Page 493 - 6-8
P. 493
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
lüzûm üzerine 1292 senesi muharreminde ikinci defa evkâf müsteşârı oldu. 1294 senesi Tarik-i tedrîsi terk edib yevmî otuz akçe vazîfe ile tarîk-i vaazı ihtiyâr ederek Sultân
rebîülâhirinin on yedisinde bâlâ rütbesiyle evkâf nâzırı oldu. Bâyezîd Câmii’nde [440] vâiz ve kürsi şeyhi oldu. İlm-i tefsîrde pek ziyâde ihtisâsı olduğundan
1295 senesi muharreminin sonunda azledilip rebîülâhirinde ikinci defa evkâf nâzırı oldu. hânesinde tüllâb-ı ulûma tefsîr okuturdu. Pek çok erbâb-ı kemâl ilminden istifâde etdi.
1296 zilka’desinin üçüncü günü infisâl edib 1300 senesinde irtihâl etdi. Eğrikapı’da [437] Bu hâl üzere yirmi yıl kadar bir tarafdan halka vaaz ve nasîhat diğer tarafında tedrîs-i İlm-
medfûndur. i Tefsîr’e muvâzabet ederek 948’de vefât etdi. Fâzıl, müfessir, gâyet müteşerri’, zâhid, meşağil-
Evkâfa ma’lûmâtı geniş, muktedir, idâreci ve kuyûda vukûfu mükemmel idi. Mahdûmları i dünyeviyyeden fâriğ, kanâatkâr bir zât idi. Mecdî Mehmed Efendi “Şakâyık Tercemesi”nde
Mehmed Cânib, Ahmed Sâlim Beylerdir. Evkâf muhâsebecisi Mehmed Cânib Bey yakınlarda diyor ki: “Abdülhamîd bin Eşref; Kastamonu’da vücûda geldi.! Ol asrın ulemâsından okuyup
vefât etdi. Sâlim Beyzâde Abdülbâkizâde Abdülhalîm Bey şimdi Beyoğlu evkâf müdürü olarak zîb ü zîver-i fezâil ile zât-ı şerîfini tehzîb eyledikden sonra İlm-i Tasavvuf’a tâlib ve râğıb oldu.
ber-hayatdır. Tâife-i Nakşibendiyye’nin kibârından ekmel-i kümmel-i müte’ellihîn, ârif-i billâh Uzun
Musliheddîn ile musâhabet edib onun şeref-i sohbetiyle tekmîl-i şân-ı saâdet-nişân eyledi. Uzun
Abdülhamîd Çelebi-Ebû İshakoğlu Musliheddîn hazretleri vefât eyledikden sonra tarîka-i vaazı ihtiyâr eyleyip yevmî otuz akçe
Şeyhülislam Şemseddîn Ebû İshâk Müeyyed bin Saîdeddîn Mehmed bin Mes’ûd vazîfe ile mahmiye-i [441] Kostantıniyye’de halka vaaz ve nasihat eyledi.
Kâzerûnîzâde Mevlânâ Ali Çelebi mahdûmudur. Amasya’da ikmâl-i tahsîl edib Bursa’da Molla İlm-i Tefsîr’de yed-i tûlî sâhibi olup esnâ-yı vaazında kelimât-ı fasîha ve ibârât-ı melîha
Fenârî dersine mülâzemet ederek müderris oldu. Edirne’de birâderi Mecdüddîn Abdülmecîd ile takrîr ve ta’bîr eder idi. Kur’ân-ı azîmi ekseriya ders tarîkiyle kendinin evinde tefsîr eder idi.
Çelebi’ye niyâbet edib İstanbul fethinde Amasya’ya geldi. 870 hudûdunda vefât etdi. İfâde etdiği tullâb-ı kemâl-i iktisâbdan cem-i kesîr ve cemm-i gafîri zirve-i ulyâ ve gâyet-i
kusvâya irgörmüşdü. Muâsır olduğu fuhûl-ı efâdıl’ın defter-i mefâhirini dürmüşdü.
Abdülhamîd Çelebi-Abdaloğlu Ekser-i evkâtda samt u sükût üzere olup Cenâb-ı Rabbü’l-erbâba müteallık bir saat
Lâdiklidir. Eş-Şeyh Şemseddîn Mehmed Abdal Sultân’ın oğludur. Amasya’da Mevlânâ fikretden ve bir lahza mülâhazadan hâlî olmaz idi. Zât-ı şerîf-i şeref-gâyâtı edîb ve erîb ve lebîb
İsrâfil Lâdikî’den ikmâl-i tahsîl edib müderris, kâdı-i Lâdik oldu. Sonra pederinin zâviyesinde ve mehîb olup meşâğil-i dünyeviyyeden şâğil ve mu’tezil ve kendi nefsinin ıslahına
inzivâ ve ibâdet ve irşâd-ı halk ile iştiğâl ederek 845 sâlinden sonra vefât etdi. Ulemâ ve mütemahhız ve mütevaggıl kimse idi. Dokuz yüz kırk sekiz senesinde vefât eyleyip hazîz-i
meşâyih-i kirâmdan idi. Mahdûmu Mehmed Çelebi’dir. İsrâfilzâde Nasûh Çelebi bunun dâmâdı nâsûtdan zirve-i lâhûta urûc eyledi.”
zannolunur. Müellif-i “Şakâyık” İsâmeddîn Ahmed Efendi pek çok zevâtın maskat-ı re’sini ve
doğduğu yerini ta’yînde sehiv ve zühûle düştüğü gibi bu zâtın ve bunun yukarısında Merzifonî
Abdülhamîd Efendi-İsrâfilzâde olduğunu kendi kalemiyle âsârında tesbit eden Hayreddîn Hızır Atûfî’nin Kastamonulu [442]
Amasya fuzalâsından Mevlânâ İsrâfilzâde Nasûh Çelebi mahdûmu Abdülmecîd Efendi göstermesinde sehiv ve zühûl açıktır.
birâderidir. Bu da Amasya’da ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve müderris-i be-nâm oldu. Ba’dehû
silk-i kudâta girip [438] büyük beldelere kadı oldu. 885 hudûdunda vefât etdi. Kibâr-ı kudât ve Abdülhamîd Çelebi-Şeyh Şâdîlizâde
ulemâdan idi. Mahdûmu Mehmed Çelebi de kadılardandır. Amasya fuzalâsından Şeyh Şâdîli Muhyiddîn Mehmed Çelebizâde Mevlânâ Saadeddîn
Mes’ûd Çelebi mahdûmu olup ulemâdan ikmâl-i tahsîl ederek müderris ve 978’de kudât ve
Abdülhamîd Çelebi-Müeyyedzâde mevâlîden görüldü. Ba’dehû vefât etdi.
Esbak Galata kadısı ve Galata’da mahallesi olan Amasyalı Müeyyedzâde Mehmed
Efendi’nin mahdûmudur. Tahsîl-i ilm u hat edib Divân-ı Hümâyûn kâtiblerinden oldu. Ba’dehû Abdülhamîd Efendi-Mevlânâ Halvetî
tefeyyüz ederek ümenâ ve Hâcegan-ı Divân’dan olup 918’de Yeniçeri kâtibi ba’dehû sadâret Şirvânlıdır. Şirvân’ın ulemâ ve meşâyihinden ikmâl-i tahsîl ve tefeyyüz ederek müderris
tezkîrecesi ve 924’de reîsülküttâb oldu. 926’da infisâl ve ba’dehû irtihâl eyledi. ve Şeyh Kubâd-ı Halvetî sohbetinde istifâza etdi. Şehzâde Sultân Mustafa Amasya’da vâlî iken
Amasya’ya gelip yerleşti. Bir müddet sonra Selâmet Hâtun zâviyesi şeyhi olup pek çok zevâta
Abdülhamîd Çelebi-Eşrefzâde hilâfet verdi. 974’de vefât edib tekke hâricinde defnedildi. Meşâhîr-i Halvetiyyeden bir mürşîd-
Amasya’da “Küçük Emîr” demekle meşhûr olup Amasya’da vefât eden sâdât-ı kirâm-ı i âgâh-ı muhterem, bir ârif-i billâh idi. “Şemseddîn Sivasî” demekle meşhûr Zileli Şeyh
Hüseyniyye’den Eşref Mehmed Çelebi bin Emîr Hüsameddîn Hüseyin Çelebi bin Emîr es- Şemseddîn Ahmed Efendi bunun halîfesidir. [443]
Seyyid Sadreddîn Mehmed bin Hüseyin bin Ali el-Horasanî mahdûmudur.
888’de vefât eden pederinin kaydı üzere 880 senesi şa’bânının ğurresinde Amasya’da Abdülhamîd Bey-Köprülüzâde
doğdu. [439] Büyük amcası Amasya’da “Koca Emîr” demekle meşhûr İbrâhim Efendi’den ve Köprülüdür. Köprü’de ceddînin kendisine verilen konağında ikâmet eden Âmir Bey bin
Amasya müftüsü Abdî, müfessir Bahşî, Amasya müftüsü Sinan Efendilerden tahsîl-i ilm ü Abdullah Paşa bin Mustafa Paşa bin Köprülü Mehmed Paşa’nın mahdûmudur. Köprü’de doğdu.
kemâl ve diğer amcası Abdülhay Efendi’den de istifâde ederek ders-i âm oldu. Köprü’de mukaddimât-ı ulûmu görüp İstanbul’a giderek amcazâdesi Hâfız Ahmed Paşa
Amasya’da tedrîs-i ulûm etdiği esnada amcası Abdülhay Efendi Kastamonu kadısı dâiresinde okudu.
olduğundan beraber götürdü. Bir müddet Kastamonu’da ders okuttu. 918’de Sultân Selîm-i 1169 senesi zilka’desinde İstanbul müderrisi olup ikmâl-i devre-i medâris ederek 1197’de
Evvel tahta cülûs etdikde Abdülhay Efendi’nin Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed’e yardım Yenişehir-i fenâr, 1204’de Mısır mollası oldu. 1205 senesi evâilinde vefât etdi. Ulemâdan idi.
etdiği söylenmekle azledildiğinden amcasıyla beraber Bursa’ya gönderildi. Mahdûmu Asım Bey de ulemâ ve mevâlîden olup 1231’de vefât etdi. Kitâplarını ceddi
Burada Kastamonu dâhilinde “Bakır Küreli” demekle meşhûr Uzun Musliheddîn kütübhânesine vakfetdi. Bu da kâmil bir zât idi. [444]
Nakşibendî’yi bulup onun sohbetinde bulduğu zevk-i ruhânî üzerine ondan münîb oldu. Bu
zâtın vefâtı ve Abdülhay Efendi’nin berâet-i zimmeti üzerine her ikisi de İstanbul’a geldi.
488 489
492