Page 570 - 6-8
P. 570

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Abdullah Efendi-Uzun Müftü
                     Aybatsalıdır. Mehmed bin Abdullah oğludur. Vâlidesi tarafından sâdât-ı  kirâmdandır.
               Gençliğinde Amasya’ya gelip Mehmed Paşa Medresesi’nde ikâmet ve Çorumlu Müftü Hâfız
               es-Seyyid Mehmed, Tokatlı Müftü Şeyh es-Seyyid Mustafa, meşhûr Akdağlı el-Hâc Mustafa
               Efendiler’in halka-i tedrîsâtına mülâzemet ederek ikmâl-i tahsîl edib [46] ders-i âm oldu.
                     Lisânı açık, ifâdesi düzgün mütâla’ası geniş olduğu münâsebetle talebe-i ulûm arasında
               fevkalâde iştihâr edib hayli cem’iyyete muvaffak oldu. Mükerreren icâzet verip şâkirdân-ı irfânı
               çoğaldı.  A’yân  ve  halkın  ve  hâssaten  fuhûl-i  ulemânın  teveccühlerine  mazhar  olduğundan
               1168’de Hüseyin Ağa müderrisi olarak temâyüz etdi.
                     Hüsn-i hâl ve fâzl-ı kemâline binaen üç def’a Amasya müftüsü ve meclis-i a’yân a’zası
               oldu. Evâhir-i ömründe farîza-i Hacı da îfâ ederek emîr-i müderrisînin irtihâlinde re’îsü’l-ulemâ
               olduğu hâlde 1182 senesi ramazânında dâr-ı bekâya irtihâl etdi. Mehmed Paşa Mezârlığı’nda
               medfûndur.
                     Fuhûl-i ulemâdan fâzıl, usûl ü fürû’da mâhir, ulûm-i akliyye ve nakliyyede muhakkik,
               tab’an latîf, âbid ve müteşerri’ bir zât idi. Âkifzâde es-Seyyid Abdürrahîm Efendi “el-Mecmu”
               adlı eserinde bunu senâ eder.  Mahdûmları Hâfız es-Seyyid  Mehmed, Mustafa Efendilerdir.
               Bunlara da “Uzun Müftüzâdeler” dendi.

                     Abdullah Efendi-Ayntâbîzâde es-Seyyid
                     Esbak  Amasya  müftüsü  ve  Hüseyniyye  müderrisi  Ayntâbî  el-Hâc  [47]  Kara  Osmân
               Efendi’nin oğludur. Allâme Iydîzâde Hacı Âkif Mustafa Efendi’nin halka-i tedrîsine mülâzemet
               ederek ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve yıllarca ders okutup be-nâm oldu.
                     Akl  ü  zekâsı  ile  üstâdının  teveccühünü  kazandığından  ulemânın  gözdesi  olup  1172
               senesinde Hızır Paşa müderrisi oldu. Ba’dehû ba’zı kasabâta kadı olup Zile’den ma’zûl olduğu
               hâlde 1173 senesi evâhirinde vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan fâzıl, edîb, şâir bir zât idi. Üstâdı
               kendisine “Fâzıl” demişdi.

                     Abdullah Ağa-Uzun Abdî
                     Amasyalıdır.  Babası  Yeniçeri  Abdullah  Ağa’dır.  Ulûfeciyân-ı  yemîn  bölüğünde
               mukayyed  olup  terakkî  ederek  1174’de  kırk  dokuzuncu  bölük  ağası  görüldü.  1182’de
               ulûfeciyân-ı yemîn ağası olarak Rus Harbi’ne girip 1184’de İbrâ’il Harbi’nde şehîden vefât
               etdi. Erbâb-ı hamiyyet ü şecâ’attan idi.

                     Abdullah Efendi-Hacı Hâfız
                     Amasya’nın Saz karyesinden Ahmed’in oğludur. “Sazlı Hâce” demekle meşhûrdur. Bu
               da Iydîzâde [48] Hacı Âkif Mustafa Efendi’nin halka-i feyzinde ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm
               ve Şâmîce Mahallesi’nde Hacı Halîl Ağa Câmi’ine hatîb ve imâm oldu.
                     Mahallesi  eşrâfından  Amasya  şehir  kethüdâsı  Türedizâde  el-Hâc  Süleyman  Ağa
               Narlıbahçe’de medresesini ikmâl ettikde üstâdının tavsiyesiyle 1167’de ilk müderrisi oldu. Bu
               vazîfesini de hüsn-i îfâ ederek 1189’da vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan müteşerri’, halûk bir zât
               idi. Evlâdına “Sazlıoğulları” dendi.

                     Abdullah Efendi-Kırmacızâde es-Seyyid el-Hâc
                     Amasyalıdır. Meşâhîr-i kudât ve a’yân-ı ulemâdan el-Hâc Hüseyin Efendi’nin oğludur.
               Ulemâdan tahsîl-i  ulûm edib  ba’zı  kasabâta kadı  ve meclis-i  hâciyân ve  a’yân a’zası  oldu.
               Aralıkda Hüseyin Ağa müderrisi de olup sonra azledilerek 1191 hudûdunda vefât etdi. Meşâhîr-
               i a’yândan ilm ü ma’rifeti az, akl ü tedbîri kâfi servet ü sâmânı düzgün, sofrası açık bir zât idi.







                                                           567
                                                           569
   565   566   567   568   569   570   571   572   573   574   575