Page 566 - 6-8
P. 566

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Îrân  muhârebâtı  esnâsında  mühim  hizmetler  ibrâz  ederek  1144’de  ordu-yu  hümâyûn
               kadısı  ve  1146  rebîülâhirinde  ilâveten  Bağdâd  mollası  olup  Serasker  Köprülüzâde  Fâzıl
               Abdullah Paşa’nın mâ’iyyetinde bulunarak müşârun ileyhin şehâdetinde 1147’de vefât etdi.
               Âlim, kâmil, afîf, müstakîm bir zât idi. [33]

                     Abdullah Efendi-Apardızâde
                     Esbak  Amasya  serdârı  İbrâhim  Ağa’nın  oğludur.  Amasya  ulemâsından  Merzîfonî
               Mustafa ve İnâllı Mehmet Efendilerden ikmâl-i tahsîl ederek tedrîse mülâzim ve ders-i âm oldu.
               Kırk yıl kadar tedrîs-i ulûm edib “ders-i âm” demekle iştihâr etdi.
                     1158’de  Akdağlı  Şeyh  Mustafa  Efendi  uhdesinde  olan  Torumtay  Medresesi
               müderrisliğini terk ve tezehhüd eylediğine binâ’en bunun uhdesine tevcîh edildi. Altı yıl kadar
               bu vazîfesiyle iştiğâl ederek 1164 senesi rebîülevvelinde dâr-ı bekâya irtihâl etdi. Âlim, fâzıl,
               muhaddis, kâmil, zâhid bir zât idi.

                     Abdullah Hilmi Efendi-Yûsuf Efendizâde
                     Amasyalı olduğu kendi icâzet-nâmesinde görüldü. Amasya ulemâsından şeyhü’l-kurrâ
               Yûsuf  Efendizâde  şeyhü’l-kurrâ  Hâfız  Mehmed  Efendi’nin  sulbinden  1080  târihinde
               Amasya’da doğdu.
                     1093’de büyük babası İstanbul’a gidip orada tavattun ettiğinden peder ve amcası Hâfız
               Ahmed Efendilerle İstanbul’a gidip hıfz-ı Kur’ân ve tahsîl-i vücûh ederek [34] bir taraftan
               “Karakız”  demekle  meşhûr  Hattât  Mehmed  Enverî  Efendi’den  temeşşuk  ve  diğer  tarafdan
               fuzalâdan İbrâhim, Kara Halîl, Süleyman Efendilerden ulûm-ı mütenevvi’ayı tahsîl edib mücâz
               oldu.
                     İbtidâ evâ’il-i tahsîlinde Bıçakçılar Câmii imâmı olduğundan bu unvân ile iştihâr etdi.
               Ba’dehû ders-i âm olup Çorlulu Alî Paşa’nın dârü’l-kurrâsı şeyhi olan amcası Hâfız Ahmed
               Efendi vefât eylediğinden 1123’de bu dârü’l-kurrâ şeyhi oldu.
                     Ba’dehû Sultân Ahmed Hân dârü’l-kurrâsı şeyhi olup bi’l-imtihân kürsî meşâyihi katarına
               dâhil  oldu.  1143  senesi  rebîülâhirinde  tahta  cülûs  eden  Sultân  Mahmûd  Hân-ı  Evvel’in
               gözdelerinden Amasyalı Zanalızâde es-Seyyid Ahmed Ağa, bunun tilmîzi olduğundan sarây-ı
               hümâyûn dârü’l-kurrâsı şeyhi oldu.
                     1145’de  kütüphâne-i  Enderûn  dersiyesi  ve  müte’âkıben  Ayasofya-i  Kebîr  Câmii
               derûnundaki Sultân Mahmûd kütüphânesi hitâmında tefsîr dersiyyesi uhdesine tevcîh edildi.
               Uzun  müddet  Fâtîh  Sultân  Mehmed  Câmii  kürsî  şeyhliği  ve  es-Seyyid  Ahmed  Ağa’nın
               vezâretinde 1148’de sarây-ı hümâyûn hâcesi oldu. [35]
                     Bu esnâda yirmi sekiz yıldan beri te’lîfine bezl-i mechûd ettiği yirmi cild “Buhârî Şerhi”ni
               ya’nî  “Necâhü’l-kârî  fî  şerh-i  Sahîhi’l-Buhârî”  adlı  eserini  ikmâl  ederek  tilmîzi  es-Seyyid
               Ahmed Paşa vâsıtasıyla huzûr-i hümâyûna takdîm eylediğinden bin altın ve bir libâs-ı fahr ve
               samûr kürk ihsânıyla taltîf edildi. Fâtîh kütüphânesine va’z edildiği gün de bin altın daha in’âm
               edildi.
                     Bu  kadar  in’âm  ve  ihsâna  teşekküren  dâmâdları  ve  ba’zı  talebesiyle  beraber  Hicâz’a
               azîmet edib hareketi günü müşârun ileyh es-Seyyid Ahmed Paşa dahî bin altın harc-ı râh verdi.
               Uğradığı Şâm, Hicâz, Mısır ulemâsı fazlını görüp kendisinden icâzet-nâmeler aldılar.
                     Avdette yine tedrîse mülâzemet edib altmış yıl câmilerde ve medreselerde ve Fındıklı’da
               kâ’in yalısında tefsîr ü hadîs okuttu. Konâğında mu’azzam kütüphâne edindi. Pek çok talebeye
               icâzet-nâmeler verdi. Fazl ü sahî i’tibârıyla üstâzü’l-esâtize oldu.
                     Ne yazık ki Şemdânîzâde’nin zabtı üzere 1161 zilhiccesi evâsıtında civârında zuhûr eden
               bir yangın konağına sirâyet ederek bütün eşyâ ve kitâblarıyla beraber [36] yandığından pek
               ziyâde müte’essir olup mezkûr zilhiccenin yirmi altısında dâr-ı na’îme irtihâl etdi. Topkapı
               dışında peder ve ceddi yanında medfûndur.




                                                           563
                                                           565
   561   562   563   564   565   566   567   568   569   570   571