Page 105 - 1-4_2
P. 105

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 1


               "Mustafa Ağa" ve 1054'de "Hacı Efendizâde Sarı Mehmed Ağa" ve ba'dehû pek çok a'yân
               taraflarından müceddeden i'mâr edilmişdir.
                      Bu köprünün yirmi beş metre kadar aşağısında tam hükûmet dâ'iresi kapısının önünde
               gâyet zarîf bir sûretde ahşâbdan ve "Ziyâ Paşa" tarafından 1281'de diğer bir köprü inşâ edilmiş
               [94] ise de 1294 tuğyânında münhedim olarak Anadolu müfettiş-i umûmîsi "Cabbârzâde Müşîr
               Ahmed Şâkir Paşa" kârgîr olmak üzere 1318'de tecdîdine kıyâm ve tahsîl-i i'ânâta ikdâm etmiş
               ve üç ayakları da yapılmış olduğu hâlde bir münâsebetsizlik ikmâline mâni' olup i'ânât-ı azîme
               heder ve ayaklar da ırmağın mükerreren tuğyânıyla münhedim olmuşdur.
                      6-  "Kuş  Köprü"  olup  Şamlılar  Mahallesi’nin  önünde  ve  Kumacık  Hamâmı’nın
               karşısındadır. Türk âsârından olup kavsi gâyet vâsi' olduğundan üzeri düz gibidir. Kadîmen
               taşdan inşâ edilmiş olup gâyet metîndir. Selâtîn-i Selçûkiyye'nin sonu olan "Sultân Mes'ûd"un
               vâlide-i muhteremesi "Hundî Hâtun" tarafından binâ edildiği kuyûd-ı atîkada muharrerdir.
                      Fakat "Ikdü'l-Cümân" târîhinde zabt edildiği üzere "Sultân Mes'ûd"un vâlidesi "Orbay
               Hâtun binti Berke Hân" olduğuna nazaran "Hundî Hâtun" sultân-ı müşârün-ileyhin vâlidesi
               değil kerîmesi olduğu anlaşılır. Elsine-i âmmede kızı olmak üzere iştihâr eylediği bu kavli
               te'yîd etmekdedir.
                      768 târîhinde muharrer kuyûd-ı atîkada "Hundî Köprüsü" ve ba'dehû "Kondı Köprüsü"
               demekle meşhûr ve mazbût olan bu köprünün ismi mu'ahharan tahrîf edilerek "Kuş Köprü"
               denmişdir. "Yörgüç Paşa" tarafından binâ edilerek "Yörgüç Köprüsü" [95] ve ba'dehû tahrîfen
               "Kuş Köprü" dendiği "Vâzıh Efendi" tarafından yazılıyor ise de târîhe müstenid değildir.
                      II- "Çekerek Irmağı"dır ki ezmine-i kadîmede "Askilakis" demekle mazbût ve meşhûr
               olup Avrupa seyyâhları bu nehri tedkîk ederken "Çekerek" ismini yanlış ahz ederek "Çöterlik"
               sûretinde  kayd  etmişlerdir.  Zile  tarafından  gelip  Amasya'nın  garb-ı  cenûbîsinde  kâ'in
               "Kayabaşı" nâm mahallenin garb tarafını ihâta ederek "Serçoban Tepesi" önünde Yeşilırmağa
               karışır. Bu ırmak çay gibi ufakdır. Bahâr mevsimlerinde coşar. Ba'zen de tamâmiyle kesilir.
               Fakat,  akarsa  menfa'ati  çokdur,  coşarsa  mazarratı  yokdur.  Bu  ırmağın  hıffet-i  cereyânına,
               ba'zen inkıtâ'ına bakılırsa "Askilakis" nâm-ı kadîmi "Sengilik" Türkçesinin muharrefi olduğu
               zann olunur.
                      III- "Tersakan Irmağı"dır. Şimâlden cenûba doğru akdığı için "Tersakan" denmişdir.
               "Ahbâru'l-İbâd"da bu ırmağın "En-Nehrü'l-Maklûb" nâmıyla mukayyed olduğuna nazaran bu
               nâm Türkler arasında ibtidâ-yı fethden beri iştihâr eylediği anlaşılır. Daha kadîm ismi vesâ'ik-i
               atîkada "Astifonos" ve "İstiyotos" olmak üzere mukayyeddir. Son isim, "Setit" Türkçesinin
               sûret-i muharrefesi zann olunur.
                      Bu ırmak, Lâdik kazâsının şimâlinden cereyân ederek "Havza"nın [96] şarkından ve
               "Suluova"nın ortasından mürûr ve burada Amasya'nın şimâl boğazına duhûl edib "Bahçeler
               İçi" üstünde Yeşilırmağa insıbâb eder. Cereyânı dâ'im olup yaz günlerinde azalırsa da bahâr
               mevsimlerinde çoğalır. Coşduğu vakit etrâfa taşıp îrâs-ı hasâr etdiği cihetle "Deliçay" dahi
               denir. İki sâhilinde bulunan pek çok fabrikalar, değirmenler, bâğlar ve bahçeler bu çaydan
               müstefîd olur. Üzerinde meşhûr ve kadîm iki köprü vardır:
                      1- "Ziyâre Köprüsü" olup çayın ırmağa karışdığı yere karîb bir mevki'de Ziyâre yolu
               üzerinde  kâ'indir.  Bu  köprü  "Sultân  Mes'ûd-ı  Selçûkî"  tarafından  binâ  edildiği  "Mes’ûd
               Köprüsü"  nâm-ı  atîkinden  ve  tarz-ı  mi'mârîsinden  istidlâl  olunmakdadır.  Gâyet  metîn  olup
               âsâr-ı  Selçûkiyye'den  olduğunu  her  tarafı  isbât  eder.  Tarzı,  vüs'at-i kavsi  "Kuş  Köprü"ye
               müşâbih ise de şekli daha latîf, daha musanna'dır.
                      2-  "Çeltek  Köprüsü"  olup  "Suluova"nın  müntehâsında  Amasya  yolu  ile  Merzifon
               yolunun ayrıldığı noktada vâki'dir. Bu köprü bir göz olup kavsi dar olduğu münâsebetle kemeri
               gâyet yüksek, üstü son derece dik idi. 1300 târîhinden beri mükerreren tecdîd ve ta'mîr edilen
               şose yolu iki tarafını da tamâmiyle doldurup tesviye edildiğinden kemer aşağıya inmiş [97] ve
               üstü  düzlenmişdir.  812'de  mevcûd  olduğu  anlaşılan  bu  köprünün  bânîsi  kim  olduğu



                                                           92
                                                           104
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110