Page 313 - 1-4_2
P. 313

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 2


               olunduğu gibi Avrupa ya'nî Rûmeli hudûdu da Bulgarlar'ın, Normanlar'ın tecâvüzâtıyla fenâ
               bir vaz'iyyetde bulunuyordu.
                      Binâ'en-aleyh  Emîr  Ebû  Nasr  et-Togânî,  Sivas'da  ma'iyyet-i  mevcûdesini  iki  kısma
               tefrîk ederek otuz bin mücâhidden mürekkeb bir fırkasını ammizâdesi Tursan Bey'in idâresine
               tevdî' ve âzâd etmiş olduğu köleleri Gümüştigin, Anuştigin nâmlarıyla meşhûr akıncı beylerini
               ona terfîk ederek bunları i'zâm ve Kayseriyye'nin fethine me'mûr eyledikden sonra kendisi dahi
               diğer ammizâdesi  Suli, Çavlı Beyler ile İltigin, Karatigin  demekle meşhûr akıncı beylerini
               ma'iyyetine alıp elli bin kadar mücâhid ile Tokat üzerine yürüdü. 316
                      Amasya vâlîsi Jutati'us, Tokat'ı muhâfaza etmek üzere Canik beyi Le'on, Çorum beyi
               Nestor,  Sinop  beyi  Yovanis,  Niksar  beyi  Mihâ'îl  nâmlarıyla  ma'rûf  ifarlarını  Tokat  beyi
               Raminos'un imdâdına me'mûr eylediyse de bunlar, emîr-i müşârün-ileyhin şiddetli hücûmunu
               def'e  muktedir  olamadıkları  cihetle  Tokat,  Komenât,  Niksâr  kaleleri  kemâl-i  su'ûbetle  feth
               olundukdan sonra Emîr Ebû Nasr Ahmed Gâzi, Kâşân (Turhâl) [270] şehrine kadar geldi.
                      Bu esnâda kış hulûl etdiği münâsebetle Emîr Ahmed et-Togânî Kâşân şehrinde kalıp
               çete muhârebeleri esnâsında Karkariyye (Zile) kalesini feth etmekle beraber Amasya vâlîsi
               Jutat'ı işgâl ediyordu. Burada senelerden beri İltigin Gâzi'nin devâm eylediği irşâdâtı sâyesinde
               Rûmlar'dan  dil-gîr  olan  Becenekler  ve  Ermeniler'den  bir  kısmı  şeref-i  İslâm  ile  müşerref
               oldular.
                      Bunlardan  meşhûr  çete  re'isleri  Tokatlı  Boris  (Bori)  ve  Zanalı  Olgas  (Olgay)  ve
               Amasyalı  Serkis  Beyler,  emîr-i  mücâhid  Ahmed  Gâzi'nin  silahdârı  Mübârekşâh  delâletiyle
               huzûruna girip ordu kadısı Celâleddîn Abdurrahmân el-Hârezmî önünde kabûl-i İslâm etmekle
               beraber dîn-i İslâm uğurunda ihrâz-ı şehâdet etmek üzere kendilerini ve ma'iyyetlerini mübârek
               ordularına kabûl buyurmalarını ricâ etdiler.
                      Emîr  Ahmed  Gâzi,  bunları  tebrîk  ve  taltîf  ederek  isimlerini  Böri  Abdullah,  Olgaz
               Muhammed, Serkis Ahmed       317   diye  deftere  kayd  etmelerini  kâtib-i  dîvânı  Ebu'l-Ma'âlî
               Muhammed bin Beşîr el-Bağdâdî'ye emr edib, her birini lâyık olduğu mevki'e ta'yîn ediyor, bu
               sûretle ordusunun adedini teksîr, kıymet-i harbiyyesini tezyîd eyliyordu. Bunlardan mukaddem
               kabûl-i [271] İslâm eden Sivaslı Hüseyin Gâzi Bey dahi Becenekler'den olmakla Sivas beyi
               olmuşdur.
                      Hattâ Kâşân kasabasında münzevî olarak Hristiyân Rûmlar'ın mu'tekidi olan üç papaz
               dahi gördükleri bir rü'yâ üzerine şeref-i İslâm ile müşerref olmaları, Rûmlar'dan bir kısmının
               da  kabûl-i  İslâm  etmelerine  bâ'is  olduğu  cihetle  Emîr  Ahmed  Gâzi'nin  Kâşân  kasabasında
               ikâmeti, kuvve-i harbiyyesini tanzîm ve ikmâl için büyük bir fırsat teşkîl etmiş idi.
                      Hulâsa Emîr Ahmed Gâzi, Amasya'ya on dört sâat kurb mesâfede ve cenûb tarafında
               bulunan Kâşân (Turhâl) kasabasında kışı çıkarıp 467 senesi recebinde leyle-i regâ'ib seherinde
               ma'iyyet-i  mevcûdesiyle  Harşene  (Amasya)  üzerine  hareket  ederek  İltigin  Gâzi  talî'a
               kumandanı  olduğu  hâlde  Amasya'nın  cenûb  boğazı  önünde  ya'nî  şimdiki  Derbend  Bâğları
               hizâsında ahz-ı mevki' eyledi.
                      Fakat ilkbahâr olduğu münâsebetle Amasya ırmağı coşkun bir hâlde olup her tarafı su
               basmış idi. Boğaz'ın iki tarafı da müstahkem birer kale hâlinde bulunuyor, Fon (Ferhâd) ve
               Kelkis (Karaman) dağları ve Ferhâd Arası mahşer gibi Rûm askeriyle mestûr idi. Fon Dağı'nda
               Harşene vâlîsi Şettât (Jutati'us) ve Kelkis Dağı'nda Nikonya beyi Nasturus ve Ferhâd Arası'nda
               merkez kumandânı General Mitrakiyus askeri idâre ediyordu.
                      Bu gibi avârız-ı tabî'iyyeye ve müşkilât-ı askeriyyeye rağmen Horasân ve [272] Harezm
               erenleri ya'nî mücâhid Türk süvârîleri Ferhâd Arası'na kadar ilerlemiş, bütün ordunun harekâtı
               tecâvüzî bir hâlde devâm etmiş olduğundan boğaz içinde edilen muhârebede Amasya patrîki
               Kayrilus dâhil olduğu hâlde pek çok Rûmlar hâk-i helâke serilmiş idi.

               316   Bu ma'lûmât ile aşağısı Târîh-i Âl-i Dânişmend, Mirkâtü'l-Cihâd, El-Aylemü'z-Zâhir'den muktebesdir.
               317   "Böri", Becenek Türkçesi'nde "kurt" ve "Olgaz, Olgay" da "gürbüz" ma'nâlarınadır. Olgaz, mu'ahharan "Ilgaz"
                  demekle meşhûr olmuşdur.
                                                           611
                                                           312
   308   309   310   311   312   313   314   315   316   317   318