Page 132 - 1-4_2
P. 132
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Mahmûd Çelebi" tarafından 805'de vakf edilmişdir. "Tâciye Câmii" ya'nî "Gümüşlüzâde
Câmii" evkâfındandır.
Bu "Bâğ Helkis Mahallesi"nde 1018'de çavuşân-ı dergâh-ı âlîden "Mustafa Ağa" bir
mescid-i şerîf ve yanında bir mekteb binâ ve evkâfını tanzîm ederek ahfâdı "Hacı
Efendizâdeler"den "el-Hâc Ali Ağa" ba'dehû "el-Hâc Ahmed Ağa" müceddeden ta'mîr
etdirmişlerdir. Bu mescid-i şerîfin cihet-i garbiyyesi umûmen kapudân-ı deryâ "Hâfız Ali
Paşazâde el-Hâc Ahmed Mikdâd Paşa"nın hâne ve bahçesi iken 1281'de Amasya mutasarrıfı
"Ziyâ Paşa", "İzzet ve Nûrî Beyler"den iştirâ edib yerine gâyet mükemmel bir hükûmet konağı
ve arkasında dağ kenârında bir hapishâne-i umûmî ve paşanın selâmlığını "Belediye Dâ'iresi"
ve fevkânîsini "Telgrafhâne" yapdırmış ve 1312'de Belediye Bahçesi şarkında bir Polis Dâ'iresi
de ilâve edilmişdir. [171]
Mutasarrıf-ı müşârün-ileyh, Bâğ Helkis ile Sâde Helkis arasında hadd-i fâsıl olan kaya
üzerinde umûmen şehre nâzır bir mevki'de cesîm bir Sâat Kulesi inşâ ve şerefesine murabba'
ve cesîm üç cebheli büyük sâat vaz' etdirmiş olduğu efkâr-ı umûmiyyeyi îkâza bir vesîle
olmuşdur. Bu Sâathâne’nin ittisâlinde 1312'de Belediye Eczâhânesi ve bunun karşısında bir de
Evrâk Mahzeni ihdâs edilmişdir.
52- "Yâkûtiye Mahallesi": Tımarhâne’nin garb tarafında olup şarkan ve cenûben
Gümüşlüzâde ve şimâlen Mehmed Paşa mahalleleri ve garben Yeşilırmak ile mahdûddur.
Kadîmen "Gıyâseddîn Şâh Bahçesi" yerinde olup ümerâ-yı Osmâniye'den "Sinâneddîn Yâkût
Paşa" burada ikâmet etdiği münâsebetle mûmâ-ileyhin nâmına nisbet olunmuşdur.
Bu mahallenin önünde "Dârü'ş-Şifâ" olup el-yevm elsine-i âmmede "Tımarhâne"
demekle meşhûrdur. Bu dârü'ş-şifâ gâyet metîn olarak taşdan binâ edilip cebhesinde görülen
kabartma çiçekler, sanâyi'-i latîfe âsâr-ı Selçûkiyye'ye müşâbih bir levha arz etmekdedir.
Kapısının üzerinde ve yan tarafında müşâhede olunan sanâyi', diğer tarafında yokdur. Fakat her
tarafı gâyet metîndir. Derûnu vâsi' ve şeklen murabba' olup üç rub'unda ya'nî şimâl, cenûb ve
şark taraflarında büyükçe üçer hücre ve kapının iki yan taraflarında birer hücre vardır. Ve
hücrelerin önünde taşdan sütûnlar olup üzeri kapalı [172] ve ortası açıkdır. İnsâna bir medrese-i
kadîme şeklini tahattur etdirir. Kapısı üzerinde şu ibâre-i Arabiyye mahkûkdur:
ناطلسلا ةلود مايأ ىف ةكرابملا ءافشلا راد ةرامعب هناطلس زع الله قفو
ناخ دمحموتياجلا ايندلاو نيدلا ثايغ مظعملا ناقاخلاو مظعلأا
نوتاخ شودليا رباكلأا ةكلم ةمظملا نوتاخلا ةزع مايأو هناطلس اللهدلخ
170 ةأمعبسو ةينامث ىف هنم الله لبقت الله دبع نب ربنع فيعضلا دبعلا اهتلود تديز
Bunun yan tarafında irice “ve emîr-i Anatolı Ahmed” (دمحأ ىلوطانا ريمأو) 171 şu ibâre-i
sarîhanın delâlet eylediği üzere bu dârü'ş-şifâyı Tatar hükümdârı "Sultân Olcaytu Muhammed
Hân Hudâbende"nin zamân-ı saltanatında hükümdâr-ı müşârün-ileyhânın halîlesi "İldüş
Hâtun"un devr-i izzetinde "Anber Ağa" ve Anadolu emîri "Ahmed Bey" 708'de binâ
etmişlerdir. Bu kapının yan taraflarında mustatil birer taş üzerinde birer kitâbe dahi mevcûd
olup bir türlü okunamamışdır. Yalnız cenûb taşında “Alâ’ü’d-devleti ve’d-dîn Alî” ve şimâl
taşında “İbnü’l-merhûm el-mağfûru leh Mehmed” ibârelerine müşâbih yazı görülmekdedir.
Kuyûd-ı atîkada umûmen "Dârü'ş-şifâ-i el-merhûm Alâ'eddîn" ve sicillât-ı atîka-i
mahkûkede "Dârü'ş-şifâ-i el-merhûm Alâ'eddîn Alî" ve "Dârü'ş-şifâ-i el-merhûm Pervâne Bey"
170 Allah celle celâlühû bu mübârek dâru’ş-şifânın yapımına, yüce sultan, ulu hâkân, din ve dünya işlerinin
yardımcısı Olcaytu Mehmed Han -Allah devletini dâim etsin- ve yüce hâtun Ilduş Hâtun -Allah gücünü ziyâde
etsin- devrinde zayıf kul Anber b. Abdullah’ı 780 yılında muvaffak kılmıştır. Allah kendisinden kabul buyursun.
(Ed.)
171 Uzunçarşılı, Amasya Dâru’ş-şifâsında yaptıkları incelemelerde Hüseyin Hüsâmeddin Yasar’ın kitâbede sıkışık
ا
şekilde yazılan “ - ىدمح - لوط” kelimelerini “دمحأ ىلوطانا ريمأو” şeklinde hatalı okuduğunu, bunun yanında yer
إ
ي
ه
verdiği diğer ba’zı isimlere de inşâ kitâbesinde rastlamadıklarını ifade etmektedir. (Uzunçarşılı, 1927, s. 102)
119
131