Page 280 - 1-4_2
P. 280

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               ederek Îrân şâhı Üçüncü Mihridâd maktûl ve Üçüncü Ferhâd'ın oğlu Hürmüz Îrân hükümdârı
               oldu.
                      Roma  devleti,  tâm  fırsat  zamânının  hulûl  etdiğine  zâhib  olarak  Asya'ya  kumândân
               Karazus'un idâresi  altında büyük bir ordu gönderdi. Bunu haber alan  Îrân, Pon ve Ermenî
               hükûmât-ı müttefikası dahi kuvvetlerini ihzâr edib Fırât ile Dicle arasında tarafeyn orduları
               karşılaşdı.
                      Roma serdârı Karazus'un kemâl-i gurûr ile idâre eylediği Roma askeri, kable'l-hicre
               675'de  hükûmât-ı  müttefikanın  fedâkâr  askerlerine  karşı  rezîlâne  bir  sûretde  münhezim,
               aralıkda  Karazus  dahi  [176]  mün'adim  olduğu  meşhûr  olup  bu  vak'a  "Harrân  Muhârebesi"
               demekle şöhret almışdır.
                      Karazus'un bu inhizâmından Îrân ve Ermeni hükûmetleri gibi Pon hükümdârı Üçüncü
               Farnâk dahi pek çok istifâde edib mukaddemâ elinden çıkan bilâdın kısm-ı a'zamını aldı, büyük
               Mihridâd'ın hâ'iz olduğu nüfûz-ı hükûmeti bir derece i'âde edebilmiş oldu.
                      Lâkin Farnâk'ın nüfûzu tezâyüd etdikçe mezâlim ve seyyi'âtı artıp kibir ve gurûru, kendi
               ümerâsını  dil-gîr  ve  mezâlimi  de  bi'l-hâssa  Tûrânîler'e  te'sîr  ediyordu.  Zamân-ı  aczinde
               kendisine  karşı  izhâr-ı  cesâret  edenleri  i'dâm  ve  te'dîb  etmeğe  başladığı  cihetle  halkın
               emniyyetini kendisinden selb etmekde idi.
                      Diğer tarafdan sît-i iktidârı âfâkı tutan Roma imparatoru Sezar, Pon kıt'asının şu ahvâl-i
               dâhiliyyesinden istifâde ederek Tûrân beylerini kendisine celb ve istimâle etmekle Farnâk'ın
               Tûrânîler sâyesinde kazandığı nüfûzunu selb ve izâle etmeğe çalışıyordu.
                      Nihâyet Roma imparatoru Sezâr rakîb-i ikbâli olan Pompe'yi ta'kîb ederek ma'iyyet-i
               askeriyyesiyle  Mısır'a  gelip  ahvâlini  tanzîm  etdikden  sonra  Asya'ya  geçdi.  Tûrânîler'in
               muzâharetinden mahrûm olan Pon hükümdârı Üçüncü Farnâk, Sezar'ı Kapadokya'da karşılayıp
               harbe girişdi. Ufak bir müsâdemeden sonra mağlûb olarak hükûmetinin on dokuzuncu yılında
               maktûl oldu. [177]
                      Roma imparatoru Sezar, Üçüncü Farnâk'ı ber-taraf etdikden sonra Pon kıt'asını ya'nî
               Sivas  ve  Trabzon  vilâyetlerini  ve  Çorum  ile  Yozgat  sancaklarını,  mukaddemen Amasya
               muhâfızı olan Dizotar'a, Kapadokya kıt'asını vâlîsi olan Arhilaus'a ve Pon kıt'asının kısm-ı
               şarkîsini ya'nî Erzurum vilâyetini de vâlîsi bulunan Polemon'a verip her birinin istiklâlini tasdîk
               ederek  Roma  devletinin  himâyesi  altında  üç  hükûmet  teşkîl  eyledi,  ya'nî  Amasya'da
               Mihridâdlar'ın hükûmetine hitâm verdi.
                      Bu Farnâklar'ın, Mihridâdlar'ın Amasya'da hükûmet etdiklerini gösteren âsâr-ı târîhiyye
               pek çok olup bir kısmı hâlâ müşâhede olunmakdadır. Ez-cümle her Amasyalı'nın her sâat gözü
               önünde eski taş mağaralar, kârgîr kaleler, sarâylar, köprüler bu hükümdârların zamânlarını ihtâr
               etmekdedir.
                      Şimdiye kadar Amasya'ya gelen Avrupa seyyâhları bunları tedkîk ederek Mihridâdlar'ın
               zamânına âid olduğunu müttefikan beyân ediyorlar. Bu müdekkik seyyâhlardan olup "Galâtî
               ve  Ferîzî  Kıt'alarının  Keşfi"  nâm  eserin  mü'ellifi  olan  Fransız  müverrihlerinden  Jorj  Perro
               Amasya'ya gelip bunları tedkîk etdikden sonra şu ma'lûmatı veriyor:
                      "İstrabon, Amasya hakkında diyor ki: "Bizim şehrimiz büyük ve dört boğaz içindedir
               ki buradan İris (Yeşilırmak) geçer. Bu Amasya, hem şehir ve hem kale olacak bir mevki'e
               mâlikdir, kayaları dikdir. Bu kayalarımızın tam yukarısında krallarımızın sarâyları ve mezârları
               vardır. [178]
                      Bu binâlar hârikulâde güzel ve inşâ'ât-ı fenniyyeye muvâfık bir sûretde yapılmışdır.
               Tepelere giden yalnız bir dar yol olup kalede su kuyuları vardır ki muhâsara zamânında hiçbir
               vakit  orada  bulunan  asker  güçlük  ve  susuzluk  çekmez.  Amasya'da  birkaç  köprü  vardır  ki
               ba'zıları şehrin dışarısında bulunan köyleri buraya rabt eder."
                      Perro diyor ki: "Şu gördüğümüz mezârlar, tâm İstrabon'un îzâh etdiği mezârlardır ki
               buna şübhe edilemez. Fakat İstrabon, burada bir kralın sarâyı olduğunu da yazıyor. Bugün o



                                                           578
                                                           279
   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284   285