Page 302 - 1-4_2
P. 302

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               Îsâ'ya âid olduğu iddi'â olunan beyâz kumâşı bularak İstanbul'a getirmekle iştihâr etmişdir.
               Hattâ "Karkas" nâmı, ba'zı tevârîhde telmîhen "Kara Kâsî" şeklinde kayd edilmişdir.
                      Hulâsa  Pon  vâlîsi  Karkas  (Yovanis  Kurkuas) bu  harbden  [240]  avdetini  müte'âkib
               Amasya'da  helâk  olduğu  cihetle  kendisinin  yetişdirdiği  Rûm  generallerinden  Tekfûr  Foka
               (Nikofor Fokas) Pon vilâyeti vâlîliğine nasb olunarak general Kurkuas'ın her vechile halefi
               olduğunu ehl-i İslâm aleyhinde icrâ eylediği ta'zîbatıyla isbât etmişdir.
                      Pon vâlîsi Nikofor Fokas, Câmiu'd-Düvel'de akrabâsından Mardus Foka tercemesinde
               mestûr  olduğu  üzere  Amasya'da  evlâd-ı  mülûkdan  olup  esbak  Rûm  imparatorlarından
               Amasyalı Fokas'ın evlâdından ve birâderi Manu'il olup sâbık Pon vâlîsi Laven Foka'nın oğlu
               olmalıdır.
                      Bu  esnâda  hudûd-ı  Rûmiyye  üzerinde  bulunan  bi'l-cümle  bilâd-ı  İslâmiyye  ümerâsı
               yek-diğerinin  kanlarına  susamış  gibi  hareket  ederek  bir  herc  ü  merc-i  dâhilî  içinde
               bulunuyorlar, Rûm imparatoru İkinci Romanos dahi bundan istifâde etmek için 331'de Rûm
               generalleri içinde cür'et  ve cesâretle iştihâr eden Pon ve Kapadokya vâlîsi Nikofor Fokas'ı
               Anadolu,  Yani  Zimiskis'i  Kilikya  ya'nî  Adana  ve  Mardus  Foka'yı  da  Pon  ve  Kapadokya
               vâlîliklerine nasb ederek bilâd-ı İslâmiyyeyi istîlâ etmeğe azm ediyordu.
                      Pon vâlîsi olan Mardus Foka (Bardas Fokas) Câmiu'd-Düvel'de mestûr olduğu üzere
               Amasya'da evlâd-ı mülûkdan olup Tekfûr Foka'nın akrabâsındandır. Buna "Varda Foka" dahi
               denir. [241] Bardas Fokas, Amasya'da mahallesi olan esbak Rûm imparatorlarından Fokas'ın
               evlâdından olup Amasyalıdır.
                      333 saferinde İbrâhim el-Müttekî hal' olunarak Abdullah el-Müstekfî halîfe-i müslimîn
               olduğu esnâda Âl-i Hamdân'ın kahramânı, hükümdâr-ı âlî-şânı Seyfü'd-Devle Ebu'l-Hasan Alî
               bin Abdullah  bin  Hamdân  dahi  Haleb  vâlîsi  Yanis  el-Mûnisî'yi  harben  def'  edib  diyâr-ı
               Halebiyye'yi zabt etdikden sonra i'lân-ı istiklâl ve diyâr-ı Şâmiyye ve Mısriyye ümerâsıyla harb
               ederek kuvâ-yı mâddiyesini beyhûde yere ihlâl ediyordu.
                      Binâ'en-aleyh 334'de  Seyfü'd-Devle'nin  diyâr-ı  Şâmiyye  üzerine  gitmesinden
               bi'l-istifâde Kilikya vâlîsi Yani Domestik bir tarafdan, Pon ve Kapadokya vâlîsi Mardus Foka
               diğer tarafdan hudûd-ı  İslâmiyyeyi  tecâvüz ederek Haleb şehrine kadar  bilâd-ı  İslâmiyyeyi
               vîrâneye  döndürdüler. Binlerce  ehl-i  İslâmı  boğazlıyorlar,  pek  çok  a'yân-ı  İslâmiyyeyi  esîr
               ediyorlar,  uğradıkları  yerleri  cehennem  yerine  çevriyorlardı.  Diğer  tarafdan  Anadolu  vâlîsi
               Tekfûr dahi Mısır idâresinde bulunan Girid'i ehl-i İslâm elinden almak için bütün kuvvetiyle
               Girid üzerine yükleniyordu.
                      Seyfü'd-Devle, ahâlînin feryâdı üzerine Haleb'e avdet eyledikde, müdârâdan başka bir
               çâre olmadığını anlamakla Rûmlar ile akd-i sulh edib 335'de üserânın mübâdelesi esnâsında iki
               yüz otuz aded Rûm [242] esîrine karşı iki bin dört yüz seksen aded üserâ-yı İslâmiyyeyi tahlîs
               eyledi.  Fakat  teseyyübü  zâhir  olan  kâtib-i  dîvânı,  ya'nî  vezîri  Ebû  İshak  Muhammed
               el-Karârîtî'yi azl ve habs edib yerine Ebû Abdullah Muhammed el-Mevsılî'yi kâtib-i dîvân nasb
               etdi.
                      Seyfü'd-Devle, bu  felâketlerden pek ziyâde müte'essir oluyor, hilâf-ı insâniyyyet bu
               kadar vahşetlerin müsebbibleri Tekfûr, Yani, Mardus olduklarını tahkîk ederek bunlardan ahz-ı
               intikâma ahd ediyor, bunların vatanı olan Harşene beldesini hedef ittihâz ederek tâm on iki sene
               kadar  muttasıl  Harşene  üzerine  hücûm  ediyor,  bu  mezâlim-i  fecî'anın  intikâmını  Harşene
               şehrinde  almak  istiyordu.  İşte  Seyfü'd-Devle'nin  mükerreren  Harşene'ye  hücûm  etmesi,  bu
               esbâbdan neş'et eylemişdir.
                      Ahbâru'd-Düvel,  Câmiu'd-Düvel,  Ikdu'l-Cümân,  El-Aylemü'z-Zâhir,  Kenzü'd-Dürer,
               Nihâyetü'l-Ereb gibi müdevvenât-ı târîhiyyeden müstebân olduğu üzere akd-i sulhü müte'âkib
               Rûmlar'ın harekâtı tevakkuf etmeyip bir tarafdan Girid'i zabt, diğer tarafdan Tarsûs etrâfını
               gâret etmeğe başladıkları tahakkuk etmekle Haleb hükümdârı Seyfü'd-Devle'nin sabrı tükenip
               kuvâ-yı askeriyyesini cem' eyledi.



                                                           600
                                                           301
   297   298   299   300   301   302   303   304   305   306   307