Page 195 - 1-4_2
P. 195

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 1


                      Bu hamâm, hükümdâr-ı  müşârün-ileyhin binâ eylediği hayrâtdan olmayıp kendisine
               şirâ'en mülkiyetle intikâl etmesi muhtemeldir. Mu'ahharan evlâdı tarafından vakf edilmiş olur.
               Fakat yukarıda bulunan şu büyük hamâmın cihet-i şarkiyyesinde ya'nî arkasında diğer ufak bir
               hamâm olup büyük hamâmın tarz-ı inşâsına pek de müşâbih değildir. Bu hamâmı kasabanın
               üst  tarafında  eski  şehir  harâbesinin  üzerinde  bir  imâret  ve  misâfirhâne  binâ  eden  "Yörgüç
               Paşazâde Mustafa Bey" binâ etmişdir.
                      Emîr-i mûmâ-ileyh "Mustafa Bey" 835'de bu kasabada bir imâret ve misâfirhâne binâ
               ederek evkâfını 840'da tanzîm etmişdir. Bu hamâmların aşağı taraflarında görülen kârgîr câmi-
               i şerîf 925'de Karaman beylerbeyi "Şâdî Paşa" tarafından tecdîd ve evkâfı tanzîm edildiğine
               nazaran bu câmi-i şerîf de büyük hamâm ile beraber yapıldığı anlaşılmakdadır.
                      900  târîhinde  Amasya'da  "Kızlar  Ağası"  demekle  meşhûr  olan  "Fîrûz  Ağa"  bu
               kasabanın  ortasında  dağ  tarafında  kârgîr,  gâyet  metîn  bir  medrese-i  âliye  binâ  ve  evkâfını
               tanzîm ederek şehrin umrânına pek büyük himmet etmişdir. Ba'dehû 1048'de Havza eşrâfından
               [366] "Hacı Uğurluzâde Müstecâb Ağa" bir mekteb ve 1178'de eşrâfından "Osmân Bey", "Şâdî
               Paşa Câmi-i şerîfi"ni tecdîd ve şark tarafına âlî bir medrese binâ ederek hidemât-ı mebrûre ibrâz
               eylemişlerdir.
                      1298 târîhine kadar bir kadı ve bir müdür ile idâre olunan bu kasaba önünden şose yolu
               imrâr, müvâridât ve münâkilât-ı dâ'ime teshîl edildiği münâsebetle şehrin kıymeti terakkî ve
               Tatar  ile  Çerkes  muhâcirlerinin  iskânından  dolayı  cesâmeti,  nüfûsu,  ihtiyâcâtı  fevkalâde
               tezâyüd  eylediğinden bahâr mevsimlerinde Ankara, Sivas, Trabzon gibi  vilâyât-ı  ba'îdeden
               gelen halkın istirâhâtı te'mîn olunmak üzere her gün bir panayır şeklini ahz eden bu kasabada
               cesîm hânlar binâ edilmeğe başlanmış ve bir kâ'im-makâmın idâresine verilerek kazâ teşkîl
               edilmişdir.
                      Yıldan yıla ehemmiyeti tezâyüd eden bu kasabada menâfi'-i iktisâdiyye dahi tezâyüd ve
               tüccâr,  esnâf,  amele  ve  bütün  ahâlî-i  meskûne iktisâb-ı  servet  ederek  şehrin  cesâmet  ve
               tezyînine hizmet etmiş olduklarından târîh-i mezbûra kadar nihâyet yüze karîb olan hânelerinin
               a'dâdı hâl-i hâzırda beşyüze tekarrüb etmişdir. Fakat şu mebânî-i cedîdenin rub'u denecek kadar
               hânlar çoğalmış ve yıldan yıla fa'âliyet-i ticâriye artmışdır.
                      Lâkin kazâ teşkîl olundukda gûyâ Havza'da hiçbir barınacak, hükûmet konağı ittihâz
               edilecek bir yer yok imiş gibi dörtyüz [367] seneden beri dârü'l-ilm olarak idâme-i mevcûdiyet
               eden  "Fîrûz  Ağa  Medresesi"  1300  târîhinde  hükûmet  konağı  ittihâz  edilmiş  olduğundan
               cebhesinin fevkânîsine birkaç hücre-i iştigâl binâ edilmiş ve medresenin dershânesi hapishâne
               ve cebhenin tahtânîsi zâbıta koğuşu ve sâ'ir odaları birer dâ'ire yapılmış ve "Osmân Bey"in
               medresesiyle "Müstecâb Ağa"nın mektebi çokdan harâb olmuş bulunmakla kocaman Havza
               Kasabası'nda ta'lîm-i sıbyân ve ta'mîm-i irfân edecek bir yer kalmamışdır.
                      Binâ'en-aleyh  1300  târîhinden  i'tibâren  şu  noksânın  ehemmiyeti  takdîr  olunarak  bir
               mekteb-i ibtidâ'î ve 1304 hudûdunda i'ânât ile "Aşağı Mahalle"de bir câmi-i şerîf ve 1310'da
               bir medrese binâ ve 1312'de mekteb-i ibtidâ'î, görülen lüzûma binâ'en mekteb-i rüşdîye tahvîl
               ve ta'mîm-i ma'ârif husûsundaki noksânın izâlesine hizmet edilmiş ise de koca bir medrese-i
               metîne yok yere imhâ ve arsa-i mevkûfesi de izâ'a edilmiş demekdir.
                      1308'de Sivas vâlîsi olan esbak dâhiliyye nâzırı "Mazlûm Paşazâde Memdûh Efendi"
               şu  kasabanın  menâfi'-i  iktisâdiyyesini  gördükde  büyük  hamâmın  cenûb  tarafında  ya'nî
               karşısında cesîm bir otel ve altına bir hamâm-ı latîf inşâ ve cebren büyük hamâmın suyundan
               aldığı mikdârı bu hamâma icrâ ve mütevellî-i vakf olup da i'tirâz eden eşrâf-ı kazâdan "Hacı
               Mahmûd Ağa"yı Ankara’ya nefy ve iclâ [368] eylediyse de 1326'da i'lân edilen meşrûtiyet
               akîbinde kendisi menkûb ve cebren aldığı su dahi şu değerli akârın ma'ârif-i memlekete bir
               îrâd-ı mahsûs olmak üzere elinden çıkmasına bâ'is olmuşdur.
                      1322'de kâ'im-makâm-ı kazâ "Abdurrahmân Nâ'ilî Bey" zamânında hükûmet konağı
               ittihâz edilen medrese-i kadîme tamâmiyle hedm ve tahrîb edilerek yerine cesîm bir hükûmet
               konağı  yapdırmış  ve  zamânında  binlerce  nakd  ve  himmetle  husûle  gelen  bir  dârü'l-ilm,

                                                           182
                                                           194
   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199   200