Page 124 - 1-4_2
P. 124
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
olan "Şamlılar" etrâfa hicret etmeğe mecbûr oldukları esnâda bir kısmı da Amasya'ya ilticâ
etmiş ve bu mahalleye iskân edilmiş olduğu münâsebetle "Şamlılar Mahallesi" denmişdir.
Kuyûd-ı atîkada "Şamlılar Mahallesi" mukayyed ve elsine-i âmmede "Şamlar
Mahallesi" nâmıyla meşhûrdur. Şu münâza'a ve muhâceret tevârîh-i Arabiyye'de mufassal ve
mezkûr olduğu hâlde "Vâzıh Efendi"nin, "Mülûk-ı Benî Ümeyye" devrinde Amasya'ya gelen
Şamlılar burada oturduğu münâsebetle "Şamlılar Mahallesi" nâmıyla meşhûr olmuşdur"
demesi garâ'ib-i vâzıhadandır. [149]
Bu mahallede "Melik Gâzi Bey"in câmii ve türbesi olduğu kayden müsbet olup avârız-ı
kevniyeden harâb olduğu cihetle "Küçük Kapı Ağası Ayas Paşa" 900'de kârgîr bir câmi-i şerîf
ve yanında bir minâre ve önünde bir medrese ve bir de mekteb inşâ ve evkâfını tanzîm etmişdir.
"Büyük Kapı Ağası Hüseyin Ağa" dahi bir medrese binâsıyla bu mahalleyi ihyâ etmişlerdir.
31- "Şâmîce Mahallesi": "Gök Medrese" civârında ve kadîmen "Güdül Mülkü" yerinde
olup şarkan "Receb" ve garben "Gök Medrese" ve cenûben "Çıkrık" mahalleleri ve şimâlen
şose yolu ile mahdûddur. "Küçük Şâmî" demek olan mi'mâr-ı meşhûr "Şemseddîn Ahmed
Şâmîce" 159 856 sâline kadar burada ikâmet etdiği münâsebetle "Şâmîce Mahallesi" denmişdir.
Mi'mâr-ı mûmâ-ileyh 847'de burada bir mescid-i şerîf ve önünde bir çeşme ve yanında
bir mekteb binâ ve evkâfını tanzîm etmişdir. Mükerreren yandığından 1198'de "Türedîzâde el-
Hâc Ali Ağa" müceddeden mescidi i'mâr ve medrese binâ ve evkâfını tertîb etmişdir. Bu
mahallede Halifet Gâzi ile kazasker İbrâhim Efendi’nin birer medresesi ve pek çok [150] ümerâ
ve kudât ve ulemânın türbeleri ve medfenleri vardır. Cümlesi karîben zikr olunur.
32- "Şehre Küsdü Mahallesi": Uzun Yol Mezârlığı’nın üstünde olup şark ve şimâl
tarafları mezârlık ve garb ve cenûb tarafları da Karakaya etekleridir. Şehrin hâricinde bir
mahalle gibi olup burada "Şehre Küsdü" demekle meşhûr olan "Pîr Sinan Halvetî" hazretleri
957 sâline kadar ikâmet etdiği münâsebetle kuyûd-ı atîkada "Şehre Küsdü nâm-ı diğer Pîr Sinan
Mahallesi" mukayyed ve elsine-i âmmede "Şâraküsdü Mahallesi" demekle meşhûr olmuşdur.
Pîr-i müşârün-ileyh esnâ-yı va'zında Amasya vâlîsi "Şehzâde Sultân Mustafa" hakkında
ba'zı ta'rîzât ve mu'âhazâta cesâret eylediğine hiddet eden şehzâde-i müşârün-ileyh, bunu va'z
ve nasîhatdan ve halkı meclis-i va'zına devâmdan men' etmiş olduğundan pîr hazretleri küsüp
uhdesinde bulunan vezâ'ifi terk ederek bu mahallede ikâmet ve inzivâ etmişdir. Pîr-i
müşârün-ileyhin ehibbâsı bu mahallede bir zâviye ve yanında bir mescid-i şerîf ve çeşme binâ
ve etrâfında akârât inşâsıyla buraya vakf eylemişlerdir. El-yevm bunların mevki'i bile gâ'ib olup
türbesi 1304'de bulunmuşdur. Yalnız çeşmesi mevcûddur.
33- "Savakça Mahallesi": Soğuk Pınar’ın altında Amasya'nın müntehâ-yı şarkîsinde
kâ'in ve şarkan Lokman Dağı ve garben dere ve cenûben Soğuk Pınar ve şimâlen Âhûr Önü ile
mahdûddur. Hulefâ-yı Safeviyye’den [151] "Erzincânî Abdurrahmân Halvetî" hazretleri
burada ikâmetle zâviyesi önünde çeşme ve altında ağaçdan ufak olarak "savak-havud" 160
yapdırdığı münâsebetle o havuda "Savakça" denmiş ve mu'ahharan mahalleye alem-i mahsûs
olmuşdur. El-yevm elsine-i âmmede "Savahça Mahallesi" denmekdedir. "Şeyh Kırık-Şeyh
Galalarîk" kaziyyesi gibi ba'zı zevât bu "Savakça"yı da "Sevâdiye" şeklinde yazmış ve kuyûd-ı
resmiyeye bu sûretle geçmişdir. Fakat bu yazış 980'den sonra hâdis olmuşdur. Kuyûd-ı atîkada
"Savakça Mahallesi" mukayyeddir. Lisân-ı Arabî'de "serçe" ma'nâsına olan "sevâdiye" ve
"karaltı ve bir şehrin köykendi" ma'nâsına olan "sevâd" kelimelerinin bu mahalle ile münâsebeti
anlaşılamaz. Bu mahallede "Murâd Ağa Mescidi" ve "Abdurrahmân Medresesi" ve "Savakça
Çeşmesi" olup, mescid-i şerîfi 1029 hudûdunda dergâh-ı âlî çavûşânından "Murâd Ağa" binâ
159 Amasya'da yekdiğerine mu'âsır iki mi'mâr-ı meşhûr olup her ikisi de "Şemseddîn Ahmed Şâmî" nâmıyla ma'rûf
olduğundan aralarını tefrîk için birine "Şâmî Çelebi", diğerine "küçük" ma'nâsını iş'âr eden "Şâmîce Çelebi"
denmişdir.
160 Çeşmenin altına vaz' edilen su teknelerine, ağaçdan olursa "savak" ve taşdan olursa "havud-hafid" denir. Ba'zen
yekdiğeri makâmında isti'mâl olunur.
111
123