Page 133 - 1-4_2
P. 133

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 1


               ve "Dârü'ş-şifâ-i Pervâne" sûretleriyle mukayyeddir. Vesâ'ik-i atîka ve tevârîhde Amasya'da
               son Selçûk hükümdârı Sultân Mes'ûd'un pervânesi "İzzeddîn Mehmed bin Kutbeddîn Osmân"
               ve  bunun  oğulları  "Alâ'eddîn Ali Pervâne"  [173]  ve  "Nâsıreddîn  Ahmed  Pervâne"  ve
               "Esededdîn Ca'fer" olduğu mezkûr olduğuna bakılırsa bu dârü'ş-şifâyı binâ eden "Anber Ağa"
               ve  "Ahmed  Bey"  evkâfını  tanzîm  etmeden  vefât  etdikleri  ve  "Alâ'eddîn  Ali  Pervâne  Bey"
               ba'dehû vakfiyesini tanzîm etdiğinden bu dârü'ş-şifâ "Alâ'eddîn Pervâne Bey"e nisbet edildiği
               anlaşılabilir. "Amasya Mevlevîhânesi" vakfiyesini de tanzîm eden bu "Alâ'eddîn Ali" olduğu
               kayden müsbetdir.
                      Binâ'en-aleyh  kuyûdun  isbât  eylediği  "Alâ'eddîn  Ali"  budur.  "Sultân  Alâ'eddîn"
               ta'bîrine gelince târîh buna müsâ'id değildir. Âhir-i mülûk-i Selçûkiyye i'tibâr edilen "Sultân
               Alâ'eddîn Keykubâd ibni Ferâmurz-ı Selçûkî" 807'den evvel vefât etmiş bulunduğundan aslâ
               bu "Sultân Alâ'eddîn  Selçûkî"  olamaz. Bilâd-ı  Anadolu'da bundan  başka bu asırda "Sultân
               Alâ'eddîn"  nâmıyla  bir  kimse  ma'lûm  değildir.  Vakfiyesi  zâyi'  edilmişdir.  Her  hâlde
               "Alâ'eddîn" lakabı "Sultân Alâ'eddîn" unvânının kayd edilmesine bâ'is olduğu zann olunur.
                      Bu dârü'ş-şifâda "Reşîdeddîn Lokmân Harezmî" ve "Bedreddîn Mahmûd Çelebi" ve
               "Nefîseddîn  Mehmed  Çelebi"  gibi  zevât,  hekîm-i  asr  olarak  iştihâr  etmişlerdir.  Kibâr-ı
               sulehâdan Şamlar Şeyhi "eş-Şeyh Sâlih el-Halvetî"nin enfâs-ı mübârekesi mecânîne iksîr-i şifâ
               olduğu  meşhûr  olduğundan  "Dârü'ş-Şifâ  Şeyhi"  olduğu  hâlde  1076  hudûduna  doğru  vefât
               etmişdir.  [174]  Dârü'ş-Şifâ  derûnunda  türbesi  vardır.  "Lugât-ı  Târîhiyye  ve  Coğrâfiyye"
               mü'ellifi  merhûm  "Mehmed  Rif'at  Efendi",  bu  dârü'ş-şifâ  vaktiyle  puthâne  olup  ba'dehû
               bîmârhâneye tahvîl edildiğini ve "Mustafa Vâzıh Efendi" dahi "Mu'îneddîn Süleyman Pervâne
               Bey" tarafından binâ olunduğunu yazıyorlar ise de her ikisi de kapısı üzerinde mahkûk olan
               ibâre-i  Arabiyye'yi  okumadıkları  anlaşılıyor.  Bu  dârü'ş-şifânın  âsâr-ı  İslâmiyyeden  olduğu
               tarz-ı inşâsından ve mahkûkâtından bedîdâr iken vaktiyle puthâne olduğunu iddi'â etmek kadar
               garîb bir şey olamaz.
                      Çünkü Amasya'da puthânenin olduğu sûretde mutlakâ müşrikler devrinde ya'nî mîlâd-ı
               Hazret-i  Îsâ'dan mukaddem  kurûn-ı  ulâda  binâ  olunacağı  şübhesizdir.  Halbuki  Amasya'da
               kurûn-ı ûlâ âsârı ancak altı, yedi metre kadar yerin altında kaldığı hâlde bu dârü'ş-şifânın bir
               metre bile yere gömülmeksizin yer üstünde meşhûd olması kurûn-ı ûlâ âsârından olmadığını
               iş'âr eder. Yakın vakte kadar evkâfı, mütevellîsi, kâtibleri, câbîleri, zencîrcileri, kapıcıları ve
               tabîbi, şâkirdleri, eczâcısı, çamaşırcısı, aşçısı ve noktacısı ma'lûm idi. Şimdi kerestecilere depo
               olmuşdur. Bu dârü'ş-şifânın taraf-ı cenûbîsinde "Yâkût Paşa" 816'da bir zâviye ve yanında bir
               mescid-i şerîf ve dârü'z-ziyâfe binâ ederek evkâfını tanzîm etmişdir. Bu mescid-i şerîfin şark
               tarafında "Çöplüce Medresesi" olup, karîben zâviyesiyle beraber zikr olunur. [175]
                      53-  "Ya'kûb  Paşa  (Mahallesi)":  Aşağı  Pîrler’in  etrâfında  bulunan  mahalleye  denir.
               Şarkan Savakça ve garben Gümüşlüzâde ve şimâlen Mehmed Paşa Mahalleleri ve cenûben Pîr
               İlyâs Mezârlığı ile mahdûddur. Burada ümerâ-yı Osmâniye'den "Ya'kûb Paşa" kârgîr bir dâ'ire
               içinde bir câmi-i şerîf ve yanında bir minâre ve iki tarafında Çilehâne ya'nî zâviye-i Halvetiyye
               ve önünde bir dershâne ve ayrıca bir de şeyh odası inşâ ederek 815'de evkâfını tanzîm etmişdir.
                      Vakfiyesi  derûnunda "Pîr İlyâs"  hazretlerinin  irtihâli ve halîfesi  müfti's-sakaleyn ve
               şeyhu'l-islâmü'l-ecell "Mevlânâ Pîr Celâleddîn Abdurrahmân" ve "Çelebi Sultân Mehmed Hân
               bin Bâyezîd Hân" hazretleri mezkûr olarak bu "Pîr Abdurrahmân Çelebi" hazretleri için binâ
               eylediği  mestûr ve tevliyeti azîz-i  müşârün-ileyhin  hulefâsından "Mevlâna eş-Şeyhu'l-Ecell
               Şemseddîn Mehmed el-Buhârî" ve evlâdına meşrût olduğundan bu dâ'ire-i cesîmenin 815'de
               hitâm bulduğu muhakkakdır. Zâviyenin bakiyye-i ahvâli mebhasinde zikr edilecekdir.
                      Bu  "Ya'kûb  Paşa  Dâ'iresi"nin  garb  tarafında  "Çevikçi  Baba"  demekle  meşhûr
               "Şemseddîn Mehmed el-Kırtâsî" tekkesi olduğu münâsebetle bu taraf "Çevikçe" ve "Ya'kûb
               Paşa" tarafı da "Çilehâne" nâmlarıyla meşhûr olmuşdur. "Çilehâne"nin garb tarafında "Kuşbaz
               Tekkesi" demekle meşhûr "Şeyh Ya'kûb Efendi Zâviyesi" [176] olup "eş-Şeyh Abdullah Efendi
               Tekkesi" dahi "Pîr İlyâs Mezârlığı"nın müntehâ-yı garbîsindedir.

                                                           120
                                                           132
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138