkk-ı sânî defterdârı olarak İstanbul’a geldi. 1061 muharreminde şıkk-ı                         fuzalâsından tahsîl-i ulûm ederek İstanbul’a gitdi. Rüûs imtihânını kazanıp müderris ve ders-i
               evvel defterdârı (mâliye nazırı) oldu. Ramazân’ın yirmi yedinci günü azliyle birâderi Mustafa                          âm oldu. Esnâ-yı tedrîsinde devre-i medârisi ikmâl ederek kibâr-ı müderrisînden olduğu halde
               Efendi  kendisine  halef  olduğundan  1062  muharreminde  baş-mukâtaacı,  ba’dehû  baş-                                niyâbetle sancaklara hâkim ve 1157’de es-Seyyid Ali Rıza Efendi tarafından Amasya nâibi
               muhâsebeci olup sonra vefât etdi. Erbâb-ı iktidârdan idi. Bu terceme muhâsebe defterlerinden                           oldu. Ba’dehû Diyarbekir mollası [421] olup 1168’de vefât etdi. Fâzıl, fakîh, mütekellim bir zât
               çıkarıldı. Târihlerde yoktur. [418]                                                                                    idi. Pederinin medresesini tecdîden yaptırdı.

                     Abdülbâkî Dede-Ârif Dedezâde                                                                                           Abdülbâkî Ağa-Hacı Bâkîzâde Hacı
                     Amasya’da Bayrampaşa Mevlevîhânesi şeyhi Ârif Mehmed Dede’nin oğludur. 1058’de                                         Amasya  eşrâfından Hacı Mehmed  Ağa bin  Hacı Abdülbâkî  Efendi’nin  mahdûmudur.
               pederiyle beraber İstanbul’a gidip Galata Mevlevîhânesi’nde ikâmet etdi. Bir müddet sonra                              Pederinin vefâtında yerine geçip Receb Mahallesi hânedânlarından oldu. Mükerreren hâciyân
               Beşiktaş’da Mürre Hüseyin Paşa Mevlevîhânesi şeyhi olup 1086’da vefât etdi. Urefâdan idi.                              ve a’yân meclislerine a’zâ ve birkaç defa Hacıbaşı ve bir defa da baş a’yân olup 1193’de vefât
               Mahdûmu Alaaddîn Dede’dir.                                                                                             etdi. Meşâhîr-i a’yândan kerîm, sofrası küşâde, fukarâsı bol bir zât idi. Mahdûmu mevâlîden
                                                                                                                                      Hacı Mehmed Efendi’dir.
                     Abdülbâkî Efendi-Kadızâde
                     Amasyalı kadılardan Hâfız Ahmed Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da ikmâl-i tahsîl                                        Abdülbâkî Efendi-Müftîzâde es-Seyyid Hacı
               edib pederinin mesleğine girdi. Hayli kasabât ve bilâda kadı olup 1110 sâlinden sonra vefât                                  Köprülüdür. Esbak Köprü müftüsü Avdanlı Hacı Yûsuf Efendi evlâdından Mehmed Saîd
               etdi.                                                                                                                  Efendi bin Mehmed Efendi mahdûmudur. Köprü ve Amasya’da ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm,
                                                                                                                                      Rahmaniye müderrisi, nakîb kâim makâmı, birkaç defa Köprü müftüsü oldu. 1278’de vefât etdi.
                     Abdülbâkî Paşa-Dedezâde                                                                                          Meşâhîr-i ulemâ ve eşrâfdan idi. Hafîdi Muhyiddîn Mehmed Efendi de ulemâdandır. Aşağıda
                     Köprülüdür.  Fâzıl  Ahmed  ve  Mustafa  Paşaların  dedesi  olan  Yûsuf  Ağazâde  Mustafa                         gelir.
               Ağa’nın oğludur. Fâzıl Ahmed Paşa’nın dâiresinde terbiye gördü. Bunun irtihâlinde Köprü’ye                                   Köprü ulemâsından Hâfız Ömer Efendizâde Abdülbâki Efendi de Köprü’de mahkeme
               gelip konağında ikâmet ve hısımı olan Kara Mustafa Paşa’dan tebâüd etdi.                                               a’zâsı, Orta Câmii hatîbi [422] ve müstantık oldu. Ancak ilmi vardı, sesi yokdu. Gâyet sükûtî
                     1095’de Paşa’nın i’dâmında İstanbul’a gidip Tekfûrdağlı Mustafa Paşa’nın ağalarından ve                          meşrepti. 1321’de Köprü mahkemesi reisi olduğum esnâda bu zâtı a’zâ ve müstantık buldum.
               ba’dehû [419] kethüdâsı oldu. 1101 muharreminde Efendisi’nin vefâtında Erzurum gümrük emîni                            Keşrâfzâde Hasan Şükrü Efendi’ye müntesipdi. Sonra ma’zûl ve merhûm oldu.
               olup muallim-i sultânî es-Seyyid Feyzullah Efendi’ye burada intisâb etdi. 1104’de Gümüşhâne
               emîni oldu.                                                                                                                  Mevlânâ Abdülcebbâr-Bahâeddîn el-Kâdirî
                     1106  senesi  cumâdelâhiresinde  cülûs  eden  İkinci  Sultân  Mustafa’nın  emriyle  gelip                              Amasya civârında köyünde medfûn olan Mevlânâ Abdülkâdir Şeyh bin Abdülmennân
               Şeyhülislâm olan es-Seyyid Feyzullah Efendi’nin himmetiyle 1106 senesi şevvâlinde Sipâhiler                            bin Ali bin Abdülmennân mahdûmudur. Buna “Şeyh Kâdiroğlu, Kâdirî” denirdi. Ulemâdan
               Ağası olarak İstanbul’a geldi. 1107’de vezâret rütbesiyle Erzurum vâlisi ve erzâk muhâfızı oldu.                       tahsîl-i ilm ü kemâl etdikden sonra pederinin silkini tutdu. Amasya’da ikâmet ve Şâdgeldi Paşa
                     1110’da Trabzon vâlisi olup Trabzon’a geldi. 1111’de bir müddet hasta olarak vefât etdi.                         Zâviyesi  şeyhi  olarak  iştihâr  etdi.  Çelebi  Sultân  Mehmed’in  hüsn-i  i’tikâdını  kazanmış
               Hâtuniyye Câmii hazîresinde medfûndur. Bilâ-veled olduğu münâsebetle Köprü’deki konağı                                 olduğundan  ricâl-i  devlet  yanında  pek  muhteremdi.  Şeyhülislam  Gümüşlüzâde  Pir
               birâderleri Pirî, Hasan ağalara kaldı.                                                                                 Abdurrahman Çelebi’nin vefâtında Amasya’nın kutbu sayıldı. 825’de vefât etdiği zannolunur.
                                                                                                                                      Âlim, kâmil, müteşerri’ bir pîr-i muhteremdi. Mahdûmu Şeyhülislam Abdülkerîm Efendi’dir.
                     Abdülbâkî Efendi-Hacı
                     Amasya  eşrâfından  Hâtuniyye  vakfı  mütevellîsi  Hasan  Ağa’nın  mahdûmudur.
               Gençliğinde  Hattât  Hâfız  Ahmed  Efendi’den  hutût-ı  mütenevviayı  tahsîl  ve  temeşşuk  edib




                                                           482                                                                                                                    483
                                                           486
   482   483   484   485   486   487   488   489   490   491   492