Page 194 - 1-4_2
P. 194
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Kasabanın cenûbu mezkûr dağa istinâd etmekde olup şark, garb ve şimâl tarafları umûmen
açıkdır. Şimâl tarafı tamâmiyle engîn olup şarkan bir hatt-ı mâ'il üzerindedir.
Bu kasabanın nâm-ı kadîmi sûret-i kat'iyyede ma'lûm değil ise de tevârîhden
anlaşıldığına göre "Hancere" yâhud "Ancere" yâhud "Hanceze" olması ağleb-i ihtimâldir.
Tevârîh-i mevsûkada mezkûr olan "Ancere Kasabası" bu Havza'nın şimdiki mevki'ine nazaran
hamâmın garb tarafında düz bir mevki'de olduğu ta'rîfâtdan anlaşılmakdadır.
"Âsâru'l-Bilâd"da "Zekeriyyâ bin Mahmûd el-Kazvînî" diyor ki: "Ancere, dâhil-i Rûm
(Anadolu)'da bir medîne olup orada "Tersakan Irmağı" vardır. Rivâyet olunduğu üzere 442
sene-i hicriyyesinde Ağustosun sekizinci pazarertesi gecesinde korkunç bir zelzele olarak
ikinci güne kadar tevâlî edib pek çok binâlar sukût etmiş ve bir kilise yere geçip binâsından bir
eser kalmamış ve yerinden gâyet sıcak su çıkıp yetmiş kadar mezâri'i harâb ve pek çok halkı
gark u ihlâk etmiş ve herkes dağ başlarına kaçıp sıcak su, dokuz gün devâm ederek ba'dehû
çekilmiş ve bir mikdârı kalmışdır."
"Târîhü'l-Ümem ve'l-Mülûk"da "Muhammed bin Ca'fer et-Taberî" diyor ki: "93 sene-i
hicriyyesinde "Mesleme bin Abdülmelik", "Abbâs bin [363] el-Velîd", "Mervân bin el-Velîd"
bilâd-ı Rûm'a gazâ edib "Abbâs bin el-Velîd" "Samsatıyya"yı, "Mesleme bin Abdülmelik"
Amasya şehrini birkaç husûn ile beraber feth etmiş ve "Mervân bin el-Velîd" dahi "Hancere"ye
kadar gitmişdir."
"Ikdü'l-Cümân"da dahi bu "Hancere" mükerreren Amasya zeylinde mezkûr ve
"Hanceze" nâmıyla mestûr bulunduğuna ve "Nehr-i Maklûb (Tersakan)" da şarkdan garba ve
cenûba doğru cereyân etmekde olduğu diye tefsîr olunduğuna ve Amasya civârında "Tersakan
Irmağı"nın yanında bu "Havza" kasabasından mâ-adâ bir medîne bulunmadığına dikkat
buyurulursa "Hancere" medînesi "Havza"dan başka bir şehir olamaz.
Çünkü Havza'da ılıcanın ya'nî sıcak suyun çıkdığı yer, hafr ve taharrî olunduğu sûretde
orada bir şehrin bulunacağını el-yevm görülmekde olan âsârı, harâbesi, taş yığınlarından ibâret
olan enkâzı iş'âr etmekdedir. Bu kasabanın nâmı 580 târîhinden i'tibâren elde edilen vesâ'ik-i
atîkada "Hâvize (هزواح) ve Hâvize (هزواه)" olduğu görülmekde olup 930 târîhlerinden sonra
yazılan muharrerât-ı resmiyede "Havza" nâmıyla kayd edilmişdir. Şu kuyûd-ı mevsûkadan
istidlâl olunduğuna göre "Hâvize" nâmı, "Hancere" nâm-ı kadîminin Türkler arasında lafzen
tahavvül ederek bir galatı olduğu ve bu da sonradan "Havza" şekline konduğu zann olunur.
Havza Kasabası, "Tersakan Irmağı"nın taraf-ı garbîsinde [364] ufak bir şehir olup
kadîmen merkez-i kazâ olduğu hâlde ancak bir mahalle-i cesîmeden ibâret kalmış ve birkaç
meşâhîrin himmeti sâyesinde kesb-i umrân etmişdir. Kasabanın taraf-ı garbîsinde yüksek bir
mevki'de bulunan "Kaplıca Suyu" kadîmen cârî olup gâyet sıcak ve beden-i insânîde zuhûr
eden avârız-ı cildiyeyi izâle ve ba'zı emrâz-ı dâhiliyyeyi teşfîh husûsâtında nef'i mücerreb
olduğundan kadîmen Mayıs ve Haziran aylarında etrâfdan pek çok zâ'irleri vardır.
Halkın buraya kesretle vürûdunu nazar-ı dikkate alan âlîcenâb Türkler, bu kaplıcanın
olduğu yere bir hamâm, imâret, misâfirhâne gibi levâzım-ı medeniyyeyi inşâ etmekde te'ahhur
ve ihmâli câ'iz görmediklerinden el-yevm elsine-i âmmede "Şâdî Paşa Hamâmı" ve kuyûd-ı
atîkada "Sa'dî Paşa Hamâmı" ve daha evvel "Sultân Mes'ûd Hamâmı" demekle meşhûr olan
hamâmı binâ etmişlerdir.
Bu hamâmın şekline, tarz-ı inşâsına bakılırsa Selçûkî âsârından olduğu anlaşılır. Her
hâlde "Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî" tarafından binâ edilmesi melhûzdur. Çünkü bu hamâm, 665
târîhlerinde mevcûd ve târîhen mazbûtdur. Hiçbir tarafında kimin tarafından, ne zamân
yapıldığına dâ'ir kitâbesi yokdur. Yalnız "Sa'dî Paşa" tarafından vakf edildiği mukayyeddir. Bu
"Sa'dî Paşa"nın kim olduğuna dâ'ir bir kayd-ı sarîha tesâdüf edilmediği cihetle elsine-i âmmede
deverân [365] eden "Şâdî Paşa"nın vakfı olması ve defter-i atîk-i sultânîye "Sa'dî Paşa" diye
kayd edilmesi ağleb-i ihtimâldir. "Şâdî Paşa" ise Amasya hükümdârı "Şâdgeldi Pâdişâh"
evlâdından ve 925 ricâlinden bir zât olduğu ma'lûmdur.
181
193