Page 28 - 1-4_2
P. 28
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası’nda pek çok makalesi yayımlanan müellifin beş
makalesinden dördü biyografik biri de Orhan Bey Vakfiyesi’nin tahlilidir. Bu makalelerde
Osmanlı tarihlerindeki bazı yanlışlıkları düzeltmekte veya tarih ilmine yeni bilgiler
kazandırmaktadır.
1.7. Memleket ve Milliyet Aşkı
Abdîzâde Hüseyin Hüsameddîn, Türk milletinin diline, kültürüne, tarihine ve özellikle
Türk milliyetçiliğine hizmet etmiş önemli bir şahsiyettir. Tüm eserlerinde olduğu gibi Amasya
Tarihi’nde de bunun izlerini görmek mümkündür. Anadolu’daki Türk hakimiyetinin tarihi,
Amasya’da bulunan Türk boyları, boy isimlerinin ve diğer pek çok ismin Türkçe olduğunun
delilleriyle ispatı gayreti bunun somut göstergelerindendir. Amasya Tarihi’nde geçen “Şimdiye
kadar yazılan tezâkir-i şu'arâdan anlaşıldığı üzere Anadolu bilâdında Türk ilinde sırf Türk dili
43
üzere ilk şi'ir (ezgi) söyleyen, Amasyalı "Babazâde Âşık Paşa"dır.” ifadesi konu Türkçe,
Türklük ve Amasya olunca ne kadar detaylı düşündüğünün ve araştırdığının göstergesidir.
İkinci cildin giriş bölümünde de Türk milletinin özelliklerini çeşitli kaynaklardan detaylı bir
biçimde aktarmış, diğer milletlerden farklı ve üstün yönlerine ve özellikle İslam dinine olan
hizmetlerine dikkat çekmeye çalışmıştır. Hatta bazı peygamber isimlerini dil bakımından
inceleyerek bunların Türklerden gelen peygamberler olabileceğini iddia etmiştir.
Yüzyıllar sonra Osmanlı Tarihi dönemine ilişkin olaylarda da benzer hassasiyeti taşıdığı
görülmektedir. 17. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı idaresinde Amasya’da Türk olmayan
unsurların göstermiş olduğu baskı ve zulümlerin büyük maddi ve manevi zarara sebebiyet
verdiğini belirtmiş ve bunlara karşı yapılan hareketleri birer milli ihtilal olarak
değerlendirmiştir. Türklerin bu dönemdeki rolleri ve bunda Amasya’nın etkisini şu sözleriyle
ifade etmiştir: “Fakat feyz-i irfâniyle yetişdirdiği erleri sâyesinde o hasârat ve zâyiâtını büyük
gayretlerle telâfî ederek kendisini gayr-ı Türkler’in idâre-i cebbârânesinden kurtardı. Gayr-ı
Türkler’in açtıkları yaralarını Türk elleriyle sardı. Amasya, bu devre-i şu’ûrunda kendisinin
yetişdirdiği paşalar, beyler, kadılar, müftüler, alaybeyleri, ağalar ellerinde güzel bir idâre
gördü. Bağrında açtığı irfan müesseselerinde, kahraman ocaklarında besleyip büyüttüğü şanlı
erler, inkırâza doğru sürüklenen Osmânlı İmparatorluğu’nu değil, deli ve kızıl cahil
padişahların delice ve çocukça hareketlerinden istifadeye kalkışan vatansızların ihtirâsât-ı
iblisânesi yüzünden pek korkunç bir uçuruma doğru giden Türk varlığını başında tutup
43 Amasya Tarihi, c. 1, s. 217.
25
27