Page 298 - 1-4_2
P. 298

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                      Şu mağdûr Şâmîler'in Amasya'da sâkin oldukları hakkında ma'lûmât-ı târîhiyye bundan
               ibâret olup bunların Amasya'da hangi mevki'de ikâmet etdikleri ma'lûm değildir. Ancak Şâmlar
               Mahallesi'nde  oturdukları  [228]  muhtemeldir.  Ba'zı  karâ'in-i  hâliye  bu  ihtimâli  takviye
               etmekdedir.
                      Çünkü  bu  mahallede  Alagöz  Baba'nın  türbesi  kurbunda,  yol  üzerinde  yan  yana  iki
               mezâr-ı kadîm vardır. Bu iki mezârın her biri eski zamân tuğlalarıyla üstü deve örgücü şeklinde
               yapılmış  olup  Şâm'da  ziyâret  eylediğim  eski  mezârların  eşkâline  pek  müşâbihdir.  Bunlar,
               Amasya'ya Şâm toprağı getiren iki devenin mezârları olmak üzere gösterilmekdedir.
                      Şu  efsânenin  Amasya'da  bu  sûretle  şuyû'u,  mezârların  şekli,  ikisinin  de  yan  yana
               bulunmaları  tedkîk  olunursa  Şâm'dan  kaçıp  Amasya'ya  ilticâ  eden  halîfezâde  Ebân  bin
               Mu'âviye ile oğlu Abdullah'ın mezârları olmalıdır. Bunların Rûm idâresinde nasıl muhâfaza
               olunabildiği istib'âd olunamaz. Çünkü Rûmlar bunları birer mefâhir-i milliyeden add ederek
               muhâfaza etmiş oldukları mümkündir. Hattâ kendilerinin yapdırmaları bile ihtimâlden uzak
               değildir.
                      Amasya'da cereyân eden şu vak'a-i fecî'aya hiddet eden halîfe Ebû Ca'fer el-Mansûr,
               tertîb  eylediği  yetmiş  bin  neferden  mürekkeb  bir  orduyu  birâderzâdesi  Abdülvehhâb  bin
               el-İmâm İbrâhim el-Abbâsî'nin idâresine verip meşâhîr-i ümerâdan Hasan bin Kahtabe, Ca'fer
               bin Hanzala el-Mihrânî, Ma'bûf bin Yahyâ el-Hâcûnî gibi ümerâyı terfîk ederek bilâd-ı Rûm'a
               irsâl eyledi.
                      139'da  hareket  eden  Emîr  Abdulvehhâb,  ibtidâ  Malatya'yı,  ba'dehû  Kayseriyye  ve
               Elbistân beldelerini birer hamlede feth edib Ca'fer bin Hanzala'yı [229] Kayseriyye emâretine
               nasb  eyledikden sonra  Hasan bin  Kahtaba'yı  Tarende  ve  Harşene  taraflarına  göndermekle
               Hasan bin Kahtaba ma'iyyet-i mevcûdesiyle ibtidâ Tarende'yi, ba'dehû Harşene'yi harben zabt
               edib münhezim olan Amasya vâlîsi Covanis (Yovanis) firâr etmişdir.
                      139 zilhiccesinde Emîr Hasan bin Kahtaba, muzafferen Harşene'ye girip vâlî Yovanis'i
               ta'kîb  ve  taharrî  etdiyse  de  tutamayıp  Emîr  Abdülvehhâb'dan  aldığı  emir  üzerine  Amasya
               emâretini  Ma'bûf  bin  Yahyâ  el-Hacûnî'ye  tevcîh  ve  mikdâr-ı  kâfî  mücâhid  bırakıp  Emîr
               Abdülvehhâb'ın nezdine avdet etmişdir.
                      Amasya emîri Ma'bûf bin Yahyâ el-Hacûnî, havâlî-i Mekke-i Mükerreme'de "Hacûn"
               nâm  mevki'de  sâkin  bir  kabîleden  olup  140  muharreminde  Amasya  emîri  oldu.  Hasan  bin
               Kahtaba'nın  avdetini  müte'âkib  general  Yovanis,  aldığı  kuvvetle  avdet  ve  mükerreren
               Amasya'yı hücûm, Emîr Ma'bûf dahi fedâkârâne müdâfa'a ederek hâl-i harbin iki sene kadar
               devâm etmesi tarafeyni zâyi'ât-ı külliyeye dûçâr etmekle 142'de sulh ve istifdâ edilmiş idi.
                      Fakat bu sene imparator Kostantin bin Le'on İsori vefât edib oğlu Hazer Le'on Rûm
               imparatoru oldukda, sulh-ı sâbıkı nakz edib general Yovanis kumandasında gönderdiği kuvve-i
               külliye ile 143'de nâgehânî bir sûretde Amasya'yı harben zabt edib hudûd-ı İslâmiyyeyi tecâvüz
               ve pek gaddârâne hareket etmekle Emîr [230] Ma'bûf avdet eyledi.
                      Rûmlar'ın nakz-i ahd ederek gaddârâne hareketi halîfe Ebû Ca'fer el-Mansûr'u fevkalâde
               igzâb etmekle birâderi Abbâs bin Muhammed'i şark vâlîliğine nasb edib bilâd-ı Rûm'a i'zâm ve
               meşâhîr-i  ümerâdan  amcası  Sâlih  bin  Alî'yi  ba'dehû  Mâlik  bin  Abdullah  el-Has'amî'yi
               yek-diğerini müte'âkib birer kuvve-i imdâdiyye ile emîr-i müşârün-ileyhin arkasından irsâl etdi.
                      Emîr Abbâs, Malatya'yı merkez-i ikâmet ittihâz ederek orada tevakkuf edib Sâlih bin
               Alî bir kuvve-i külliye ile Tarende (Dârende) şehrine vusûlünde Mâlik bin Abdullah'ı pîş-dâr
               olmak üzere bir kuvve-i kâfiye ile Harşene'ye gönderdi. Emîr Mâlik, 144 evâ'ilinde Harşene
               önünde harb edib Rûmlar'ı perîşân ve ekserîsini esîr eyledi. General Yovanis bu muhârebede
               maktûl oldu.
                      El-Kâmil,  Ikdu'l-Cümân,  Nihâyetü'l-Ereb,  Zehrü'l-Âdâb  gibi  kütüb-i  târîhiyye  ve
               edebiyyede mestûr olduğu üzere Emîr Mâlik, Harşene'ye muzafferen girdikden sonra pek çok
               ganâ'im, üserâ, sebâyâ almış idi. Sebâyâdan biri, kiliseden alınan gâyet güzel, tenâsüb-i endâmı
               mükemmel Hayzürâne olup Emîr Mâlik, bunu halîfe Ebû Ca'fer el-Mansûr'a takdîm eyledikde

                                                           596
                                                           297
   293   294   295   296   297   298   299   300   301   302   303