Page 178 - 1-4_2
P. 178

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               medârisden  ma'dûd  idi.  Ba'dehû  ulemânın  ve  talebe-i  ulûmun  kesretine  binâ'en  mütevellî
               "Yörgüç Paşazâde Mustafa Bey" 1044'de câmi-i şerîfin avlusunda şark tarafında ahşâbdan on
               iki  hücreyi  hâvî  bir  medrese  binâ  etmiş  ve  1271  hudûdunda  harâb  olup  bahçe  şeklinde
               kalmışdır. Dokuzuncu ve onuncu karn-ı hicrî zarfında pek çok efâzıl bu medreseye müderris
               olarak  fuzalâdan,  [313]  kibâr-ı  ulemâya  tevcîh  olunmuş  ve  1112'de  kibâr-ı  ulemâdan
               "Hıfzîzâde el-Hâc Hâfız Ali Efendi" ve 1136'da fuzalâdan "Kürd Hâfız" demekle meşhûr "el-
               Hâc Ali Efendi" ve 1148'de mahdûmu kibâr-ı fuzalâdan "el-Hâc Hâfız Abdurrahmân Efendi"
               ve  1173'de  vefâtıyla  "Hâfız  Osmân  Efendi"  ve  1192'de  "Çorumlu  el-Hâc  Osmân  Muhlis
               Efendi" ve 1212'de vefâtıyla kibâr-ı ulemâdan "Çayköylü el-Hâc Ahmed Hâkî Efendi", 1221'de
               vefâtıyla ulemâdan "Ürgübîzâde es-Seyyid Kâşif Mehmed Efendi" ve 1233'de mahdûmu "es-
               Seyyid  Abdürrezzâk  Efendi"  ve  1258'de  vefâtıyla  "Hâkî  Efendizâde  Mehmed,  Mustafa"
               Efendiler müderris olup, 1280'de "Mehmed Efendi"nin ve ba'dehû "el-Hâc Mustafa Efendi"nin
               vefâtlarıyla  evlâdı  vazîfe-i  tedrîse  mutasarrıf  ve  bunlardan  "Kahveci  Mehmed  Ârif"
               bulunmakdadır.
                      Amasya'da talebe-i ulûm ve ma'ârifi infâk, erbâb-ı tedrîs ve ta'lîmi i'âşe ve umûmen
               Amasya'da bulunan ve hâricden gelen fukarâ ve müsâfirîni hüsn-i idâre ve it'âm etmek için
               selâtîn, vüzerâ, ümerâ ve a'yân vaktiyle imârethâneler ya'nî misâfirhâneler binâ edib başlıcaları
               şunlardır:
                      "Bâyezîd Paşa İmâreti", "Yörgüç Paşa İmâreti", "Sultân Bâyezîd İmâreti", "Mehmed
               Paşa İmâreti", "Hâtuniye İmâreti"dir. Bu imâretlerin nezdinde ayrıca birer tâbhâne olup şu
               hâlde Amasya şehrinde beş imârethâne, beş de tâbhâne vardır. Bunlardan mâ-adâ umûmen
               müsâfirîn [314] ve seyyâhîn ve fukarâya güşâde olmak üzere Amasya'da pek çok ziyâfethâneler
               var idi. Başlıcaları şunlardır:
                      Mevlevîhâne'de "Pervâne Bey Ziyâfethânesi", "Hacı Mahmûd Çelebi Ziyâfethânesi",
               "Ya'kûb  Paşa  Ziyâfethânesi",  "Şeyh  Cû'î  Ziyâfethânesi",  "Şeyh  Hüsâmeddîn  Kubâvî
               Ziyâfethânesi",  "Ehlî  Hâtun  Ziyâfethânesi",  "Hoca  Sultân  Ziyâfethânesi",  "Ahî  Darbhâne
               Ziyâfethânesi",  "Hızır  Paşa  Ziyâfethânesi",  "Yâkût  Paşa  Ziyâfethânesi",  "Ahî  Sa'deddîn
               Ziyâfethânesi"dir. Bu on bir ziyafethânenin ta'âmiyyesi mebzûl, tabbâhı ve habbâzı mu'ayyen
               ve nukabâsı muvazzaf olup bunlardan mâ-adâ husûsî ziyâfethâneler mevcûd idi. Daha bundan
               kırk sene evveline gelinceye kadar Amasya'da mevcûd olan a'yân ve eşrâfın hâneleri umûmen
               birer ziyâfethâne hâlinde idi.
                      Vesâ'ik-i atîka, sicillât-ı şer'iyye, kuyûd-ı resmiye ve mahkûka ve evkâf-ı mevcûde ile
               sâbit  olan  şu  kadar  mebânî-i  dîniyye,  mü'essesât-ı  ilmiyye,  me'âsir-i  medeniyye  ve  âsâr-ı
               İslâmiyye; Amasya'da eslâf-ı kirâmın intişâr-ı ulûma, ta'mîm-i ma'ârife, terfîh-i ihvâna, teshîl-i
               umûra ne büyük himmetler, ne yolda fedâkârlıklar sarf ve bezl eylediklerinin derecesini ta'yîn
               ve bi'l-umûm a'yân ve eşrâf âdetâ bütün varlığını millet-i İslâmiyyenin te'âlî-i ikbâline vakf
               etdiklerini isbât eder.
                      Şu mü'essesât-ı hayriyyenin târîhlerine dikkat buyurulursa [315] Amasya'nın fethinden
               800  târîhine  kadar  tedrîcen  tezâyüd  eden  mebânî-i  ilmiyye,  1000  târîhine  kadar  fevkalâde
               tezâyüd ve 1115 târîhine kadar tevakkuf ve 1215 târîhine kadar  cüz'î  tezâyüd etdiği  hâlde
               ba'dehû tenâkus etmiş ve batî sûretde seyr eden tedennî, iktisâb-ı sür'at ederek önüne gelen
               mebânî-i ilmiyyeyi, mü'essesât-ı hayriyyeyi hedm ve tahrîb eylemiş olduğu anlaşılır.
                      İşte  bu  kadar  tahrîbâtın  önünü  almak  ve  ta'mîm  eden  cehli  ilme  tahvîl  etmek  için
               ma'ârif-i  umûmiyye  nezâreti  Amasya'da  "Alaca  Yahyâ  Medresesi"ni  yıkıp  yerine  1281'de
               cesîm bir "Mekteb-i Rüşdî" binâ etmiş ve koca bir livâ merkezine bir mekteb-i irfânın adem-i
               kifâyeti ancak 1300 târîhinde takdîr olunarak üç "Mekteb-i İbtidâ'î" daha küşâd olunmuşdur.
               Fakat  1311  harîkında  "Mekteb-i  Rüşdî"  yandığından  1315'de  "Beyler  Sarâyı"  yerinde  bir
               "Mekteb-i İ'dâdî" ve müte'âkiben "Kürd Mektebi" yerine bir de "İnâs-ı İbtidâ'î Mektebi" küşâd
               olunarak eski "Mekteb-i Rüşdî"den pek çok istifâde edilmiş ve 1326'da hayât-ı meşrûtiyet kâ'im
               olduğunu müte'âkib Amasya muhîtinde efkâr-ı umûmiyyenin mazhar olduğu bir tahavvül ânı

                                                           165
                                                           177
   173   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183