Page 134 - 1-4_2
P. 134
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
İşte Amasya Şehri'nin hudûdu dâhilinde meşhûr olan elli üç mahalle bunlardan
ibâretdir. Şehrin hâricinde iki mahalle dahi vardır ki bunlar da Amasya Şehri'nden ma'dûddur.
1- "Karasenir Mahallesi": Amasya'nın garb-ı cenûbî tarafında olup on bir kilometre
kadar uzak bir mesâfede vâki'dir. Burası "Emîr Seyfeddîn Kara Sungur Çiftliği" olduğu
münâsebetle "Kara Sungur Çiftliği" ba'dehû tahfîfen galat olarak sağır kâf ve feth-i sîn ile
"Karasenir" denmişdir. Bu mahallede "Kara Sungur Bey"in câmii ve mektebi vardır. El-yevm
bu câmi ile mekteb i'ânât-ı ahâlî ile idâre olunmakdadır. Esbak Hicâz kumandânı mîrlivâ
"Hasan Paşa" bu mahalledendir.
2- "Kayabaşı Mahallesi": "Karasenir Mahallesi"nin cenûbunda olup Yeşilırmak ile
"Çekerek Irmağı"nın arasında müselles bir cezîre şeklindedir. "Emîr Kayabay"ın burası çiftliği
olduğu münâsebetle "Kayabay Çiftliği" nâmıyla kayd edilmiş olup mu'ahharan galat olarak
"Kayabaşı" denmişdir. Bu mahallenin ırmak kenârında bulunan bir mevki'-i latîfine "Pehlevân"
denmekdedir. "Emîr Şücâ'eddîn Pehlevân Bey" bu "Kayabay"ın mahdûmu olup orada ikâmet
etmesi bâ'is-i tesmiye olmuşdur. "Pehlevânzâdeler"den "Kayalı Ahmed Paşa" 1068'de [177]
"Pehlevân" nâmıyla meşhûr olan mevki'de bir câmi-i şerîf ve mekteb ve dershâne binâ ve
evkâfını tanzîm etmişdir. Bu zâtın â'ilesine umûmen "Kayalızâdeler" denir. Bunlardan "Ali
Paşa" ve "es-Seyyid Kâşif Ömer Paşa" ricâl ve ümerâdandır. Cedlerinin evkâfına olmuşlardır.
Bu iki mahallenin arasında latîf bir tepe olup "Serçoban" denir. Bu tepenin cihet-i
şarkiyyesinde kâ'in "Damlar Karyesi", "Karasenir Mahallesi"nden ma'dûddur. "Karasenir" ve
"Kayabaşı" mahalleleri ma'mûr bir köy şeklinde olup bâğları, bostanları, yağları, yoğurtları,
peynirleri ve sâ'ir mahsûlât-ı arziyyesi pek makbûldür. Hele "Kayabaşı" karpuzlarının emsâli
yokdur. Bu mahallelerde müşâhede olunan ahvâl, etvâr, ma'îşet kemâl-i safvet üzere olup eski
Türkmenler'in usûlü cârîdir.
Her devresi bir silsile-i aşk u cünûndur
Her bir deresi dolmuş onun eşk ile hûndur
Her gûşesi bin medfen-i erbâb-ı fünûndur
Aktâra bütün münteşir ezkâr-ı Amasya
Amasya'nın her tarafı birer silsile-i cibâl ile muhât ve mestûr olup erbâb-ı aşk u garâmın
mesîresi ve her tarafında birer meczûb-ı İlâhî makarrı olduğu meşhûrdur. Meselâ şimâl
boğazında [178] "Tekirdağlı Baba"nın ve cenûb boğazında "Has Baba"nın ve şark tarafında
"Abdurrahmân Baba"nın ve garb tarafında "Memi Dede"nin mekânları vardır. Amasya'nın
içinde üç dere mevcûd olup birincisi "Savakça Deresi", ikincisi "Çakallar Deresi", üçüncüsü
"Karakaya Deresi"dir. Bu derelerin en müdhişi "Çakallar Deresi" olup "Selağzı"ndan ırmağa
iner. Bu dere, pek çok mühlik kazâlara bâ'is olmuşdur.
1271'de nüzûl eden bârân-ı şedîdi müte'âkib dehşetli bir sel inerek üzerinde bulunan
köprüleri, hâneleri hedm edib önüne katmış ve ufak kubbe taşlardan birini "Selağzı"nın cihet-i
garbiyyesinde olan Sinan Hamâmı’nın kubbesi üzerine bırakıp pek çok hayvânâtı, arabaları,
keresteleri, insânı ırmağa dökmüşdür.
Bu hamâmın üzerinde kalan taşı pek çok kimseler uğraşarak kemâl-i müşkilât ile
indirmişlerdir. Bu hamâm, Hızır Paşa’nın utekâsından esbak Sivas beylerbeyi Sinan Paşa
tarafından 917'de binâ ve vakf edilmişdir. Bu dere ayağı ırmak üzerinde bulunan şose yoluna
tesâdüf etdiğinden muhâtarası dâ'im olduğu nazar-ı dikkati câlib olmakla 1325'de Amasya
mutasarrıfı "Ahmed Cevdet Bey" şose yolunun altına bir tünel inşâsıyla derenin ayağını şose
yolundan kat' etmişdir.
[179] Ekser-i bilâd-ı İslâmiyyede cârî olan âdet üzere Amasya'nın her köşesinde pek
çok evliyâ, ulemâ, sulehâ, meşâyih medfûn olarak etrâfı mezâristân olup mu'tenâ mevki'lerinde
121
133