Page 202 - 1-4_2
P. 202
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
i şerîf müşrif-i harâb olduğundan 1085'de "Sultân Mehmed Hân-ı Râbi‘" hazretleri tarafından
tecdîd ve iki minâreli olarak ihyâ buyurulmuşdur. "Bahşî Mahallesi"nde 915'de Amasya vâlîsi
"Şehzâde Sultân Ahmed"in vâlidesi "Bülbül Hâtun" tarafından bir câmi-i şerîf ve hamâm binâ
ve evkâfı tanzîm edilmişdir. Bu cevâmi'-i şerîfe umûmen kârgîr ve metîndir. [387]
1112'de "Câmi-i Cedîd Mahallesi"nde şeyhü'l-islâm-ı esbak "Lâdikli Mehmed Efendi"
on iki hücreli bir medrese-i âliye ve gâyet muntazam, kârgîr olmak üzere câmi, bedestân ve
taşhan binâ ve 1117'de bunları medrese ve câmi-i şerîfe vakf etmişdir. "Bahşî Mahallesi"nde
bulunan dokuz hücreli ahşâb medrese "Hızır Paşa" tarafından binâ edilmiş olup evkâfı vardır.
"Zâviye Mahallesi"nde beş hücreli olmak üzere yakın zamânda bir medrese daha binâ
edilmişdir.
Şu mebânî-i dîniyye ve mü'essesât-ı ilmiyyeden mâ-adâ "Mes'ûd Bey, Sun'ullâh Paşa,
Polad Bey, Emîr Ahmed Çelebi ve Hacı Yûnus Ağa" taraflarından binâ edilmiş birer mescid
ve câmi-i şerîf, bir mekteb-i rüşdî, bir mekteb-i ibtidâ'î ve bir inâs mektebi vardır. 1323'de
"Çerkes Kara Beyzâde Ömer Bey" dahi "Sarây Mahallesi"nde bir hamâm-ı latîf binâ etmişdir.
Lâdik Kasabası'nı ziyâretgâh-ı enâm eden zâviye-i Rufâ'iyye bânîsi "es-Seyyid eş-Şeyh Ahmed
Kebîr-i Rufâ'î" hazretlerinin türbesi pek meşhûr olup evkâfı, imâreti, tekkesi var idi. Kasaba
civârında "Bâlî Baba Tekkesi" de ziyâretgâh-ı meşhûrdur.
Bu kasabadan târîhen meşhûr olmak üzere dört sülâle-i azîme zuhûr etmişdir. Bunlardan
birincisi ümerâ-yı Dânişmendiye ve Selçûkiyye'den olarak "Doğanlı Süli Sülâlesi"dir ki her
biri asrında pek meşhûr idi. İkincisi "Kubâd Sülâlesi" olup ahfâd-ı Selçûkiyye'dendir. Târîh-i
Osmânî'de "Kubâdoğulları" meşhûrdur. [388] Üçüncüsü "Yeni Bey Sülâlesi" olup "Çelebi
Sultân Mehmed Hân" hazretlerinin ümerâsından idi. Bunun evlâdı umûmen ümerâdan olup pek
ziyâde iştihâr etmişlerdir. Dördüncüsü "Seyyid Ahmed Kebîr-i Rufâ'î" hazretlerinin sülâlesi
olup evlâd ve ahfâdı Anadolu ve Arabistân bilâdında intişâr etmişlerdir. Bunlardan dahi ümerâ
gelmişdir.
Sadr-ı a'zam "Tayyar Mehmed Paşa", "Yeni Bey Sülâlesi"nden olup pederi "Mustafa
Paşa" ümerâdan ve mahdûmları "Mustafa Paşa, Ahmed Paşa, Hüseyin Paşa" vüzerâdan olmak
üzere Lâdik Kasabası'ndan zuhûr etmişlerdir. Şeyhü'l-islâm-ı esbak imâm-ı sultânî "Mehmed
Efendi", diğer imâm-ı sultânî "Ali Efendi", diğer imâm-ı sultânî "Hasan Efendi", diğer imâm-ı
sultânî "Emîr Mustafa Efendi" Lâdik Kasabası'ndan ve yeniçeri ağası vüzerâdan "Çalık Ahmed
Paşa" "Sarây Nâhiyesi"nden yetişmişlerdir. Bunlardan mâ-adâ Lâdik Kasabası'ndan ve
kurâsından zuhûr eden ümerâ ve mevâlî pek çok olup meşhûr "Köprülü Mehmed Paşa"yı sadr-ı
esbak "Lâdikli Tayyâr Mehmed Paşa" yetişdirdiği cihetle saltanat-ı celîle-i Osmâniye'ye
Lâdikliler'in pek büyük hizmet etdikleri âşikârdır.
Lâdik Kasabası, "Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî" tarafından tecdîd ve ta'mîr olunup
"Kızoğulları" idâresinde bulunmuş ve ba'dehû "Kubâdoğulları"nın idâresinde iken saltanat-ı
celîle-i Osmâniye'nin himâyesini Amasya [389] hükûmeti kabûl etdiği zamân memâlik-i
Osmâniye'den ma'dûd olmuş ve Amasya'da "Çelebi Sultân Mehmed Hân" hazretleri ve
şehzâdesi "Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî" hazretleri ve şehzâdegânı vâlîlikle bulundukları esnâda
sarây-ı sayfî vazîfesini görmüşdür. Bu cihetle Lâdik Kazâsı, târîhen meşhûr ve ümerâsı çokdur.
Lâdik Kazâsı'nın nüfûs-ı umûmiyyesi ancak yirmi beş bin râddesinde olduğu hâlde
altmışı mütecâviz kurâyı ve kadîmen dört nâhiyeyi hâvîdir. Bu kazânın şark tarafında kasabaya
on kilometre kadar bu'd mesâfede kâ'in cesîm bir göl olup balığı ve sazlığı pek meşhûr
olduğundan lezîz balıklar çıkarılır, güzel hasırlar nesc olunur. Te'mîn etdiği menâfi'-i
iktisâdiyye oldukça mühimdir. Tûlen altı ve arzen üç kilometrelik bir vüs'ati hâ'iz olup altı
metre kadar derinliği vardır. Kasabanın cenûb-ı şarkî tarafında bulunan göl "Seki, Kızoğlu,
Polad, Çakır Gümüş" yaylalarından nebe'ân eden altı aded çay bu göle dökülür. Buradan çıkıp
"Tersakan" nâmıyla meşhûr olan ırmağı teşkîl eder. Bu gölün kurudulması tasavvur
edilmekdedir.
189
201

