Page 204 - 1-4_2
P. 204

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               bâğları, bahçeleri latîf ve mebzûl, mevki'i düzgün olduğundan vaktiyle bir kasaba olduğunda
               şübhe yokdur. [393]
                      Kibâr-ı meşâyih-i sâlifeden "Balım Sultân" demekle meşhûr "eş-Şeyh Şihâbeddîn Bâlî
               Baba"  hazretlerinin  Mecidözü  Kasabası  kurbunda  tekkesi,  türbesi  olup  Mecidözü  emîri
               bulunan "Cibrîl (Cebele)zâde el-Hâc Turkad Bey" tarafından 836'da binâ edilmiş ve evkâfı
               tanzîm  olunmuşdur.  Meşhûr  ziyâretgâhdır.  "Zünnûn-ı  Mısrî"  demekle  meşhûr  "Zünnûn
               Baba"nın türbesi dahi bu Mecidözü Kasabası'nın garb-ı cenûbî tarafında yakın bir mevki'de
               olup bu da ziyâretgâh-ı meşhûrdur. Bu "Zünnûn Baba"nın târîhi, destânı meşhûr olup bâb-ı
               sânîde zikr edilecekdir. Saltanat-ı celîle-i Osmâniye'yi on sene kadar işgâl etmişdir.
                      Kazânın hâvî olduğu nevâhî-i seb'adan biri, 1- "Aştağul Nâhiyesi"dir. Kazânın cenûb
               taraflarını muhît olup kuyûd-ı atîkada "Üstac Oğul" demekle mukayyed olan bu nâhiyenin adı
               "Aştağul,  Actavul,  İştağul,  Eştakul,  İçtavul"  gibi  suver-i  muhtelifede zabt ve kayd
               edilmekdedir. 675 hudûdunda Mecidözü kadıları bu "Üstac Oğul" karyesinde ikâmet ve bütün
               vesâ'ik-i şer'iyyeyi "el-Kâdî bi-Medîneti Aştağul" diye imzâ etmelerine bakılırsa vaktiyle bu
               nâhiye bir kazâ merkezi olduğu anlaşılır.
                      2-  "Zünnûnâbâd  Nâhiyesi"dir  ki:  Kazânın  garb-ı  cenûbî  taraflarını  ihâta  eder.  Bu
               nâhiyenin kadîmen bir kazâ olduğu ve merkezi de "Elvân Çelebi Karyesi" bulunduğu vesâ'ik-i
               atîkadan anlaşılmakda [394] olup 1263 târîhlerine kadar "Zünnûnâbâd Kazâsı" nâmıyla meşhûr
               olduğu  hâlde  mu'ahharan  nâhiye  hâline  ifrâğ  ve  Mecidözü  Kazâsı'na  ilhâk  edilmişdir.  930
               târîhine kadar bulunan vesâ'ik-i şer'iyyede bu nâhiye "Tanunözü" demekle mukayyed olduğu
               hâlde  bu  târîhden  sonra  "Zünnûnözü,  Zünnûnâbâd"  sûretinde  yazıldığına  bakılırsa  bâlâda
               mezkûr olan "Zünnûn Baba"nın nâmıyla yâd edilmiş olduğu anlaşılır.
                      3- "Elvân Çelebi Nâhiyesi"dir ki: Kazânın şimâlî taraflarını muhît olup merkezi "'Ulvân
               Çelebi",  nâm-ı  diğerle  "Elvân  Çelebi  Karyesi"dir.  "Elvân  Çelebi"  hazretlerinin  burada
               ikâmetinden  evvel  bu  nâhiye  "Tanunözü"  demekle  meşhûr  bir  kazâ  olup  "Zünnûnâbâd
               Nâhiyesi"  de  bu  kazâ  dâhilinde  idi.  Bu  kazânın  teşkîlât-ı  kadîmesine  dikkat  olunursa
               "Tanunözü, Mecidözü" nâmıyla iki kazâdan ibâret olup "Mecidözü"nün kazâ merkezi "Aştağul
               Karyesi", "Tanunözü"nün kazâ merkezi de "Tanun Karyesi" olduğu anlaşılır. Bu kazâya 727
               târîhlerinde "Tanuk Kazâsı" ve merkezine "Tanuk Kasabası" denmekde iken mu'ahharan galat
               olarak "Tanun" denmişdir.
                      727'de  "Baba  İlyâs"  evlâdından  "Muhlis  Paşazâde  Âşık  Paşa"  bilâd-ı  Mısriyye'ye
               azîmet eylediğinden mahdûmu "Elvân Çelebi" bu "Tanuk" üzerine gelip ikâmet ve pederinin
               "Kırşehri"nde [395] vefâtı üzerine tavattun etmiş ve 753'de gâyet latîf, mermerden masnû', ufak
               bir câmi-i şerîf ve önünde kendisine bir türbe ve garb tarafında cesîm bir zâviye ve bunun şimâl
               tarafında imârethâne ve bir hammâm inşâ ederek "Tanuközü"nü ihyâ eylediğinden bu kasaba,
               bu hayrâtın binâsından sonra "Elvân Çelebi Kasabası" nâmıyla yâd edilmeğe başlamışdır.
                      Sivas hükümdârı "Köse Peygamber" demekle meşhûr "Sultân Eretna Bey"in vezîri olan
               "Alâ'eddîn Ali Şâh-ı Rûmî" bu "Elvân Çelebi"nin ammizâdesi olduğundan müşârün-ileyhin
               hayrâtını idâre edecek evkâf-ı cesîme ihyâsında "Elvân Çelebi"ye mu'âvenet ve "Tanunözü"nü
               "Muhlis Paşa" evlâdına i'tâ etmiş idi. Bu cihetden paşa-yı müşârün-ileyhin evlâdı bu kazâda
               müddet-i medîde nâfizü'l-kelim olmuşdur.
                      4- "Kayı  Nâhiyesi"dir ki: Kazânın  cenûb-ı  şarkîsini muhît  olup  Oğuz Türkleri'nden
               "Kayı Kabîlesi"nden bir kısmı bu nâhiyede ikâmet eylediklerinden "Kayı Nâhiyesi" denmişdir.
               El-yevm "Kayı" nâmıyla meşhûr bir köy bulunmakda olup Kürdler meskûndur. Devr-i celîl-i
               Süleymanî'de Rûmeli fütûhâtı terakkî eylediğinden selâtîn-i âl-i Osmân hazerâtının mensûb
               olduğu  "Kayı  Kabîlesi" efrâdından  olan  bu  köy sekenesi  Rûmeli'ye  nakl-i  vatan eyledikde
               "Âmid  Vak'ası"nda  "Bıyıklı  Mehmed  Paşa"ya  karşı  koyup  da  mağlûben  ihrâc  edilen
               Kürdler'den bir kısmı buraya iskân edilmiş idi. [396]




                                                           191
                                                           203
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209