Page 107 - 1-4_2
P. 107

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 1


               ictimâ'iyyeleri tenevvür etdikçe Amasya'nın şöhret-i kadîmesini ihyâ, vüs'ât-ı hâzırasını i'lâ
               edecekleri kâbiliyyet-i fıtriyyelerinden intizâr olunabilir.

                             Yüzlerce mülûk u ümerâ himmeti görmüş
                             Pek çok eser-i lutf u refâhiyyeti görmüş
                             Şâyân olacak kadrine bir hürmeti görmüş
                             Takdîr kılınmış yine mikdâr-ı Amasya

                      Amasya,  mevki'inin  letâfeti,  kalesinin  resâneti,  etrâf-ı  erba'asında  kudret-i  fâtıranın
               çekdiği  sûr-ı  tabî'atı  hasebiyle  edvâr-ı  kadîmeden  beri  pek  çok  ehemmiyet,  mülûk-ı  sâlife
               taraflarından  pek  âlî  himmet  görmüş  ve  binlerce  seneden  beri  eski  nâmını,  eski  şerefini
               muhâfaza ederek pek büyük âsâr-ı umrân ve refâhiyyete nâ'il olmuşdur.
                      Edvâr-ı kadîmede Amasya'nın gördüğü zînet ve ihtişâmı, târîh sahîfelerinden ziyâde
               el-yevm Amasya mevki'inde yer altında bulunan tabakalarda aramak lüzûmunu, bi't-tesâdüf yer
               altında zuhûr eden mermer sütûnlar, musanna' kubbeler ihtâr etmekdedir. Yer altında görülen
               şu  âsâr-ı  atîka  isbât  ediyor  ki  şimdiki  Amasya'nın  zemîn-i  hâzırı  eski  Amasya'nın  zemîn-i
               gâ'ibine nisbetle pek yüksek olup mürûr-ı [101] sinîn ü a'sâr, eski zemîni taşlar ve topraklar ile
               doldurmuş ve gûyâ eski şeref ve ihtişâm âsârını hüsn-i muhâfaza için çekip derûnuna almışdır.
                      Pont hükûmeti devrinde Amasya'nın zemîni şimdiki zemîne nisbetle lâ-ekall altı metre
               kadar aşağı indiği, çıkan âsâr-ı kadîmeden anlaşılmakdadır. Kuyu hafriyâtında zuhûr eden âsâra
               nazaran İçeri Şehir, kâmilen mermer döşeme ile müzeyyen ve ırmak tarafı bir sûr-ı muhkem
               ile muhât olduğu ve ekser ebniyesi kırmızı tuğladan ve kısmen mermerden masnû' bulunduğu
               müşâhede olunmakdadır.
                      Irmağın cenûb tarafları ya'nî Yukarı ve Aşağı Pazar boydan boya İçeri Şehir’e muhâzî
               olarak  döşemesi  mükemmel,  ebniyesi  gâyet  güzel  olduğunu  Receb,  Şamlıca,  Sofîzâde
               Mahalleleri altında bulunan âsâr-ı kadîme isbât ediyor. Alçak Köprü’nün tarz-ı mi'mârîsi ve
               ırmağın altına kadar inmesi ve yer altında zuhûr eden ebniyeye muhâzî bulunması mukâyese
               edilirse bu köprü, o devrin masnû'ât-ı acîbesinden olduğu anlaşılır.
                      Âhûr  Önü  gâyesinde  Kirazlıdere  Bâğları’nın  yolu  üzerinde  bulunan  tarlanın  içinde
               zuhûr eden mustatil bir kubbe ve sâ'ir âsâr-ı kadîme an'anât-ı mahalliyeyi isbât edecek vesâ'ik-i
               târîhiyyeden  ma'dûd  olabilir.  Bu  civârda  kadîmen  "Kral  Sarâyı"  olduğu  ve  ba'zı  vesâ'ik-i
               şer'iyyede  buralara  umûmen  "Foka"  nâmı  [102]  verildiği  meşhûr  ve  mukayyeddir.
               "Câmiu'd-Düvel"den  naklen  "Bâb-ı  Evvel"de  mezkûr  olduğu  üzere  Amasya'da  evlâd-ı
               mülûkdan  olan  "Evlâd-ı  Foka"nın  meşhûr  olduğuna  bakılırsa  buralar  Bizans  imparatoru
               "Foka"nın  sarâyı  ve  evlâdının  mahallesi  olduğu  zann  olunur.  "Bizans  Hükûmeti"  devrinde
               Amasya'nın  zemîni  bir  derece  yükselip  eski  esâmî  tebeddül  ederek  Amasya'da  "Vengiyus,
               Andronik,  Kertus,  Mağdinus,  Komnus,  Agritus,  Vasilus"  gibi  kilise  isimleri  ve  "Atakyus,
               Fokas, Kirağus, Eleksiyus, Komnus, Yanus, Tekfûr ve Helkis" gibi mahalle isimleri bulunarak
               "Fokas,  Helkis,  Komnus,  Vengiyus  ve  Mağdinus"  mahallâtı  ma'lûm  olabilmiş  ise  de
               diğerlerinin Amasya'da mevâki'i ta'yîn olunamamışdır.
                      "Selçûk  Hükûmeti"  devrinde  Amasya'nın  zemîni  bir  derece  daha  yükseldiği  cihetle
               âsâr-ı Rûmiyye'den olan kilise gibi birtakım mebânî-i dîniyye yarıya kadar yer altında kalmış
               ve Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî Amasya'da Simre’yi inşâ ve Amasya'yı müceddeden ta'mîr eylediği
               zamân âsâr-ı kadîme bütün gâ'ib olup üzerlerine hâneler, hânlar, câmiler inşâ edilmiş ve ba'zı
               yerlerde eski zemîni muhâfaza edebilmişdir. Dağ etekleri umûmen mevki'lerini muhâfaza edib
               Amasya'nın ortası pek ziyâde dolmuş ve şu kadar tebeddülâta binâ'en esâmî-i Rûmiyye dahi
               tebeddül ederek Türk isimleri, Türk teşkîlâtı kâ'im olmuşdur. [103]
                      Devr-i  İslâmda  Amasya  iki  kısım  i'tibâr  edilip  "Aşağı  Kale"  ya'nî  umûmen  "İçeri
               Şehir"e "Bâtın Amasya" ya'nî "İç Amasya" ve "Aşağı Kale"nin hârici olan ırmağın umûmen
               cenûb  ve  kalenin  şark  ve  garb  taraflarına  "Zâhir  Amasya"  ya'nî  "Dış  Amasya"  denmişdir.

                                                           94
                                                           106
   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112