Page 285 - 1-4_2
P. 285
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 2
Fakat memâlik-i garbiyye imparatoru Kostantin, Hristiyânların kesretini görüp
vâlidesinin delâletiyle Hristiyânlığı kabûl ve bu kesretden istifâde ederek memâlik-i şarkiyye
imparatoru Lisinus'u harben def' etmekle kable'l-hicre 299'da müstakillen Roma imparatoru
oldu.
Bu târîhden i'tibâren Pon vâlîliğine hristiyânlığa nusret etmiş olan sâbık Bitinya vâlîsi
kumandanlarından Pilinus (Pilin) ve ilk Amasya metropolidliğine de râhib-i mezkûr Asteris
nasb olunarak Hristiyânlık her tarafda ibrâz-ı şiddet etmeğe başladı. Bu iki kimse müşriklere
nasrâniyyeti kabûl etdirmek için pek çok vesâ'it-i cebriyyeye mürâca'at ederek Hristiyânlığı
ta'mîme çalışdılar.
Asteris, bir tarafdan akâ'id-i Hristiyâniyye hakkında te'lîf-i kitâb, diğer tarafdan hâ'iz
olduğu nüfûzunu sarf ederek Hristiyânlığa nusret etmiş olanlardan biri olduğu münâsebetle
Hristiyânlar arasında e'izzeden ma'dûd ve Hristiyânlık târîhinde "Sent Asteris" nâmıyla
mukayyed bulunmuşdur. [191]
Sent Asteris, Amasya'da metropolidliği zamânında fevkalâde nüfûza mâlik olduğu
münâsebetle zâten merkez-i vilâyet olan Amasya, Hristiyânlığın dahi merkezi olarak
mürâca'atgâh-ı umûm olmuşdur. Bu cihetden Amasya ruhbân yatağı olup her tarafa buradan
râhib, vâ'iz gönderilirdi.
Sent Asteris, pek çok yaşamış olup asrında patrik derecesinde i'tibârı var idi.
Kable'l-hicre 271 hudûdunda vefât etmişdir. Amasya'da şimdiki Çukur Kilise'de medfûn olup
Hristiyânların ebedî bir hayâta mâlik olduğunu iddi'â etdikleri râhib-i muhayyel Sent
Asteris'den kinâye olmalıdır.
Çünkü Amasya Hristiyânlarının arasında şâyi' olduğu üzere gûyâ Çukur Kilîse'de Hristo
tilmîzlerinden gâyet ihtiyâr olup yıllar geçdikçe vücûdu küçülerek bir karga kadar kalmış,
pamuk sepedi içinde mahfûz ve hâlâ sağ olan e'izzeden bir râhib var imiş, her sene ibtidâsında
başını bir def'a kaldırıp kilisenin baş râhibine "Balık kavağa çıkdı mı, Rabbimiz Îsâ geldi mi?"
diye sorarmış! Hayır cevâbını alınca "daha vaktim var imiş" diyerek yine yatarmış, tam bir yıl
uyurmuş!
Hristiyânlar vaktiyle bu masâlı Hristiyânlığın bir mu'cizesi olmak üzere gösterdikleri
hâlde şimdiye kadar ne sepedi, ne de karga kadar kalmış sağ papazı gören yokdur. Âcizleri bu
masâlın aslına ermek için çok çalışdım ise de sözden başka bir eser göremedim. Her hâlde
Atris, Teodor, Pelin Amasya'da Hristiyânlığı ta'mîm eden [192] e'izze-i nasârâdan oldukları
cihetle bunların hâtırâtını ibkâ için tasnî' edilmiş olmalıdır.
Roma imparatoru Büyük Kostantin Hristiyânlığı sâyesinde mevki'ini tahkîm etdikden
sonra herkesin hürriyet-i mezhebiyyesini de tasdîk ederek umûmen müşrikleri ve Anadolu'da
meskûn olan Tûrânîler'i kendisine celb etmekle memâlik-i Româniyye'nin emniyet ve
sükûnunu muhâfaza etmiş oldu.
Çünkü Hristiyânlık, efkâr-ı beşeriyyeyi tenvîr, ahlâk-ı umûmiyyeyi tehzîb etmekden
ziyâde Hristiyân olmayanları hey'et-i beşeriyyeden ihrâc ederek her türlü ta'zîbâtı onlara mübâh
gösterdiği, daha Hristiyânlığın şevketi olmadığı zamânlarda Hristiyânların Roma memâlikinde
ibrâz etdikleri şiddetlerle anlaşılıyordu.
Hâlbuki o zamân Roma tâbi'iyyeti altında edyân-ı muhtelife ile mütedeyyin pek çok
akvâm-ı muhtelife bulunuyor, bunların içinde Hristiyânlar henüz tebe'anın ancak bir nısfını
teşkîl edebiliyordu. Amasya'da Te'odor vak'ası gibi vekâyi'-i Hristiyâniyye memâlik-i
Româniyye'nin her tarafında eksik değil idi. Hürriyet-i mezhebiyye i'lân edilmediği takdîrde
Hristiyânlık ta'assubu tekmîl müşrikleri katl edecek bir isti'dâda mâlik olduğunu anlayan
Kostantin ya beşeriyyetin selâmeti yâhud hükûmetin bekâsı nâmına hürriyet-i mezhebiyye
i'lânına mecbûr idi.
Fakat evâhir-i hükûmetinde Roma ahâlîsinin ba'zı evzâ'ından mugber [193] olan
imparator Kostantin, İstanbul şehrini Roma devletinin pây-tahtı olmak üzere dört senede binâ
ve merkez-i hükûmet ittihâz etdikden sonra memâlik-i Româniyye'yi evlâd ve akrabâsı arasında
583
284