Page 305 - 1-4_2
P. 305
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 2
َّ
ُ
306 ُلوﺌَي ِهيَل ِ إ اّمِم ٍب ِ راه مَكَف / ٌدِئاع ُقُتسُمد اي ًاموَي َكل َعَل
Seyfü'd-Devle, Harşene'den binlerce üserâ-yı Rûmiyye ve ganâyim-i külliye alıp 343'de
sâlimen avdet ederek mukaddemen Rûmlar'ın aldığı üserâ-yı müslimîn ile Rûm esîrlerini
mübâdele etmekle pek çok üserâ-yı İslâmiyyeyi Rûmlar'ın ta'zîbât-ı şedîdesinden kurtarmışdır.
Seyfü'd-Devle'nin bu fethi, bütün şu'arânın ser-nâme-i medâyihi olup parlak kasîdelere zemîn
olmuş, her şâir mikdârınca şi'rin kadrini bilen Seyfü'd-Devle'den ihsân görmüşdür.
Bu inhizâm-ı küllî, Roma imparatoru Romanos'a son derece te'sîr eylediği cihetle
kendileriyle muhârib olduğu İslav, Bulgar milletleriyle sulh edib onları dâ'ire-i ittifâkına
aldıkdan sonra bir kuvve-i külliye ihzâr eylemiş idi. [248]
Seyfü'd-Devle gâfilâne 344'de altıncı def'a bilâd-ı Rûm'a gazâ edib Harşene'ye tekarrüb
eylediği esnâda Tekfûr Foka, Yani Domestik, Mardus Foka üç tarafından Seyfü'd-Devle'yi
ihâta etdiler.
Cereyân eden şiddetli muhârebede mevki'in müsâ'adesizliği, düşman askerinin çokluğu,
mücâhidân-ı İslâmın yorgun olmaları Seyfü'd-Devle'yi bîtâb eyledi. Hulâsa binlerce
mücâhidler şehîd ve pek çokları da esîr oldukları cihetle Seyfü'd-Devle elli kadar ma'iyyetinin
fedâkârlığı sâyesinde ancak hayâtını kurtarabilmişdir. Şühedâdan biri Haleb kadısı ve
Seyfü'd-Devle'nin kazaskeri Bedreddîn Ebu'l-Husayn Alî bin Abdülmelik bin el-Heysem ve
üserâdan biri de Seyfü'd-Devle'nin ammizâdesi Ebû Firâs el-Hâris bin Ebi'l-Alâ' idi.
Ahbâru'd-Düvel'de mestûr olduğu üzere Emîr Ebû Firâs el-Hamdânî esîr edildikden
sonra Harşene'ye sevk olunarak zindân içinde habs olunmuş idi. Ebû Firâs, Harşene'yi
gördükde şunları söylemişdir:
َ ً
َ
اريغُم اه ِ ب ُتطَحأ مَكَلَف / اريسأ ةَنَشرَخ ُترُز ن ِ إ
َ
اروصُقلاو َل ِ زان َ ملا ُب ِ هَت / نَت َ رانلا ُتيأ َ ر دَقَلو
َ
َ
َ
َ
اروحو َ ًا ّ وُح انوحن ُبَل / جُي يبَسلا ُتيأ َ ر دَقَلو
َ
َ
َ
ُ
َ
َ
اريرَغلا يبَظلاو ءانسَح /لا ةَداغلا هنِم ُ راتخن
َ َ
َ
اريصَق ِه ِ ب ُتمِعَن دَقَف َك / ار ُ ذ يف يليَل َلاط ن ِ إ
307 ارورُسلا ِك ِ ب ُتيقَل دَقَف ِك / يف َنزُحلا ُتيقَل نِﺌَلو َ
Ebû Firâs'ın Harşene'de esâret ve habsi temâdî eylediği cihetle hüzn [249] ve melâlini
def' için söylediği eş'âr-ı tavîleden şunlar pek hazîn ve ma'nîdârdır:
ُّبص ِّدخلا يف هعمد / ًاّبَصَل ِ رْسلأا يف ّنإ
ُ
ُبلق ِ ماشلا يف هلو / ٌميِقُم ِ مو ّ رلا يف وُه
ُ
َ
308 ّب ِ حُي ْ نّمِم ًاضوِع / فداصي ْمل ٌدجتسم
َ
306 Ölülerine veda etti ve onları uğurladı
Onların miğferleri de darbe ile düzlenmiştir
Esir Konstantin’in kalbinde Seyfüddevle’ye hayret vardır
Ayaklarındaki prangalarla meşgulse de
Belki de sen ey Domestik birgün döneceksin
Nice kaçanlar vardır ki kaçtıklarına geri dönerler (Ed.)
307 Bugün Harşene’ye esir olarak gelmişsem
Daha önce buraya hücum ederek gelmiştim
Ateşin evleri ve köşkleri yaktığını görmüştüm
Ve yine esirlerin bize esmeri beyazıyla celbediğini
Ondan güzel olanını seçiyorduk
Eğer zindanında gecelerim uzadıysa
Daha önce kısa bir refahhı da yaşamıştım
Eğer sende bugün hüzün bulduysam
Daha önce de sevinç bulmuştum (Ed.)
308 Esirler içinde hasret çeken biri var
603
304